SAYFALAR

4 Haziran 2012 Pazartesi

KENDİNİ ARADI

1989 yılı yer Ankara Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık Bürosu, yeni binaya taşındık. Hiç hırsız yakalanmıyor, her gece hırsızlıklar gırla gidiyor. Asayiş Şube Müdürü Sayın Bahri Baykal ateş püskürüyor. Büro Amirimiz Başkomiser Turan Güder toplantılar yapıp "hırsız istiyorum" diyor. Hırsızlık Masasının bütün personeli gece gündüz hırsız peşinde fakat bu işlerinde genel de şansla olduğuna inanıyorum. Çünkü bazı zaman ne kadar istesen de hırsız yakalayamazsın.

Bir gün Esat Caddesinde giderken bizim hırsızlık ta çalışan çok sevdiğim saf fakat kendini kurnaz sananlardan aynı zamanda Trabzonlu olan Mahmut isimli bir memurunu dilenci kıyafetinde gördüm. Kendisi ile konuşmak istediysem de konuşmaktan kaçındı ve benden uzaklaştı. Ekiplerinin Amirini Polis Memuru Sadettin'i aradım. Bir kahvede buluştuk. Hemen bu polis memurunu Mahmut'u sordum çünkü yanlarında yoktu. Güldü ve "Görev vermişim hırsız yakalayacak. Yakalamış mı gördüğün zaman bir sor ve aradığı resime de bir bak?" dedi. İki gün sonra Mahmut'u görünce yakalayacağı hırsızı sordum. Çok azılı olduğunu, dikkatli davranmamız gerektiğini, hatta polislerin bile kendisine bilgi verip kaçmasını sağladıklarını söyledi ve benim nasıl haberim olduğunu sordu. Sağa sola baktıktan sonra bizleri izleyen olup olmadığını kontrol ederek cebinden bir resim çıkarttı ve bana gösterdi. "Sen bu hırsızı tanıyor musun? İşte bunu arıyorum, ço eski sabıkalı." dedi. Hayret şoke oldum. Ve gülmemek için kendimi toparladım.

Bana gösterdiği resim, kendisine ait eski bir vesikalık resim idi. Yanı hırsız diye kendi resmini vermişler ve arattırıyorlardı. Hem de başka bir ekipte ki memur da dalga geçiyor; "Ben geçen Ulus ta heykelin önünde resim çektirirken gördüğünü, giderse orda bulabileceğini söylüyordu. Hepsini azarladım fakat yine de olay durulmuştu. Sonra kendisi de konuyu anladı fakat iş işten geçmişti. Kendi kendini yakalamak için dilenci kılığına girmişti.

1 Haziran 2012 Cuma

ÇAKAL İLE KURT

Çakal aslanın yanına gider ve 
-Aslan ağabey geyik nasıl yakalanır bana öğretir misin?
Tam o sırada ilerde bir geyik varmış. Aslan geyiğe odaklanmış bakarken çakala sormuş,
-Bak bakıyım gözlerime kan geldi mi?
Çakal gözlerine bakar
-Evet, gözlerin kanlandı.
-Arkama bak, kıçım alıp veriyor mu? der aslan.
-Evet, alıp veriyor.
Aslan hızla koşarak geyiği yakalamış ve afiyetle yemiş.
Çakalın ağzından salyalar akarken doğruca kurtun yanına gitmiş. "Sana av nasıl yakalanır öğreteyim mi?" demiş. Kurt ta "öğret" demiş. İlerdeki geyiği göstererek odaklanmış ve kurta sormuş;
-Bak bakıyım gözlerime kan oturdu mu? Kurt "Hayır" demiş.
-Arkama bak, kıçım alıp veriyor mu? Kurt yine hayır deyince "Sen anlamazsın. Şimdi seyret geyiği yakalamağa gidiyorum" demiş. Geyik karşıdan çakalın kendisine doğru koştuğunu görünce o da çakala doğru koşmuş ve öyle bir tos vurmuş ki, çakal dört takla atarak, beş metre uzağa kayalıklara atılmış. Kurt koşa koşa çakalın yanına gitmiş ve çakal yarım canda yerde yatarken;
-Şimdi hem gözlerin kanlandı, hem de kıçın alıp veriyor. demiş.

31 Mayıs 2012 Perşembe

BİRİNCİ KAT

Temel İstanbul da bir gökdelenin 29. katından aşağı düşmüş.
Büyük bir hızla 28-27-26-25. katları geçmiş.
Tam birinci katın hızasına geldiği zaman "Ey Allahım sana şükürler olsun.
Buraya kadar bir şey olmadı sağ kaldım ya, şimdi birinci kattan düşsem de bir şey olmaz. En azından ölmem" demiş.