SAYFALAR

30 Ekim 2015 Cuma

şiir KALKMAYACAK MISIN

Hep merakla bekledik, hele şu gün gelsin diye,
Sana bayramlık çok yakışır, giymeyecek misin?
Hayalını çok kurardık, bizim de bir olsun diye,
İşte her şeyimiz oldu, artık bakmayacak mısın?

Sana toplamıştım bahçeden, mor menekşeleri,
Hiç beğenmem demiştin, başka yerdeki gülleri,
Saçlarına takıyorum, beyaz hanımeli çiçekleri,
Aynanın karşısında durup, bakmayacak misin?

Hayalını kurardık, düşünemezdik kötü şeyleri,
İyiye yoralım ki derdin, başımıza gelsin iyileri,
Aç gözlerini de bir bak, anlamalısın her şeyleri,
Bir sesini ver ne olursun, konuşmayacak mısın?

Yeni urubalar giymişsin, galiba sen gidiyorsun,
Sevenlerin baş ucunda, hiç birine bakmıyorsun,
Son defa gözlerini aç ki, böyle hoş olmuyorsun,
Cümle alem merakta, artık kalkmayacak mısın?
                                     Yazan: Recep Ali Öztürk

8 Ekim 2015 Perşembe

HANİ ADALET

Yaklaşık olarak on üç yıl kadar Ankara Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık ve Oto Hırsızlık Bürolarında çalıştım. Zaten yeni bina yapılmadan, 1988 yılına kadar eski bina dördüncü katta Hırsızlık ve Oto hırsızlıkları olaylarına karşı ikisi bir arada Hırsızlık Bürosunda hizmet veriliyordu. Yeni Emniyet Müdürlüğü binası yapıldıktan sonra Oto Hırsızlık Bürosu ayrılarak yeni bir Büro oldu. Oto hırsızlıkları ve otodan hırsızlıklar olaylarına bakıyordu.

Böyle bürolarda çalışmak her yönden büyük bir beceri ister. Hele amir olarak çalışmak çok zordur. Eğer büyük başlardan birinin ayağına basabilirsen hemen seni değiştirirler. Sen basmasan arkadaşın bassa yine değiştirirler. Polis teşkilatı sahipsiz bir kuruluştur ve sahipsiz olarak çalışır. Yeri gelir polis kanunlarını da adli makamlar nazari itibara almaz. Onun için her zaman söylerim, 'Kanun ve nizamlara göre değil, vicdanına göre görev yapacaksın.' diye. Gerekirse polisi hemen tevkif dahi edebilirler ve hiç hak arayamazsın.

1985 yılında ben Şark görevi yaptığım Diyarbakır İlinden dönmüş, Ankara da göreve başlıyordum. Yine şark görevinden dönen bir arkadaşla tanıştık ve birlikte göreve başladık. Giresun lu Komiser Yardımcısı Mehmet Barış. Her ikimizi de Asayiş Şube Müdürlüğüne verdiler. Mehmet Barış'ı Gasp Masası Amirliğine verdiler. Ekip Amiri olarak orada çalışmasını uygun gördüler. Örnek olarak anlatacağım. 1987-88 yıllarında Ankara'nın her tarafında taksici gaspları oluyordu. Haftada bir mutlaka bir taksici gasp ediliyor, hepsi faili meçhul kalıyor. Bu durumdan da bütün Ankara da çalışan taksiciler illallah diyorlardı. Mehmet Bey izinli günlerinde dahi çalışarak Yunus Emre Caddesi üzerinde ve bilhassa daha önce gasp olayları gerçekleştirilmiş semtlerde pusular attı ve bu üç kişilik gasp çetesini tek başına yakaladı ve çökertti. 

Tüm Ankara bir rahat nefes aldı. Bu vesileyle de Ankara da herkes tarafından bu komiser yardımcısı arkadaş tanındı. O zaman ki Vali Saffet Arıkan Bedük çağırarak teşekkürler etti, takdir paraları ve ödüller verdi. Bu komiser gaspçıların korkulu rüyası oldu. 

Bir zaman sonra gece saat yırimi dört sıralarında dışkapı da çorba içerken tanıştığı iki sivil vatandaş tarafından arabaları ile evine bırakılmak için Batıkent tarafına giderlerken, arabalarında bulunan bir kişi Demetevler de bir adrese uğramak ister ve arabayı durdururlar. Bunlar kapıda arabada beklerken o eve giden arkadaşları kavga gürültü ile ve bir kaç kadınla bağrışarak evden dışarı çıkarlar. O evin komşuları da dışarı çıkarlar ve olaya katılırlar. Olay büyüyünce Mehmet Bey de kavgayı ayırmak için arabadan iner ve olayı yatıştırmak için polis olduğunu söyleyerek olaya müdahale etmek, tarafları sakinleştirmek ister. Hayda.. bunun polis olduğu öğrenilince herkes bunun başına toplanır ve dövmek isterler. Mehmet Bey de bakar olay başka türlü iş bunun başına yıkılacak, oradan ayrılarak bir taksiye biner ve evine gider.

Ertesi gün o kavgaya karışan kadınlardan birisi Valiye çıkarak olayı anlatır ve bu Komiser Yardımcısı Mehmet Barış'ın ismini verir ve şikayetçi olur. Hemen silahını, kimliğini aldılar ve Vali tarafından açığa alındı. Arkasından ifadeler filan alındı, mahkemeye çıkarıldı. Olayı çıkaran şahıslar mahkemede Mehmet Beyin hiç suçu olmadığını, suçun kendiler de olduğunu, aslında suç ta olmadığını, Babası ve kızı arasında bir mesele olduğunu söyleseler dahi tevkif oldu. 

Biz kendisinin suçsuz olduğunu bilen polisler kendi aramızda cüzi paralar toplayarak yardımlarda bulunduk. On ay kadar sonra serbest bırakıp göreve başlattılar ve Burdur'a sürgün yolladılar. Akabinde Burdur da meslekten ihraç ettiler. Sonradan anlaşıldı ki Mehmet Bey den şikayetçi olan kadın beyaz kadın ticareti yapan genel kadınlardan biriymiş. Mehmet Beyin bu kadar sene canını hiçe sayarak Emniyet Teşkilatına verdiği hizmetler bir anda uçup gitti, heba oldu ve kendisi meslekten atıldı.

Benim başımdan da buna benzer olaylar çok geçti. Her ses getirecek bir görevi başarıyla yaptığım zaman mutlaka daha sonra ki yıllarda şevkle çalışıp başarılı olamasın diye bana da çeşitli cezalar verdiler fakat, ben her zaman şahıslar için çalışmadığımı, millet için vatan için çalıştığımı düşündüm ve eskisinden daha iyi çalışarak faydalı olmağa çalıştım. İşte onun için tekrar söylüyorum ki Emniyet Teşkilatı sahipsiz bir teşkilattır. Düşmemek için kendin çapa sarf edeceksin. Düşersen kaldıranın olmaz.     

6 Ekim 2015 Salı

DİŞİSİ


Timur, Akşehir'e bir erkek fil getirtmiş. Başıboş gezen fil, bağlara bahçelere büyük zararlar veriyormuş. Filden bıkan Akşehirliler, Nasrettin Hoca'ya gitmişler:
- Hoca, bu Timur senin sözünü dinler. Şu filin bi çaresine baksan, demişler.
Hoca kabul etmiş. Yarın hep birlikte gidip derdimizi anlatalım, demiş.
Ertesi gün Hoca önde Akşehir liler arkada Timur'un yanına gitmek üzere yola çıkmışlar.
Ama her yol ayrımında birkaç kişi gruptan ayrılıyormuş.
Hoca Timur'un karşısına geldiğinde bakmış ki arkasında hiç kimse yok. Bunun üzerine Hoca Akşehirlilere bir ders vermek ister.
Timur'a:

"Efendim. Biz Akşehirliler olarak getirmiş olduğunuz fili çok sevdik. Ama hayvancağız yalnızlıktan olsa gerek, çok huzursuz. Ahâli bu filin dişisini de getirmenizi istiyoruz." der.

Timur, bu sözlerden çok hoşlanır. Akşehirlilerin isteğini yerine getireceğini söyler.

Timur'un yanından ayrılan Hoca, kendisini beklemekte olan halkın yanına varınca halk merakla neticeyi sorar.
Hoca gülerek cevap verir:

- Müjdeler olsun. Belanın dişisi de geliyor.

2 Ekim 2015 Cuma

GETİR DEĞİŞTİRİRİZ

Temel paraşüt satıyormuş.
Bir müşteri gelmiş paraşüt almış ve paraşüt hakkında bilgi almak için soruyormuş:
-Beyefendi bu paraşütle atladık diyelim, havada nasıl kullanacağız?
-1. düğmeye bas paraşüt açılır.
-Ya açılmazsa?
-2. düğmeye bas.
-Yine açılmazsa.
-Kardeşim 3. düğmeye bas kesin açılır.
-Tamam ama 3 düğmede de açılmadı ise ne olacak?
-2 yıl garantisi var, o zaman getir değiştiririz .

1 Ekim 2015 Perşembe

SAĞDAKİ BENUM

Temel askere gitmiş. Aradan zaman geçtikten sonra hani adettir sıla özlenir ya, Temel de evini ailesini özlemiş. 

Bir mektup yazarak "Fadime ben sizleri çok özledum bir resim çekturun da gönderun." demiş. 

Fadime de köpeğinin, ineğinin yanında durmuş bir resim çektirmiş ve Temel'e yollamış. Arkasına da yazmış "Sağdaki benum ha."