Hep merak ederdim 'Örgüt aynı anda nasıl bir kaç yerde birden eylem koyar?'
diye. Çünkü genel de ifadeler hep aynı yönde idi. Bir örgüt mensubundan birine
sordum. O zaman ki şartlara göre şöyle anlattı.
1) Televizyonda ki normal bir konuşma. Mesela örgütün lider diye kabul
ettiği adam veya bağlı olduğu parti lideri normal bir konuşma yaparsa
bunu gören örgüt mensupları ya banka soyarlar veya bir cinayet işlerler fakat
biri Adana, biri İzmir, biri de Mersin de aynı zamanda bu eylemleri
gerçekleştirirler. O liderin konuşması onlar için bir sinyaldır.
2) Traji yüksek bir gazeteye verilen yalan ölüm veya doğum ilanlarıyla örgüt
elemanlarının eylem koyması sağlanır. Mesela çok okunan bir gazeteye verilen
yalan ölüm ilanlarından örgüt elemanı liderinin ne yapılmasını istediğini anlar
ve hemen eleman görevlendirip bir cinayet veya banka soygunu ile eylem koyar.
3) Doğrudan doğruya lider tarafından verilen emirlerle eylem koyar
ve seslerini duyururlar. Bu tür olaylarda posta veya gazeteler
kullanılarak kurulmuş olan beş kişilik hücrelere görev verilir ve direk eylem
konulur. Eğer çok büyük bir eylem konulacaksa, mesela tanınmış biri veya lider
öldürülecekse örgüt içinde 'KOD' adları ile tanınan elemanlar dan biri yakalandığı
zaman öbürünü ele verememesi için, başka illerden eylem konulacağı ile çağrılır ve
eylem konulduktan sonra herkes asıl kendi iline gider böylece de eylemi gerçekleştiren teröristler birbirlerini tanımazlar. Biri yakalanırsa diğerlerin yakalanması
mümkün olmaz. Şimdi ise bütün bunlar internet aracılığı ile yapılır.
Örgüt elemanının soru sorma hakkı yoktur. Alınan emir tartışılmaz sadece
yerine getirilir. Hele hele lider tarafından verilen bir emir yerine getirilmez
safsaklanır, sorgulanır veya ifşa edilirse o üye kesin infaz edilir.
Sonra örgüt üyeleri öyle başka yerlerin adamları değildirler. Hepsi vatanın
kandırılmış ve bazı sorunları olan evlatlarıdırlar. Bir evden iki düşman örgüt
elemanı çıkabiliyor. Çünkü kandırılıyorlar. Birini o kandırıyor, diğerini
öbürü.
1981 yılında Adana Hürriyet Mahallesinde yaşayan ayrı bir anne ve baba
çocukları olan iki kardeşten erkek olan Ali Çökük, Dev-Sol Örgütünün Güney
İlleri Silah sorumlusu. Kız kardeşi Mentize Çökük ise Ülkücülerin Adana İli
silah sorumlusudurlar. Her ikisi de yakalandılar ve her şeyi samimi olarak itiraflarıyla anlattılar. Saklamak için kamyon lastiklerinin içinde gömüp te
gösterdikleri yerlerden çok sayıda çeşitli marka, model ve çapta uzun ve kısa menzilli
silahlar ve cephaneler, hatta örgütte kullandıkları daktilolar topraktan
çıkarıldı. En son ikisi de, karşılaştırdığımız zaman bir birlerine sarıldılar,
koklandılar ve ağlayarak uzun süre birbirlerinden ayrılmak istemediler. Çünkü beş sene kadar birbirlerini hiç görmemişlerdi. Hatta
bizler de çok duygulandık. Keşke böyle insanları kurtarmak için bir formül olsa
da kurtarabilsek. Fakat suç işleyeni cezasını çekmekten başka kurtarmak için
başka bir formül maalesef yok.
İki kardeş uzun yıllar düşman iki örgüt adına liderlik yapmışlardır. Bunları
böyle yapan hangi güçtür ve devlet güçleri nerededir? Bu olayın yegane
sorumlusu devlet ve içinde beslediği kişiler değil midir? Bir devletin yasaları
ulusal güvenliği için çıkarılır. Halbuki bizde ki yasalar örgütlerin ve
yıkıcı güçlerin iyi çalışabilmeleri için yine bu örgüt destekleyicilerin
dayatmaları ile çıkarılır. Kesinlikle okullarda MİT elemanları öğrenci gibi
okumalı ve bu zihniyette ki ajan hocaları tespit ederek işlerine son vermeli, en
ağır bir şekilde cezalandırmalı.