SAYFALAR

31 Ocak 2017 Salı

ONU DA SEN ANLA

Çok soğuk bir kış günü padişah, tebdili kıyafet Başveziri ile dolaşıp halkı denetlemeğe çıkar. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görürler. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyor bir taraftan da ellerine üfleyip ısıtmağa çalışıyor.


Padişah ve Başvezir ihtiyara yaklaşıp selamlamış:
"Selamunaleykum ey Pir'i Fani."
Adam cevap vermiş;
"Aleykumselam ey Serdar'i Cihan."
Padişah sormuş:
"Altılar da ne yaptın?"
Adam cevap vermiş;
"Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor."
Padişah gene sormuş:
"Geceleri kalkmadın mı?"
"Kalktık. Lakin, ellere yaradı."
Padişah gülmüş:
"Bir kaz göndersem yolar mısın?"
"Hem de ciyak ciyak bağırtmadan..." gibi bir konuşma geçmiş ihtiyar adam ile Padişah arasında.

Padişah ve baş vezir adamın yanından ayrıldıktan sonra Baş Vezir Padişah a sormuş:
"Padişahım o ihtiyar ile ne konuştunuz?"
Padişah cevap vermiş;
"Ne konuştuğumuzu anlamadın mı?"
Başvezir
"Hayır padişahım." demiş.
Padişah öfkelenmiş:
"Sabaha kadar ne konuştuğumuzu anlayıp bana anlatmazsan kelleni alırım." demiş.

Korkuya kapılan Başvezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla dere kenarına o adamın yanına koşmuş.

Bakmış adam hala orada çalışıyor, adama sormuş:
"Sen padişahı, Serdar-ı Cihan, diye selamladın. Nereden anladın padişah olduğunu."
Adam, Başveziri şöyle bir süzmüş:
"Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver yüz altın söyleyim." demiş.
Başvezir, yüz altın vermiş.
Adam;
"Ben dericiyim, Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi. Ondan anladım." demiş.
Vezir kafasını kaşımış.
"Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor dedin; o ne demek?"
Adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almış.
Ve;
"Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun, demek istedi. Ben de, yalnızca altı ay yazın çalışırsak aç kalıyoruz. Dedim." der.
Vezir yine sormuş:
"Peki geceleri kalkmadın mı? diye sordu, o ne demek?"
Adam bir yüz altın daha almış.
"Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim..."
Vezir gene kafasını sallamış ve .
Bir de "Kaz göndersem onu da yolar mısın?" dedi, ne demek istedi.."
Adam gülmüş ve;
"Onu da sen anla! Artık" der.

30 Ocak 2017 Pazartesi

DELİLER ÇOĞALIR

Elazığ tımarhanesinden on sekiz lokomotif delisi kapıyı kırarak kaçarlar. Başhekim durumu Valiye bildirmeden halletmek ister. 

Bir hafta geçer, bir türlü delileri toparlayamaz. 

Sonunda aklına bir fikir gelir:

Başına tanınmayacağı gibi bir fes takar ve diğer doktor arkadaşlarıyla birlikte omuzlarını tutarlar ve caddenin başından lokomotif gibi "KÜFF, KÜFF, FÜFF" diye bağırarak koşmağa başlarlar.
 
Caddenin öbür başına gidene kadar kaçan delilerden sonra kırk bir deli daha arkalarına takılır ve hastaneye gelirler.

26 Ocak 2017 Perşembe

ŞİMDİ KAÇALIM

Çocuğun biri Apartmanın ziline basmaya çalışıyor. 
Atlıyor, zıplıyor, bir türlü ulaşabilip zile basmağı başaramıyor.

Oradan geçen ihtiyar amca çocuğa acır ve yanına yaklaşıp yardım etmek ister.
"Hangi zile basmak istiyorsun evladım ?" diye sorar.

Çocuk;
"3 numara amca." der.

Amca zile basar fakat çocuğun caddeye doğru yürüdüğünü görünce;
"Şimdi ne yapacağız evladım? diye sorunca;
Çocuk ;

"Kaçacağız amca.." der.

25 Ocak 2017 Çarşamba

FADİME

Köylüler çarşıya giderken teröristler minibüsü durdurmuş. Yolcuları aşağı indirmişler. Hepsini sıralamışlar ve isimlerini sormuşlar.

- Adın ne?
- Ahmet.
- Öldürün.

Götürmüş öldürmüşler.

Adın ne?
- Mehmet.
- Öldürün.

Onu da götürmüşler.

Sıra bir hanıma gelmiş, teröristler sormuş :
- Adın ne?
- Fadime.
- Bunu sakın öldürmeyin annemin adı da Fadimeydi.
Neyse onu ayırmışlar. 

Sıra başka bir adama gelmiş, teröristler sormuş :
- Adın ne?
- Adım Temel, fakat bana köyde

'Fadime' deirler da.

24 Ocak 2017 Salı

BORÇ

Nasrettin Hoca pazarda zeytin satıyormuş...
İki üç sokak ileride oturan yarı buçuk tanıdığı bir kadın gelmiş ve sormuş;
 - Zeytinin iyi mi?
Hoca
 - Tadına bak.
Kadın
 - Ben orucum.
Hoca
 - Madem oruçlusun zeytini al git parasını yarın ver.
Hoca sonradan düşünmüş, ramazan değil, bu kadın niçin oruçludur?
 - Tuttuğun oruç ne orucu ki?
Kadın
 - Üç sene önceden borcum vardı da onları tutuyorum.
Hoca elinde uzatmış olduğu zeytinleri hemen sepete koymuş.
Kadın;
 - Biraz önce al git dedin ne oldu da vazgeçtin Hoca?
Hoca
 - Sen Allah'a olan borcunu üç sene de ödüyorsun, bize olan borcu hiç ödemezsin! demiş.

21 Ocak 2017 Cumartesi

SANA NE

Adamın biri yolda yürürken, ensesine şöyle okkalı cinsinden bir tokat yemiş. 
Düşmemek için kendini zor tutmuş ve arkasına dönüp bakmış ki, vuran iri yarı tanımadığı bir adam. 

"Ne oldu ya? Neden bana vurdunuz?" demiş. 

Adam:

"Pardon kardeş seni bir arkadaşıma benzettim." demiş.

"Ama bu kadarda sert vurulmaz ki canım kardeşim. Az kalsın yıkılacaktım." demiş.

Adam:
"Sana ne be adam, ben arkadaşıma istediğim gibi vururum." demiş.

16 Ocak 2017 Pazartesi

ALKOLMETRE BOZUK

Temel bir akşam eşi Fadime'ye "Kalk karı gazinoya gidip biraz eğlenelim." demiş. Atlamışlar arabalarına, bir yaşında ki çocuklarını da almışlar yanlarına doğru meyhaneye gitmişler. 

Kör kütük sarhoş olduktan sonra evlerine gelirken Trafik Polisleri çevirmişler.

Halinden de çok sarhoş olduğu görünen Temel sarhoşluğunu inkar edince alkol metreye üfletmişler. Temel 380 promil alkollü çıkmış.
Temel itirazı diretince polisler amirlerine bildirmişler. Amirleri "Yanında kimse var mı? Varsa onu da üfletin." demiş. Fadime'yi de üfletmişler. O da 340 promil alkollü çıkmış. 

Temel, "Bak gördünüz mü? Alkolmetreniz bozuk. Benum karı hayatta alkol almaz." demiş.
Tekrar amirlerine bildirmişler. "Araçta başka kimse varsa ona da üfletin." demiş. 

Bakmışlar araçta bir yaşlarında bir erkek çocuk var. Ona da üfletmişler. Alkolmetre çocukta da 220 promil alkol göstermiş. Hayretler içinde tekrar amirlerini arayıp durumu bildirince, amirleri "Galiba alkolmetremiz gerçekten bozuk birakın gitsinler." demiş. 

Temel ile Fadime polislerden kurtulduktan sonra Temel Fadime'ye
"Yaaa, 'çocuğa biraz rakı içirelim alışsın' derken sen kıyameti koparıyordun. Gördün mü şimdi?" demiş.

10 Ocak 2017 Salı

AKILLI

Dursun'la Temel, bebeklerini parkta dolaştırıyorlardı.
Dursun on iki aylık bebeği yürüyor, Temel'in yirmi iki aylık bebeği ise kucakta..

Dursun:
-Övünmek cibi olmasun da benimçi çok akillidur. On iki aylıkken yürümeğe başladı..

Temel'in cevabı daha baskın çıkıyor:
-Benimçi daha akilli daa! Yirmi iki aylik oldi hala yürümeyi kendini bize taşıtayi..