SAYFALAR

28 Mayıs 2015 Perşembe

ÜNLÜ DOLANDIRICILAR

TÜRK DOLANDIRICILAR:
Ülkemizde ve dünyada Başbakanları dolandırıp, örtülü ödeneği yağmalayan, sahte karakol kurup azınlıkların varını yoğunu elinden alan, yattığı hapishaneden İtalyan diktatör Devlet Başkanı Benitto Mussolini'yi dolandıran, Hitler'in olmayan günlüğünü ünlü bir dergiye satıp zengin olan, Brooklyn Köprüsü'nü satan, Özgürlük heykelini satan, cerrah olup ameliyatlar yapan ve bu konuda kitaplar yazan, sahte tahvillerle köşeyi dönen, "pilotum" deyip, bedava dünyayı dolaşan ve şimdi de aynı şirketleri dolandırıcılara karşı koruyan, Türkiye'nin ve dünyanın en ünlü dolandırıcıları. Ülkemizin dolandırıcıları genelde kendilerini dindar göstererek Müslüman kesimi dolandırmışlardır. İşte resimleri ve kısaca faaliyetleri:


Eyüplü Halit (Halit Keskiner): Aslen Giritlidir. Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış isim yapmış en ilk ve en ünlü Türk dolandırıcısı. Tarihe damgasını vuran 'olayı' ise İstanbul'un işgal altındaki günlerinde İstanbul Feridiye de eski bir ev kiralayıp kendi 'Polis Karakolunu' kurarak aylarca resmi görevli polisler gibi görev yapması. Eyüplü Halit, çok güzel Rumca ve Fransızca konuşurmuş. Kendisini 'Komiser' arkadaşı Arap Abdullah (Rahmi Kırbağ)'ı da 'Bekçi' tanıtıp, mahallenin zenginlerine musallat olmuş. Zengin azınlıkları bekçi yaptığı Arap Abdullah vasıtasıyla karakola çağırtan Eyüplü Halit, onları uyduruk ihbarlarla suçluyor. Daha sonra da rüşvet isteyip bu insanları soyuyor, hatta taşınmaz mallarını bile alıp başkalarına satıyordu. Bir çok kez yakalanıp cezaevine girdi. Bir çok kez de cezaevinden kaçtı. Bazı olayları da Sülün Osman tarafından yapıldı diye anlatıldı. Kendisi için dolandırıcılık adına başlı başına bir kitap yazılabilir.


Eyüplü Halit: Eyüplü Halit sık sık cezaevine düşermiş. Tarihi Sinop Cezaevinde iken, tahliyesine bir gün kala, koğuşa yeni gelen bir mahkûmü kömürlüğe götürüp, "Bak kardeşim, bu koğuşun sobası bana ait. Ben dışardan getirmiştim. Sobanın yanmasından ben sorumluyum. Bunun karşılığında her gün mahkümlerden 10 ar kuruş para alır yolumu bulurum. Ama ben yarın çıkıyorum. Seni sevdim, 15 lira verirsen bu sobayı sana satarım. Eğer satınalırsan şimden sonra yolunu sen bulursun" demiş. Bu mahkümdan 15 lirayı kapan Eyüplü Halit ertesi gün cezaevinden ayrılmış.


Eyüplü Halit: Eyüplü Halit, 1935’te Sultanahmet Cezaevinde hapisken bir mektupla İtalyan diktatörü Benitto Mussolini'yi dolandırmış. Hapishanede kasa hırsızı bir İtalyanla tanışmış ve onu kafaya almış ve onun yardımı ile Mussolini’ye bir mektup yazmış: "Sayın Duçe ben sizi çok seven, fikirlerinizi çok takdir eden bir Türk’üm. Ben sizi çok sevdiğim, savunduğum ve hatta Antalya'nın size ait olduğunu söylediğim için hapis yatıyorum. Yardımınıza muhtacım..." Mektup el altından postalandıktan bir ay sonra İtalyan Başkonsolosu ziyaretine gelmiş. Mussolini'nin yolladığı bir valiz dolusu parayı Eyüplü Halit’e vermek için cezaevine getirmiş fakat savcının yanında verememiş. Eyüplü Halit cezaevinden çıktıktan sonra 68 gelin adayını dolandırarak hepsinin altınlarını almış. Birkaç ay sonra yakayı ele vererek tekrar cezaevine girmiş. Ve daha çıkamamış içerde ölmüş.
GAZETELERDEN;
(Cumhuriyet Gazetesi 04 Nisan 1930)
Meşhur kadın avcısı "Eyüplü Halit" on sene ağır hapse mahkum oldu
(1930) Halit bir çok kadınları aldatarak para ve mücevheratını almıştır)


Ayşe Benli: Türk dolandırıcıların dünyaya açılması da uzun sürmedi. Ayşe Benli'nin kumar çetesi Las Vegas'daki Venetino Casino'ya 2 milyon dolarlık kazık atarak ABD'yi bile karıştırdı. Poker oynarken yaptıkları hile uzmanlar tarafından bugün bile çözülemeyen Benli çetesi FBI tarafından aranıyor. Ancak henüz izlerine rastlanabilmiş değil.


Sülün Osman (Osman Ziya Sülün): Çevirdiği dolaplar filmlere bile konu olan Sülün Osman her şeye rağmen halkın hayranlığını kazanmış bir isimdi. Galata Kulesi ve Beyazıt Meydanı'nı bile İstanbul'a yeni gelmiş Anadolu'nun saf tüccarlarına "satma" yeteneğine sahipti ki bu özelliğiyle filmlere bile konu olmuştu. Sülün Osman'ın İstanbul'a yeni gelmenin ürkekliğini üzerinden atamayan taşralılardan şehir meydanındaki saate bakma parası bile aldığı rivayet edilir. Yeni İstanbul'a gelen saf Anadolu insanını tünel kapısına götürüp, bütün paralarını aldıktan sonra Mekke'ye göndereceklerini söyleyip trene bindirmeleri.

Galata Köprüsü'nü satmak üzereyken tesadüfen yakalanan meşhur dolandırıcı Sülün Osman;
"Benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. Yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız. Ve dükkân kapalı. Karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı 1000 lira. Diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın... Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri 1000 liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. O arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. Telaşlanıyor adam kazanç imkânı kaybolacak diye. 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, ben de kayboluyorum ortalıktan. Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım diye karakola gidiyor. Ben aranıyorum. Demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. Gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım."

Gazetelerden;

Selçuk Parsadan: Selçuk Parsadan, Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde, “örtülü ödenek donlandırıcılığı” ile gündeme geldi. Parsadan, Aralık 1995 seçimlerinden önce, emekli orgeneral Necdet Öztorun’un adını kullanarak, örtülü ödenekten 5.5 milyar lira aldığı basına yansıdı. Afyon Cezaevi’nde, Özdemir Sabancı suikastı faillerinden Mustafa Duyar’ın öldürüldüğü olayda, tek kurşunla yaralandı. 25 Temmuz 2006'da İstanbul'da omurilik kanseri nedeniyle öldü.


Güney Zobu (Raki): En büyük vurgunlarını dövizle yapmıştı. Dolar taşımanın büyük suç olduğu yıllardı. Zobu’nun hedefi de çanta ya da bavul ile döviz kaçırmaya çalışan uyanıklardı. Kurbanlarına ‘keriz’ veya kerizin eş anlamlısı olan ‘kunduzi’ diyordu. Gözüne kestirdiklerini, piyasa kurunun çok altında bir fiyatla döviz satmayı vaat ederek avlıyordu. Balya balya parayla ön kapıdan girip arka taraftan tabanları yağlayan Raki’yi bekleyenler, saatlerce ağaç olurdu. Hatta ‘ağaç olma’ teriminin, Raki’den kaynaklandığı söyleniyordu. Zobu’nun en enteresan vukuatlarından biri de 6. Filo’nun İstanbul’u ziyareti sırasında, bir iş çevirmek üzere Amerikan subayı kıyafetiyle, dönemin en lüks mekanı Hilton’a gitmesi ve orada karşılaştığı Süleyman Demirel’i de sanki subaymış gibi kandırıp dakikalarca sohbet etmesiydi.


Kenan Şeranoğlu: Titan Saadet Zinciri'yle 16 bin kişiyi dolandırdı. 10 yıl cezaevinde yattı. Cezaevinden çıktıktan sonra kazandığı paralarla yaşamını sürdürmektedir. Çiftlik Bank ile 200 bin kişiyi dolandıran Mehmet Aydın hakkında 'Şapka çıkarıyorum' demiş.


Fadıl Akgündüz (Jet Fadıl): Hayatımızın neredeyse her döneminde vardı. O kadar insanı dolandırdığı ortaya çıktığında bile kabul etmedi. Almanya'ya kaçtı. Tekrar Türkiye ye dönerek araba yapacağız diye milleti tekrar kandırıp bir daha dolandırdı. 2446 yıl hapislikle yargılandı. Yetmedi, beraat etti ve bir dönem bağımsız milletvekilliği bile yaptı.


Mehmet Aydın (Tombili): Bulaşıkçılık yaparken 27 yaşında Çiftlik Bank ı kurdu. Bir buçuk senede 200 bin kişiden bir buçuk miliyar tl topladı ve dolandırdı. Uruguay'a kaçarak lüxs Ferrari arabası ve lüks evi ile yaşamını sürdürüyor.

YABANCI DOLANDIRICILAR:

George C. Parker: 1870-1936 ABD’nin en ünlü dolandırıcılarından. New York şehrinin en ünlü yapıtları olan Metropoliten Müzesi ve Özgürlük Anıtı dışında en büyük dolandırıcılığını Brooklyn Köprüsünü birkaç kez satarak yapmış. Parker işi o kadar ileriye götürmüş ki bazı rivayetlere göre parası çıkışmayanlara köprüyü aylık taksitlerle sattığı olmuş. 1928 yılında suçüstü yakalanan Parker, müebbet hapse çarptırılır.


Gregor MacGregor: 1786-1845 Yüzölçümünü 12 bin mil kare olduğunu söylediği müşterilerine hayali orta Amerika ülkesi Poyais’i, kıymetli madenlerle zengin olduğunu ileri sürerek, birkaç kez satmayı başarmış. Kendisini Poyais ülkesinin prensi olarak tanıtan MacGregor, bazı İngiliz yatırımcılarına sahte Poyais tahvillerini 200 bin sterline satıyor. Kurduğu hayali ülkeyi ve tahvillerini satmakla ünlü.


Mithilesh Kumar Srivastava(Natvarlall): 1912-2009 Hintli dolandırırcı. Tac Mahal, Red Ford, Rashrapatı Bravan ve aynı zamanda Parlamento Binasını, 545 oturan üyeleri ile birlikte satmış. O hayatında ve hatta ölümünden sonra da bir efsane olmuş. 113 yıl hapis cezası almış. Çeşitli ülke hapishanelerinden 8 kez kaçmış. 84 yaşında polis tarafından cezaevinden hastahaneye götürülürken kayıp olmuş ve bir daha da hiç görülmemiş.


Ferdinand Waldo Demara: 1921-1982 ABD li büyük dolandırıcı. Her kılığa, her mesleğe girip uzun süre polis müdürlüğü, rahip, cerrah, cezaevi müdürü, avukat, dişçi ve daha nice meslekler uzun süre anlaşılmadan icra etmiş hatta cerrahi üzerine kitaplar yazmış. Kore, Kanada ve bir çok ülkelerde çalışmış. Her kılığa girebilen korkunç zekalı bir dolandırıcı.


David Hampton: 1964-2003 ABD li dolandırıcı. Kredi kartı ile hırsızlık, şiddet ve taciz suçlarından bir kaç kez tutuklandı.


Arthur Furguson: 1883-1938 İskoçyalıdır. İlk olayı Özgürlük heykelini bir Avusturyalıya sattı ve hapise girdi.


Philip Arnold: 1829-1878 Kuzeni John Slack, ünlü elmas madeni oyunuyla birçok insanı dolandırmayı başarıyor. Wyoming’de bir arsada serpiştirdikleri yarı değerli taşları elmas olarak göstererek ünlü Baron Rothschild ve Tiffany’nin sahibi Cahles Tiffany’yi de dolandırmağı başarıyorlar.


Victor Lustig: 1890-1947 ABD ve Avrupa’da yaptığı dolandırıcılık suçlarından dolayı tutuklanıp ünlü Amerikan hapishanesi Alkatraz’a gönderildi. Eiffel kulesini hurdacıya satmakla ünlenen Lustig ayrıca para basma makinesi satışıyla da birçok insanı dolandırmış. Lustig’in en bilinen dolandırıcılık numaralarından biri de 30 dolara sattığı, sahte dolar baskı makinesi.


Eduardo de Valfierno: 1911 de Paris Lauvre Müzesinden Mona Lisa tablosunu çalmış. Hırsız Pazar günü müze kapanırken bir oda da saklanmış, gece tabloyu çalmış. Gündüz müze açılınca millete karışarak müzeyi terk etmiş. Sonra tabloyu bir arkadaşı satarken 1.5 yıl sonra yakalanmış. Saatte 1500 kişinin ziyaret ettiği tablo sabit 20 derece ısıda 3 kat camın arkasında korunuyormuş.


Frank Abagnale: 1948 Kendisini PanAm pilotu olarak tanıtan Abagnale, 1960’li yıllarda toplamı 2.5 milyon dolara varan sahte çek bozdurmayı başarıyor. PanAm pilotu olarak 26 ülkeye bedava uçuş gerçekleştiren Abagnale, kendisini doktor, hukuk müşaviri olarak da tanıtarak bir dizi dolandırıcılığa imza atmış. İşlediği suçlardan ABD’de hapis yatan Abagnale, bugün şirketlere dolandırıcılığın önlenmesi üzerine danışmanlık hizmeti veriyor.


Charles Ponzi: 1882-1949 Kurduğu saadet zinciri sayesinde milyon dolarlar kazandı. Hapis cezasını tamamladıktan sonra batık tahvilleri yatırımcılara satarak dolandıran Ponzi, ABD hükümeti tarafından İtalya’ya iade ediliyor. 1949 yılında ölen Ponzi, İtalya’da Musolini’ye finansal danışmanlık yapıyor.


Howard Welsh: 1953 Ponzi’ye benzer bir saadet zinciri kurarak ortağı Lee Hope ile dindar Hristiyanların dini duygularını sömürüyorlar. Yüksek faiz ve vergisiz kazanç vaat ederek insanları dolandıran çift 2004 yılında yakalanarak hapse gönderiliyor.


Gerd Heidemann: 1932 Çalıştığı Stern dergisine 1983 yılında 6 milyon dolara Adolf Hitler’in sahte günlüğünü satmayı başarıyor. Arkadaşı Konrad Kujau’nun sahtekarlığına kanan Heidemann, ayrıca ünlü tarihçi Hugh Trevor- Roper’i de günlüğün gerçek olduğuna ikna etmeye başardı. Heidemann bu sahtekârlığı sonucu Alman mahkemeleri tarafından üç yıl hapse mahkum ediliyor.


Shaun Greenhalgh: 1961 Taklit ettiği ünlü ressam Gauguin’in resimlerini ve antik Mısır heykelciklerini Chicago Sanat Enstitüsüne ve British Museum’a orijinal diye milyonlarca dolara satmayı başarıyor. 2007 yılında işlediği birçok sahtekârlık suçundan yakalanıp hapse atılıyor .


Bernie Madoff: 1938 da doğdu. NASDAQ Borsasının eski yönetim kurulu başkanı. 1970 te kurduğu şirketle 50 milyar dolarlık Wall Street tarihinin en büyük dolandırıcılık ve yolsuzluğuna imza attı. 2008-9 yıllarında “ Ponzi Oyunu” olarak adlandırılan saadet zinciri ile, ünlü yönetmenler, bankalar ve hükümet adamlarının da yer aldığı müşterilerini dolandıran Bernie Madoff için yargıçlar; yolsuzluk, yalan beyan, sosyal yardım sandıklarından hırsızlık, ABD Sermaye Piyasası Kurulu'na (SEC) sahte evrak vermek ve uluslararası kara para aklama olmak üzere 11 ayrı suçtan dolayı150 yıl hapis cezası verdiler. Bu olayla ilgili çocuklarının hepsine 10-12 yıl arasında cezalar verdiler. (Bilgiler, internetten ve günlük haberlerden alıntıdır.)

26 Mayıs 2015 Salı

NASIL OLACAK

1954 yıllarında İrfan Ağabeyim kız kaçırdı. Yine bizim köyden Bekiroğlu Ali'nin kızı Meryem Şimşek'i kaçırdı. Tabi evlenmek için kaçırdı fakat bütün yakınları ayağa kalktılar ve şikayetçi oldular. Yaşları tutmuyordu, geri aldılar. Erkek yakışıklı, kız güzel, ikisi de anlaşmışlar ve evlenmek için birlikte kaçmışlar. İnsan onları ayırır mı? Fakat olmuş işte geri aldılar.

Yengemin ağabeyi Osman Bey tam İstanbul'a kaçırıp başkası ile evlendireceği sırada, Amcamın oğlu Orhan ile ikinci bir defa daha kaçırdılar ve yaşları küçük olması nedeniyle teslim olmadılar, uzun süre kaçak yaşadılar. Yengemin yakınları Cumhuriyet Savcılığına tekrar müracaat ederek şikayetçi oldular. Hem de bizlere düşman oldular. Jandarmalar her gün köye çıkar biz yakınlarını korkuturlar onları yakalamağa çalışırlardı. Bizim ailede bütünü yerlerini bilirler fakat jandarmalara söylemezdik. Sonra tabi yaşları reşit olduktan sonra teslim oldular ve resmi nikah yaptırarak evlendiler.

Ben de 8-9 yaşlarında çocuktum. Bir sabah daha şafak sökmeden 20-30 jandarma köyde evimize baskın yapıp her tarafı aradıktan sonra annemi peşlerine alıp mezra evimize, bir saatlık yola yaya giderek oraya da baktılar. Sonra Amcamın evine gidip anı baskın yaptılar. Amcamın evi de bizim evimize çok uzaktır. Bir saat mesafede dereden yukarı çıkılarak gidilir. Onları orada da bulamayınca askerler kızdı ve bizlere biraz göz dağı verdiler. Onların yerine evde buldukları hanenin en büyüğü Amcam Hüsnü Öztürk'ü yakalayıp çarşıya karakola götürüp nezarete attılar. Güya ifade filan alıp biraz korkuttuktan sonra akşam olunca da Dursun Başçavuş alaylı bir şekilde "Eee Hüsnü Efendi kusura bakma seni bu akşam bırakamıyoruz. Burada Karakolda misafir edeceğiz." der.

Amcam da çok hazır ve nükteli cevaplar veren bir insandır. Her zaman ki bütün konuşmalarında herkese karşı nükteli cevaplar verir. 'Yok ben ille eve gideceğim, durmam.' diyecek halı yok herhalde Jandarma Komutanı Dursun Başçavuş'a da. Güya makul bir sebep olur bahanesiyle "Siz beni burada misafir edeceksiniz ama, ben ki her akşam hanım ile yatmağa alışmışım, o zaman nasıl olacak, burada kim ile yatacağım?" der Başçavuşa.   

25 Mayıs 2015 Pazartesi

İYİSİ KÖTÜSÜ

Hemşenlinin biri o eski eşkıyalık zamanlarında 200 adet fişek ile bir Alman Mavzer tüfeği satın alır. Akrabalarından hatırı sayılır yaşlı akıllı birine götürür ve "Sen anlarsın bunu bir kontrol et ki iyi midir? der. Adam da tüfeğin bütün parçalarını söküp bakar ve "Evet çok iyidir. Güle güle kullan." deyip gönderir.
Genç adam ertesi gün tekrar bu akıllı adamın yanına tüfekle gelir ve 200 tane fişek çıkararak "Bunlara da bir bakar mısın? Bu fişeklerin hangisi çürük, hangisi sağlamdır?" diye sorar.
Akıllı adam hemen tüfeğe bir deste doldurup peş peşe atar. Bir beş daha derken fişeklerin hepsini bitirir, tüfeği boş olarak gence geri verir ve "Vallah bu fişeklerin kötüsü hiç yok. Hepsi çok iyi." Deliye dönen tüfeğin sahibi akıllı adama "Ya sen ne yaptın? Fişeklerin hepsini attın." Akıllı adam bozuntuya vermez "Ya ne yapacaktım. İyisi kötüsünü başka türlü nasıl anlayacaktım ki?" der.

21 Mayıs 2015 Perşembe

GENEL TÜRK GİYSİLERİ

Dünyanın bilinen en eski pantolonu 3000 yıllık ve Türklere ait. Avrupa halkı pantolonu Türklerden bin yıl sonra giyinmeye başlamış.

Yine bilindiği üzere yeryüzünde atı ilk evcilleştiren ve atı binek hayvanı olarak kullanıp, eğeri, üzengiyi kullanan kavim Türklerdir. Onlar için çalılara, taşlara, soğuğa ve uzun at yolculuklarına dayanıklı giysiler gerekliydi. Yeryüzünün ilk atlı milleti olan Türkler, pantolon ve ceketi de ilk kullanan kavim olmuşlardır. Pantolon süvari giysisidir ve bir süvarinin içinde en rahat edeceği giysi pantolondur.

Derleyebildiğim kadarıyla dünyada gelmiş geçmiş veya hala daha kullanılan Türk giysilerine bakacağız. Çok eski zamanlarda bile her kavim her kabile kendine özgü kıyafetler kullanmışlar. Bu kıyafetlerin bazıları unutulmuş ve yok olmuşlardır. Bilinen bazı Türk giysilerinin resimlerini aşağıya toparladım.
                              Lütfen resim üzerine tıklayınız
                                            Adana Yöresi
                                 Altay Türkleri milli giysileri
                                         Altay Türk Kadını
                                    Artvin Yöresi Türk kadını
                                   Aydın Yöresi kadın giysisi
                                             Aydın Yöresi
                                          Balıkesir Yöresi
                                  Balkar Karaçaylar Türkleri
                                             Bartın Yöresi
                                     Bigadiç Yöresi iki nine
                                        Çanakkale Türkmeni
                                           Çankırı Yöresi
                                       Daday kadın giysisi
                                         Diyarbakır Yöresi
                                  Diyarbakır erkek kız giysileri
                          Doğu Türkistan Türkleri bir kutlamada
                                             Düzce Yöresi
                                             Edirne Yöresi
                                               Elazığ Yöresi
                                                Kıpçaklar
                                           Gaziantep Barak
                                          Gagavuz Türkleri 
Giresun
Giresun
                                          Gümüşhane Yöresi
                                            Halaç Türkleri
                                                  Hazarlar
                                     Doğu Karadeniz Hemşin
                                        Rize Hemşin Yöresi
                                         Rize-TrabzonYöresi
                                         İzmir Türkmenleri
                                     İzmir Türkmen Kızları
                                      Karakalpak Türkleri
                                          Kerkük Türkleri
                                       Kerkük Türkmenleri
Kıpçak Türkü olağan kıyafeti
Kıpçak Türkleri tören kıyafetleri
Kıpçak Türkleri
Kırgız Türkleri
 SAFAVİLER, KARAKOYUNLU, AKKOYUNLU SELÇUK-TÜRK devletleri kadın savaşçı.
                                   Azerbaycan milli giysileri
                                        Azeri savaşçı kadın

Kırşehir Yöresi
 Karaman Türkleri
                                             Konya yöresi
Burdur yöresi
                                            Afyon yöresi
                                                Sakarya
Malatya Yöresi
Kütahya Yöresi
Ege Bölgesi
Malkar Türkleri
Manisa Yöresi
Maraş Bölgesi Baraklar
Milas Yöresi
Muğla Yöresi
Nevruz kutlayan Cuvaşlar
Mudurnu Yöresi
Kadın Erkek Osmanlı Giysisi
Osmanlı Kadını
Osmanlı erkek ve kadın
Özbek Kadını
Pomak Kadını
Rize Ağasar Kadını
Rize geleneksel
Samsun- Rize Yöresi Peştamal ve Forka
Sarıkeçili Yörükler
Sivas Yöresi
Trabzon Şal Pazarı
Şamanlar Ölü ayını
Şarköy Yöresi
Kırım Tatarları
Tekirdağ Gelin Giysisi
Karapapak (Terekeme) Erkeği
Rize-Trabzon Yöresi
Tunceli Yöresi Akkoyunlu Kızları
Türkmen Alevi Dedesi ve Ailesi
Türkmen Kadını
Tuva Kadınları
Türkmen Kızı
Uşak Bölgesi

Mugal Türkleri, Hindistan ve Pakistan yöreleri