SAYFALAR

28 Ocak 2016 Perşembe

MENEMEN

Temel ile İdris yalnız başlarına evde oturmuş sohbet ederken acıkmışlar.
Temel sormuş,
- Ula Idrus, erkek erkeğe yenen yemeğe ne denur?
İdris,
- Ne bilecegum pen? deyince,
Temel açıklamış,
- Ula niye pilmeyesun men-e men denur da! Demi
ş.

27 Ocak 2016 Çarşamba

SİHİRLİ MASA

Evin birinde sihirli bir masa varmış. Bu masa her kim yalan konuşursa rahatsız olur sallanırmış.

Evin küçük oğlu sınavdan sonra eve gelmiş.

Babası sormuş;
- Nasıl dı sınav oğlum kaç alırsın?
- Beş alırım babacığım.

Masa hızla sallanmağa başlamış.

Çocuk
- Tamam dört alırım heralde. Masa tekrar sallanmış.

-Üç alırım. Tekrar sallanmış masa.

Babası sinirlenip bağırmaya başlamış

- Ben senin zamanında iken hep beş alırdım. 
Masa sallanmaktan devrilmiş ve takla atmış.

22 Ocak 2016 Cuma

EYİLUK

Karadenizlinin biri göç etmiş inekleriyle birlikte yaylaya çıkıyor. Saatlerce yol yürüdükten sonra bir çeşme başına gelir ve dururlar.

Ramazan ayıdır ve çok sıcak bir yaz mevsimi olduğundan ortalık fırın gibi yanıyor. Üstelik Karadenizli de oruçludur. 

Öğleye doğru harıl harıl akan bu çeşme başında elini yüzünü buz gibi suda yıkar ve biraz rahatlar. Bir türlü de çeşmenin başından ayrılmak istemez. Tam çeşmenin başından ayrılıp gidecekleri zaman ellerini açıp yukarı bakar ve;

- Ey Allah’um içsam içerum ama içmeyirum, sen ha bu eyiluğumı unutma ha! Der.

21 Ocak 2016 Perşembe

BEN DE BİLİİDUM

Temel ile İdris iş çıkışı bir şeyler içmek için bir barda oturdukları sırada televizyon 19.00 haberlerini verir. Haberde adamın biri Galata köprüsüne çıkmış atlayıp intihar edeceğini söylüyor. Meraklı halk ve polis vatandaşı ikna etmeğe çalışıyor.
Haberi izleyen Temel ve İdris iddia ediyorlar.
Temel İdris'e
"Elli dolarına bahse girerim ki adam kandurii atlamayacak." diyor.
İdris "Atlayacak." diyor.
Haberin sonunda adam köprüden pat diye denize atlıyor.
Temel de İdris'e 50 doları çıkarıp uzatıyor.
İdris
"Pen bu parayı alamam, sen benim arkadaşımsın." diyor.
Temel ısrar ediyor
"Hayır, iddia iddiadır. Al bu parayı." diyor.
İdris
"Bak, bu haberi 17.00 haberlerinde izlemiştim, ben atlayacağını piliidum, bu nedenle paranı alamam." diyor.
Temel
"Pen de izlemiştum, piliidum da bi daha atlayacağını sanmayıdum daa!" diyor.

20 Ocak 2016 Çarşamba

BU SEFERKİNİ



Delinin biri tımarhanenin bahçesinde yürürken bakmış başka bir deli ağacın altında oturmuş kahkahalar atarak gülüyor.
Hemen yanına koşmuş ve sormuş:
"Hey.. Sen öyle tek başına katıla katıla neye gülüyorsun?"
Öbür deli de :
"Hiiiç. Ben hep kendi kendime fıkra anlatırım da. Ama bu seferkini hiç duymamıştım." der.

19 Ocak 2016 Salı

MİNARE


Kayseri’nin Cemil Baba sı sabahları çarşıyı boydan boya gezer, esnaflar ona saygı ve sevgi gösterirler, izzet ikramda bulunurlarmış.
O sırada çarşıya yeni bir esnaf gelmiş.
Cemil Babaya esnafın bu ilgisini beğenmemiş.
Cemil Baba gelirken yüzünü başka tarafa çevirip Cemil Babayı görmezlikten gelmiş.
Şu kirliden Cemil Baba mı olur? demiş.
O gece rüyada dört kişi gelmiş, adamı bir Camiikebir’in minaresine, bir Kurşunlu’nun minaresine, bir Bürüngüz Camiinin minaresine çıkarmışlar ve "Atalım mı?" diyerek minareden aşağı sarkıtmışlar. Adam sabaha kadar ölüm kalım mücadelesi vermiş. Öyle korkmuş, öyle korkmuş ki kan ter içinde uyanmış.
Yorgun argın gitmiş dükkanını açmış.
Bakmış, karşıdan Cemil Baba geliyor.
Hemen koşup sarılmış. Önünde diz çöküp elini eteğini öpmeğe başlamış.
- Buyur Cemil Baba bir çay, bir soğuk ayran ikram edeyim.
Cemil Baba, adamın yüzüne bakmadan
- Minareyi gördün aklın başına geldi. Değil mi? demiş.

18 Ocak 2016 Pazartesi

DEDUĞİ DEDUK

Temel ile Dursun asker iken izinli günlerinde iskelede olta ile bir balık tutarlar.
Balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda iddiaya tutuşurlar.
Yok "Dışıdır, yok erkektir" derken bakmışlar kavga edecekler

Temel hemen bir çözüm önermiş.
- Yüzbaşıya soralım.

Dursun:
- O ne pilur ki?

Temel:
- Pilmeyur ama deduği deduktur da.

14 Ocak 2016 Perşembe

SİZ OLSAYDINIZ

Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill'e kızgın kızgın şöyle seslenir:
- Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım.
Churchill, oldukça sakin, kadına döner ve cevap verir:
- Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o zehirli kahveyi seve seve içerdim.

12 Ocak 2016 Salı

EŞEĞİN GÖLGESİ


Yunanlı filozof Demostenes Atina'da bir toplantıda konuşmak için kürsüye çıkar fakat dinleyiciler kendisini dinlemeyip aralarında gürültüye devam ederler.

Bunun üzerine Demostenes halka hitaben şöyle bir fıkra anlatır:

"Vaktiyle bir Atinalı bir yere gitmek için bir eşek kiralamış. Eşeğini kiraya veren adam da aynı yere gideceği için beraberce yola koyulmuşlar. Tam yarı yola geldiklerinde bir sıcak basmış. Dinlenmek için mola vermek zorunda kalmışlar. Ortalıkta hiç gölgelik bir yer yokmuş. Eşeğin asıl sahibi hemen eşeğin gölgesine sığınmış. Bunu gören öteki adam hiddetlenmiş:

- Oraya oturmak benim hakkım  demiş.

- Niçin?

- Çünkü eşeğini kiraladım ben!...

- Ama ben eşeğin gölgesini kiraya vermedim ki!

Derken aralarında muazzam bir kavga çıkmış.

Demostenes, bunları anlattıktan sonra hemen kürsüden iner.

Dinleyicilerin:

"Sonra ne olmuş, anlatsana?" diye bağırmaları üzerine, tekrar kürsüye çıkar ve:

"Ey ahali ! Sizin iyiliğiniz için konuşacaktım dinlemediniz. Ama bir eşeğin gölgesini nasıl da merak ediyorsunuz." diye söylemiş ve bundan sonra Demostenes'in konuşmasını halk dikkatle dinlemiş.

11 Ocak 2016 Pazartesi

ENAYİ

Üstünde bir sürü dolu sebze kasaların bulunduğu el arabasını kan ter içinde yokuş yukarı çıkarmağa çalışan manav çırağına adamın biri acır ve yardım eder. Birlikte güç bela el arabasını yokuşun başına çıkarınca geniş bir soluk alırlar ve yardım eden adam çırağa sorar:
- Oğlum, tek başına bu kadar yükü taşıyamayacağını ustana söylemedin mi?
- Söyledim ama...
- Öyleyse niye yalnız yolladı?
- Sana yardım edecek bir enayi bulunur, dedi. demiş

9 Ocak 2016 Cumartesi

VESİKALIK RESİM

Temel memur olmak için sınava girmiş ve bütün soruların cevabını bilmiş.
Göreve başlatmadan önce bazı belgeler istemişler.
Bu belgelerin içinde 8 adet te vesikalık fotoğraf varmış.
Temel sormuş "Vesikalık fotoğraf nedir?"
"Belden yukarı çekilmiş resim." demişler.
Temel hemen arkadaşı Dursun'u telefonla aramış.
Durumu anlatmış. "İmtihanı kazandum memur olacağım fakat 8 tane vesikalık fotoğraf istiyorlar. Yarın sabahtan deniz kıyısına gel de resmimi çekeceksin." demiş.
Ertesi gün Dursun deniz kıyısına gitmiş bakmış ki Temel 8 tane beline kadar çukur kazmış. "OlaTemel o 8 tane çukurları niçin kazdun?" demiş.
"E 8 tane vesikalık resim istediler ya, her çukura girip bir fotoğraf çektireceğim onun için 8 kuyu kazdım." demiş.
Dursun da;
"Ola Temel sen aptal mısın? 8 kuyu kazılır mı? Ben senin resmini bir kuyunun içinde çekmek için 8 tane fotoğraf makinesi getirmiştim da..." demiş.  

7 Ocak 2016 Perşembe

HEMŞİN TARİHİ VE HEMŞİNLİLER

göç yılları rus kamerasından
Hemşin; bu isim Türkler o bölgelere yerleştikten sonra kullanılmıştır. Her zaman NEŞELİ, CANLI, ŞEN olduklarından 'HEP-ŞEN' demişler, zamanla değişerek 'HEM-ŞEN, HEM-ŞİN' olmuş. ŞEN, NEŞELİ demektir. Ev de yiyecek ekmekleri olmasa bile kemençe-tulum çalıp horon oynarlar.

Doğu Karadeniz Bölgesinde bulunan ve Rize İline bağlı olan Hemşin ve Çamlıhemşin İlçelerinin kurulduğu tarih ve kimler tarafından kurulduğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak 1461 yılında Doğu Karadeniz Bölgesi ile birlikte Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı İmparatorluğuna geçmiştir.

Osmanlı dönemine kadar; Cenevizliler, İskitler, Hunlar, Sabirler, Hazarlar, Peçenekler, Rumlar, Megreller, Ermeniler, Ruslar, Gürcüler, Araplar, Avarlar, Lazlar, Kıpçaklar, Akkoyunlular, Tatarlar, Çerkezler ve Abhazalar yerleşmiş, yaşamış ve birbirleri ile karışmışlardır.

Yakın zamanlarda ki Ermeni gazeteci ve araştırmacılar; Agop Jack Hacikyan, Sergey Vartanyan, Haygazun Alvırtsıyan ve Lusine Sahakyan'ın Hemşinliler için yazdıkları tamamen siyasi amaçlıdır ve gerçek dışıdır. Bazi İlim adamı veya araştırmacı gibi görünen ajanlar; Hemşin ve Hemşinliler hakkında bir 'hamam-hamamşen' hikayesi uydurmuş ve daha başka akla gelmedik yalanlar da uydurarak, delilleri dahi kendi çıkarlarına yorumlayıp anlatır, misyonerlik faaliyetlerini alenen sürdürür, halkı kandırmağa ve Türk halkını, Güney Doğu Anadolu da tamamen Kürtleştirdikleri gibi, asimile etmeğe bölmeğe çalışırlar.

Osmanlı döneminden beri Ermenilerin bu çalışmaları hala daha her safhada artarak devam etmektedir. Zira 1910-13-14 yılların da Hopa Hudut Taburu Komutanlığı tarafından, Osmanlı Dahiliye Nezaretine (İçişleri Bakanlığı) Ermenilerin, Rus sınırı yakınlarında yaşayan Hemşinlilere Ermeni dönmesi olduklarını söyleyerek baskı yaptıkları ve isyana zorladıkları bildirilmiştir. 

Dahiliye Nezareti da, Trabzon Valiliğine 1-3-4 Haziran 1913 te yazılar yazarak, Ermeniler Hopa Rus sınırında ki Hemşin Halkını kandırarak yürüttükleri espiyonaj faaliyetlere karşı fakir ve cahil Hemşin halkının aydınlatılması, uyarılması ve casusluk olaylarının önlenmesi istenmiştir. İstanbul Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde bu yazılar mevcuttur. Bu yazışmaları çarpıtarak, Bölge halkının Ermeni oldukları Osmanlı tarafından yazıldığı iddia edilmektedir.

O zamanlar bu faaliyetleri yürüten Ermeni çeteleri, o bölgede yaşayıp ta isyana katılmayan Ermeni, Laz ve Hemşinli Halkın bir çoğunu katlettikleri gibi, kendilerini Türk tanıtarak Batum'u Ruslardan kurtarmak için gelen Yakup Cemil'in Sinop Cezaevinden topladığı mahkumlardan oluşan gönüllü ordusuna katılmışlar ve onlara kalleşlik ederek, gece samanlıkta uyudukları sırada bir çok askerini yakarak öldürmüşlerdir. 

Halbuki Osmanlı İmparatorluğu Ermenileri tarihler boyunca hep korumuşlar, kendilerine emsal tutmuşlar. Ermeniler Osmanlı İmparatorluğunun bütün kademelerinde kendi din ve kimlikleri ile tamamen serbest olarak çalışmışlar. Osmanlılar tarafından hiçbir baskı uygulanmamıştır. 
(http://www.genocide museum.am/trk/online_exhibition_8.php) (https://odatv.com/osmanli-ordusunda-ermeni-askerler-1505101200.html)

HOPA VE YENİYOL HEMŞİNLİLERİ: Horasan-Erzurum-İspir üzerinden gelerek Çamlıhemşin yukarı kesimlerine yerleşen
Oğuzların Bayındır boyundan bir gurup Akkoyunlu Türkleri daha sonra da Yeniyol ve Hopa'ya giderek yeleşirler. O zamanlar Oce diye bilinen Yeniyol Köyünde kardeşlerden birinin adı yanlışlıkla, veya Türkler isimlerin ilk harflerini söylemediği için YAKUP adı 'AKUP' olarak kayıtlara geçer. Ermeniler daha sonra bu ismi AGOP diye kendi isimlerine uyarlayıp kendilerine mal ederler.

Ayrıca bilinmesi gereken başka bir mesele daha var. Burada yaşayan Hopa Hemşinlileri Türk oldukları için 1944 te Stalin tarafından ölüm trenlerine doldurularak Ahıska Türkleri ve Lazlarla birlikte Sibirya ya gönderildiler. Sürgüne gidenler den sağ kalan bir tek kişinin kurduğu aile şu anda Kırgızıstan Celalabat ta yaşıyor. Unutulup vagonlara alınamayan bir kaç köy ise Stalin tarafından gemilerle deniz de batırılarak öldürüldüğünden, Kırım da yaşayan Türklerin bir çoğu akrabalarının eti ile beslendikleri için hala daha balık eti yemezler. Onlar Ermeni olsa Stalin hiç birini öldürmez, daha sonra Türklere karşı, bugün olduğu gibi kullanmak için beslerdi. Bu bölgede Hıristiyan Ermeni aileler hala daha var ve sorunsuz yaşamaktadırlar.

Bu konuda en doğru bilgi Gevond Turyan isimli Ermeni din adamı ve araştırmacı yazarın 1917 de çıkardığı DADJAR isimli Ermenice dergi ve Ermeni Kronolojisinde anlatılmaktadır. Rahip Gevond Turyan'ın tespitlerine göre; 1100-1200 yıllarında; Arapların Doğu Karadeniz Bölgesine gelerek çok kanlı savaşlar yaptıkları ve yerli halkın tamamını öldürdükleri, sağ kalan Ermeniler kıymetli eşyalarını toprağa gömerek bölgeyi terk etmek zorunda kaldıkları, sonraları kimlerin, yerleştikleri hatta Arapların ne zaman ve nasıl bu bölgeyi terk ettikleri tam olarak bilinemediği anlatılmaktadır.

Bu yazılarından dolayı Rahip Gevond Turyan Londra da 1933 te kilise de ayın sırasında iki Ermeni militan tarafından katledilmiştir. Bundan da Ermenilerin 'Doğu Karadenizi Ele Geçirme ve Ermenileştirme Projeleri' çok eski zamanlara dayandığı anlaşılmaktadır. İşte o Arap baskınları sırasında Hemşin ve Çamlıhemşin de sık sık el değiştirmiş Araplardan önce ve sonra kimlere ait olduğu, o zamanlar isminin ne olduğu, hakkında kesin bir bilgi yoktur.

Son zamanlarda ki Ermeni ve Avrupalı bazı gazeteci, araştırmacı ve Türkiye de ki iş birlikçilerinin yazdıkları beyanlar tamamen siyasi amaçlıdır, gerçek dışıdır ve espiyonaj faaliyetlerdir. Yalan beyanlarla kamu oyunu yanıltıp hedeflerine ulaşmağa çalışmaktadırlar. Bu bölgede herkes gibi Ermenilerin de yaşadığı, Ermenice yer isimlerinin varlığından ve ara sıra çıkarılan gömülerden anlaşılmaktadır. Ancak o zaman ki savaşlarda ölenler ölmüş, sağ kalan bir çok Ermeni, varlıklarını toprağa gömüp, kaçarak canlarını zor kurtardıkları zaten Ermeni Rahip Gevond Turyan tarafından anlatılmaktadır Bu nedenle bölgede zaman zaman toprak altında gömüler bulunmaktadır.

Doğu Karadeniz'de yaşayan HEMŞİNLİ ler; Kıpçak (Kuman, Kun) Türkleri, DURUT (DÖRTLER veya DÖRTOBA) Boylarındandır. Kuman ve Kun olarak ta bilinen Kıpçak Türkleri uzun süren Rus savaşlarından sonra, 1240-1250 yıllarında Kayılardan sonra Semerkant, Buhara üzerinden Anadolu'ya, ki bu savaşlardan sonra meşhur 'İgor Destanı' 1200 yıllarında yazılmıştır. 1400-1450 yıllarında ise ikinci dalga Kıpçak Türkleri Hazar Denizi Kıyılarından Aras Nehrini takip ederek, Horasan-Erzurum-İspir üzerinden Doğu Karadeniz'e geldiler. Hemşin ve Çayeli'ye yerleştiler. Aynı dönemlerde ikinci dalga göçlerle Doğu Karadeniz'e gelenler Oğuzların Bayındır boyundan Akkoyunlu Türkleridir ve onlarda aynı bölgelere yerleşerek yaşamlarını sürdürdüler. Geldikleri yerlerde hayvancılık yanında denizcilik işleri ile de uğraştıklarından 'HELESSA-YALESSA' ve düğünlerde söylenen 'GELİRMOLA-GELMEZMOLA-TIRAMOLA' gibi denizci terimlerini günümüze kadar taşıdılar.

Bir süre bu yerleştikleri yerlerde yaşadıktan sonra daha verimli başka yerleşim yerleri aradılar. Bu nedenlerle Fındıklı ve Hopa'ya giderek oralara yerleştiler. Gittikleri yerlerde şen ve şakacılıkları ile hep ilgi odağı oldular ve Hemşin'den geldikleri için, geldikleri yerin ismi ile anıldılar. Kendilerine 'HEMŞİNLİ' denildi. Zamanla ‘Kıpçak veya Akkoyunlu Türkü’ oldukları unutuldu. İşte Hemşinli diye tanınan bu insanlar Hazar kıyılarından göç eden KIPÇAK ve AKKOYUNLU Türkleridirler.

Tarih boyunca Rus, Ermeni, Rum ve bir çok ırklar ile birlikte yaşamış, hatta birbirlerine kız alıp vermişler. Yakın komşuluk münasebetlerinden dolayı dil, din ve kültürleri değişime uğramış, bazı Kıpçaklar Gürcü, Ermeni ve Rumların etkisinde kalarak Ortodoks bile olmuşlar. Osmanlı hakimiyetinden sonra tekrar Müslümanlığı tercih etmişler. Bu yakın ilişkilerden dolayı bir çok Ermeni, Rum ve Gürcüler de Türklerin etkisinde kalarak Müslüman olmuşlardır. En önemli ayrıntı ise Ermeni ve Rumlar bu bölgeleri terk ederek kaçmış canlarını kurtarmışlar, Türkler ise her tehlikeyi göze alarak bölgeyi savunmuşlardır.

Aslen Kıpçak veya Akkoyunlu olan Hemşinliler çok eskiden kalma aşağıda ki örf ve adetlerini hala daha devam ettirmektedirler.

1- İmece usulü yardımlaşma,

2- Yeni yapılan binalara kutsal olan koç boynuzu çakılması,

3- Eşi ölen çiftlerin bir daha evlenmeyip beklemeleri, tek eşlilik. Bilinmesi için eşinin saçları ve atının kuyruk kılları kesilir, birlikte gömülürdü. Böylece dul kaldığı anlaşılırdı ve buna 'TULLAMA veya DULLAMA' derlerdi.

4- Boşama alışkanlığı olmadığı ve boşanmaların ayıp sayıldığı, hatta çok söylenen bir söz vardır "Erkek kadını ortalıkta bırakmaz."

5- Evlendikten sonra da erkek çocukların ayrı hane kurmayıp uzun süre bütün ailenin bir arada yaşamaları, Bu adetlerin hepsi bütün Türkler de ve Hemşinliler de vardır.

Çok şen, neşeli, deli dolu, cesur, mert, yardım sever ve çalışkan olan bu insanlar bölgeye kemençe, tulum ve horonu getirip yayılmasına sebep olmuşlar. Bir rivayete göre 'KAÇKAR' ismi Kıpçak Türklerinin KOÇ anlamına gelen 'KOÇKAR' isminden zamanla değişerek oluştuğu söylenir. Halkın çoğu çalışmağa gurbete gider, kalanlar ise hayvancılık, çiftçilik ve rençperlik yaparlar. Kaba bir şive ile Türkçe konuşurlar. Ayrı bir dilleri olmamasına rağmen kullandıkları çoğu kelimeler, Hopa Hemşinli kelimelerine çok benzer. 

Ancak yakın münasebetlerinden dolayı Lazca, Rumca, Rusça ve Ermenice bilip konuşanlar olduğu gibi, bu dillerden bazı kelimeler kendi dillerine, bazı kültürler de kendi kültürlerine geçmiştir.

ÖNEMLİ NOT“Türk tarihi ile uğraşan bütün Avrupalı tarihçilerin biricik gayesi vardır, o da Türkleri tarihlerinden ve kimliklerinden koparmaktır.”

      ABD li Araştırmacı Yazar: Arthur Mills Perce Stratton

Kaynaklar: Artvin ve çevresi Kıpçak Türk Tarihi: Kurat ,Akdes Nimet-Türk kavimleri ve Türk Devletleri,s83,84.Kırzıoğlu,kıpçaklar s.148-M.Fahrettin Kırzıoğlu).- Çoruh boyu kıpçak Türkleri kitabı-M. Fahrettin Kırzıoğlu ,Yukarı kür ve Çoruh boylarında kıpçaklar, Akkkoyunlu Devleti ve yıkılışı, Ankara 1992.