SAYFALAR

29 Nisan 2021 Perşembe

ŞEYTAN


Şeytan var mıdır, yok mudur? Ona hiçbir fikir beyan edemem ama Şeytan için söylenmiş sözler vardır ve Şeytanın iki adı vardır derler; biri şeytan, öbürü yalan.

-Şeytan azapta gerek !
-Ne şeytanı gör, ne de salavat getir !
-Boş silahı şeytan doldurur !
-Boş silahtan değil, boş insandan korkun, çünkü şeytan boş silahı değil, kafası boş insanı doldurur.
-Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın rehberi şeytandır.
-Nefsini özgür bırakırsan ya şeytan kapar, ya da şeytan olmuş insanlar.
-Şeytan ile kabak ekenin kabak başına patlar.
-Şeytanla ortak buğday eken, sadece samanını alır.
-Bir işte acele şeytan hilesidir.
-Şeytan imana hiç gelmez.
-Şeytan bir günah işleteceği zaman, o günahı insanlara kutsalmış gibi gösterir.
-Şeytandan Allaha sığın ki nefsin seni değil, sen nefsini yakasın.
-Şeytanın dostluğu darağacına kadardır.
-Şeytanın işi yok ta, insanla uğraşır.

ŞEYTANLA İLGİLİ DEYİMLER:
-Hay aksi şeytan,
-Şeytan diyor ki,
-Şeytan tüyü olmak,
-Şeytan elini çekmiş,
-Cin olmadan şeytan çarpmak,
-Şeytan aldatmak,
-Şeytan dürtmek,
-Şeytan gibi,
-Şeytan kulağına kurşun,
-Şeytana külahı ters giydirmek,
-Şeytana parmak ısırtmak,
-Şeytana uymak,
-Şeytanın bacağını kırmak,
-Şeytan görsün yüzünü,
-Şeytanın arka bacağı,
-Şeytanın yattığı yeri bilmek,
-Kör şeytandan bulmak.

BAZI İNSANLARIN ŞEYTAN OLDUKLARI İMA EDİLMİŞ;
-Şeytani içimizde aramalıyız!
-Bir insanın nefsi savcısı, şeytanı da hakimi olursa; kendini yargılasa beraat eder.
-Şeytanın işbirliği olmadan, sanat eseri olamaz.
-Şeytanla dans ediyorsan, sakın ayağına basma.
-Her zaman açığını kollayan bir şeytan vardır.
-Kadını güzel yapan Tanrı, sevimli yapan ise şeytandır.
-Şeytana köle olmak, bir kadına köle olmaktan daha iyidir.
-Boş bir kafa şeytanın çalışma odasıdır,
-Şeytana babucunu terrs giydirir.
-Yanıltmasın seni masum bakışlar, bazı insanları şeytanlar ayakta alkışlar.
-Korkuyorum, şeytan bir gün çıkacak, 'Af et beni Allahım, insana uydum.' diyecek.
-Şeytan ile savaşılır, ama insanın şeytanı ile savaşılamaz.
-Şeytanlaşmış insana bir şey anlatmak suyun üstünde yürümek gibidir! 

ŞAİRLERE DE KONU OLMUŞ ŞEYTAN; 
-Güzelsin, şirinsin, şahanesin… Çektiğim çileme tek bahanesin… Melek mi, şeytan mı bilmem ki nesin ?

-Ne hasta bekler sabahı, Ne kanlı şehidi mezar, Ne de şeytan günahı, Seni beklediğim kadar. 

-Seni düşünür seni özlerim, Sevgilerin özlemlerin derinliğinde. 
Ne olur kır şeytanın bacağını, Bir kez beni hatırla bir sonbahar serinliğinde. Seni senden uzakta, sensiz seninle yaşıyorum.

ŞEYTAN DA GALİBA KENDİSİ İÇİN SÖYLENENLERİ BİLİYOR Kİ; 
-İnsanlar işlerini doğru dürüst yapmazlar, kabahatı hep bende bulurlar! dermiş.

İŞTE ŞEYTANINI SAVUNMASI;
Günlerden bir gün şeytan seyrü sefer gezerken yolu bir köye düşer. Biraz dolaştıktan sonra yorulunca köyün kenarında bir ağacın altında oturur, çalışan insanları seyrederek nasıl zarar verebileceğini düşünmeğe başlar.
Tam o sırada buzağısı kenarda kazığa bağlı olan ineği sağan, genç bir kadın gözüne takılır. Biraz izledikten sonra yerinden kalkar, gider kazığa bağlı buzağının yanına ve boynunda ki ipi biraz gevşetir.
Aç olan buzağı da, az öte tarafta gözlerinin önünde annesinin sütü kovaya sağılmasına daha fazla dayanamaz ve tepindikçe boynundaki ipi tamamen çözer. Koşarak annesini emmeye giderken ayağı takılır ve kadının yere koyduğu süt kovasını devirir.
Sağdığı sütün ziyan olduğuna, sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odunla buzağıya vurunca, yavru yere düşer ölür.
Yavrusunun öldüğünü gören inek bağını koparıp yanlarına giderek kadına bir tekme atar. Kadın yere düşerken kafasını taşa çarpar ve ölür.
Bu olaylara şahit olan kadının kayın pederi kapar tüfeğini gelir, bir kurşun atarak gelinini tekme ile öldüren ineği tüfekle vurur öldürür.
Silah sesini duyan kadının kocası koşarak yanlarına gelir. Bakar ki karısı kanlar içinde yerde cansız yatıyor. Babası elinde tüfekle yanında duruyor. Eşini babası öldürdüğünü sanıp, tabancasını çekerek ateş ediyor ve babasını öldürüyor.
Sonra da gerçeği öğrenen genç adam "Bu kadar acıya dayanamam." diyor ve intihar ediyor. Böylece bir aile yok oluyor.

Bütün bu olanları hiç ses çıkarmadan kenardan izleyip kıs kıs gülen şeytan;
“Bu yaşadıkları felaketi de şimdi bana yüklerler. Allah aşkına, buzağının ipini gevşetmekten başka ben ne yaptım ki? Bir kabahatım var mı?" diyor. 

CERVANTES'İN DON KİŞOT ADLI ESERİNDEN;
Şeytan giderken Don Kişot bağırdı;
- Bir dakika bekle! Sana son bir soru daha soracağım..
- Sor bakalım, dedi alaycı bir sesle.
- Ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı?
- Elbette..Benim adamlarım çoktur!
- İyi ama Allah Allah diye bağırıyorlardı?
- Ne sandın ya!.. Şeytan Şeytan diye mi bağıracaklardı?
Bizim işimiz bu:
- Aldatmak, aldatmak başkalarını daima aldatmak!..

22 Nisan 2021 Perşembe

APPLE İN LOGOSU

Alan Mathison Turing, 1912 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da doğdu. Aslında Babası Julius Mathison Turing, Hindistan da bir İngiliz kolonisinde devlet memuruydu. Annesi Sara orada hamile kalınca çocuklarını daha iyi yetiştirmek için Londra’ya gelip yerleşmişler.

Ünlü ve çok pahalı özel okullarda okudu. Türkiye de okuyup üniversite bitiren öğrenciler gibi solcu-sağcı veya vatan haini hiç olmadı. O sadece vatanı için yetiştirildi, vatanı için çalıştı ve o sadece bir İngiliz milliyetçisi oldu. 2. Dünya Savaşında İngiltere Alman istilasından onun sayesinde kurtuldu.

İngiliz Hükümet Askeri Kod ve Şifre Okulunda da askeri hizmetler için kurslar alarak Almanların askeri şifrelerinin çözülmesini sağladı. Alman uçakları ve denizaltıları görev yapamaz oldular. Almanların İngiltere ye yenilmesi, Alan Mathison Turing’in “Enigma” adı verilen şifre çözmeye yarayan, bir makine tasarlaması sayesinde oldu. Hizmetlerinden dolayı OBE Şövalyelik nişanı verildi. İşte bu yeni makine dünyanın tanıştığı ilk bilgisayardı.

Okul yıllarında Alan Mathison Turing bir üst sınıftaki Christopher Marcom ile arkadaş oldular ve çalışmalar yaptılar. Bugünkü bilgisayar ve yapay zekanın temelleri o zaman atıldı. Arkadaşı çok genç yaşta ölünce Turing dini inancını kayıp eder ve ateist olur. Okulu bitirdikten sonra okuduğu okulda akademisyen olarak kalır ve tek başına çalışmalarına devam eder.

“Hesaplanabilir Sayılar: Karar Verme Probleminin bir Uygulaması” gibi önemli makaleler yazdı. Düşünülmesi mümkün olan her türlü problemin bir çesit makine ile çözülebileceğini ispatladı.

Savaş sonrasında özellikle bilgisayar ve yapay zeka üzerine çalışmalar yapan Alan Mathison Turing, daha bilgisayarın lafı bile yokken1948 yılında hazırladığı bir programla modern bilgisayarın temelini attı. Bu yıllarda Manchester Üniversitesi’nde çalışırken, kendisi “Turing Makinesı” denilen bir vevi bilgisayar kullanmağa başladı.

Alan Mathison Turing, görev yerindeki kız arkadaşı Joan Clarke’a aşık olur. Evlenme teklifinde bulunmasına rağmen eşcinsel olduğunu anlayan kız kabul etmez ve evlenemezler.

O yıllarda eşcinsellik İngiltere’de suç sayılıyordu. Alan Mathison Turing’in evi soyuldu. Hırsızlar yakalandığı zaman ifadelerinden eşcinsel olduğu ortaya çıktı ve Alan Mathison Turing de suçlu kabul edildi. Eşcinsellik suçundan yargılandı ve suçlu bulunarak bir sene boyunca hadım etmek için östrojen iğnesi vurulmağa mahkum edildi. Bu cezadan dolayı devletin gizli işleri için güvenilirlik izni kaldırıldı ve devlet işlerinden el çektirildi.

8 Haziran 1954’te Manchester’deki evinde temizlik işçisi tarafından ölü olarak bulundu. Ceset bulunduğu zaman, yanında, yatağının kenarında ısırılmış bir de elma vardı. O elmayı yemek için ısırdığı zaman, elma siyanürlü olduğundan, zehirlenerek öldüğü açıklandı. Ölümü üzerindeki sır perdesi hala daha tam olarak kalkmış değildir.

1966 yılından beri, Alan Mathison Turing anısına “Bilgisayar Mekanizmaları Birliği” tarafından, her yıl, bilgisayar ile ilgili teknik makaleler yazan bilim adamlarına, Bilgisayar Nobel Ödülü sayılan “Turing Ödülü” verilir ve şimdilerde İngiltere de bir de heykeli dikildi. 2013 te Kraliçe 2. Elizabet kendisini af etmiş ve bütün hakları geri iade edilmiştir.

Apple logo tasarımcısı Rob Janoff her ne kadar inkar etse de, Apple (Ayfon) kralı Steve Jobs, Alan Mathison Turing'in ölüm olayından çok etkilenir. Öldüğü zaman yanında bulunan, ısırılmış siyanürlü elmadan esinlenip, onun anısını yaşatmak için, Apple (Ayfon) cihazlarında logo olarak bu 'ısırılmış elma' yı seçtiği iddia edilmektedir.

18 Nisan 2021 Pazar

HANGİSİ DOĞRU


Esseh mı, yalan mı? Eğer esseh ise son zamanların en ilgi çekici bir mucize olayı da 1945 savaş yıllarında Rusya da yaşanmış.

İkinci Dünya Savaşı bitişinin 70'inci yıldönümü 2015 yılında Rusya da kutlanırken Rus Devlet Başkanı Viladimir Putin, Öncü dergisi için kendi ailesi hakkında savaşta yaşadıklarını anlatan bir makale yazmış. Bu anılardan bir bölümünü eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a da vermiş ve Clinton 'Zor Tercihler' başlıklı kitabında, Putin'in ailesinin yaşadıkları bu mucizevi olayı anlatmış.

Putin'in babası Platon Privalov Rus Ordusu donanmasında askermiş. İki üç yıllık yeni evli oldukları için ara sıra fırsat bulduğu zaman iş yerinden Leningrad ta ki evine gider gelirmiş. İkinci Dünya Savaşı sırasında bir akşam üzeri yine evine giderken, evinin bulunduğu sokak üzerinde, Alman uçaklarının attığı bombalarla ölen Rus vatandaşların askerler tarafından bir askeri kamyona yüklendiğini görmüş. Cesetler uzak bir yerde toplu olarak defnedileceklermiş. Kamyonun yanından geçerken, içinde ki cesetlerden birinin ayağında, bir yıl kadar önce eşine aldığı ve eşinin çok sevdiği ayakkabıya benzer bir ayakkabı olduğunu görmüş. Kamyona çıkıp, o ayakkabıyı giyen cesedi görünce büyük bir şok yaşamış. Çünkü bu ceset eşi Maria İvanova’ya aitmiş. Yanı anlayacağınız Putin’in annesi ölmüş. Ama Putin daha dünyada yok.

Eşinin cesedini teslim almak için girişimlerde bulunarak, kendisi defnetmek için teslim almış ve evine götürmüş. Birkaç saat sonra gerçek mucize olmuş. Ceset hareket etmeğe başlamış ve canlanmış. Doktorlara götürüp tedavi ettirmişler. Yedi yıl sonra da 1952 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i bu kadın dünyaya getirmiş ve anne babası her ikisi de ölmüşler.

Halbuki işin içinde başka bir söylenti daha var. Vladimir Putin’in 1952 yılında değil de 1950 yılında doğduğunu ve gerçek annesi kendisi olduğunu iddia eden bir Gürcü bayan daha var. Acaba doğru olan hangisi?

Putin'in hayatında hiç bahsetmediği gerçek annesi acaba bu bayan Vera Putina mı? 87 yaşında olan ve Gürcistan'ın başkenti Tiflis'in Metehi Köyü'nde hala daha yaşayan bu kadının anlattıkları daha ilginç. 

İddiaya göre de bu köye giden ve bu kadının söylediklerini araştıran herkes tehdit altında. İki gazeteci esrarengiz şekilde infaz edilmiş, öldürülmüşler. Taksiciler bile korkudan o köye gidemiyorlarmış.

Putin her ne kadar ‘Annem 1999 yılında öldü.' diyorsa da, hala daha yaşayan Gürcistanlı Vera Putina, Rus liderin gerçek annesi kendisi olduğunu söyleyip, Putin dört yaşlarında iken kucağında çektirdiği fotoğrafını gazetecilere göstermiş ve açıklamalar yapmış;

"Putin'in babası Platon Privalov bir askerdi. Başkasıyla evliydi ama benimle de yaşıyordu. Putin'i 1950 yılında ben doğurdum ve daha sonra da başka bir askerle evlenerek Gürcistan'a yerleştik. Putin on yaşlarına geldiği zaman kocamın baskısıyla yanımda saklayamadım ve Rusya'daki dedesinin yanına bırakmak zorunda kaldım.” Diyor, Gürcü kadın. 
resimler internetten alıntı.

15 Nisan 2021 Perşembe

SAĞLIĞIN DEĞERİNİ BİLİN


Bir zamanlar kısa film yarışması yapılır. Bir çokları kısa filim hazırlar yarışmaya katılırlar da, on dakikalık kısa bir film, yılın en iyi kısa filmi unvanını alarak ödül kazanır ve sinemalarda gösterime başlatılır.

Filmi merak edip izlemeye gelen çok fazla kalabalık bir seyirci kitlesi olur. Büyük bir izdiham içinde seyirciler salona girerler. Herkes yerlerine oturduktan sonra on dakikalık kısa film başlar oynamağa.

Bir dakika, iki dakika, üç dakika ve tam yedi dakika geçer. Ama bir gariplik var. Kamera sadece bir odanın tavanını gösteriyor. Seyirciler de haliyle sadece o gösterilen tavanı seyrediyorlar ve heyecanla ondan sonraki gelecek sahneyi bekliyorlar. Ama yok. Tam yedi dakika! Başka bir şey yok. Sadece bir oda ve odanın tavanı.

Salonda bağırıp yuhlamalar başlar. Ve haklılar da! Çünkü yedi dakika sahne aynı. Sadece bir odanın tavanına bakarken, üç dakika sonra da hiç bir şey seyretmeden film bitecek. 

Seyirciler tam salonu terk etmeğe hazırlanırken aniden kamera açısını değiştirir ve tavandan düz mesafeye dönerek, karşıda sinema perdesi görünür. Yatağa uzanmış omurilik felcli, tamamen engelli bir hasta çocuk, hiç hareketsiz yatıyor, sadece tavana bakıyor ve altında şu cümleler yazıyor;

“Bu engelli çocuğun yaşadığı hayatın her dakikasında gördüklerinin sadece yedi dakikasını sizlere sunduk. Sizler buna yedi dakika bile katlanamadınız! 
Yaşadığınız sağlıklı hayatın her saniyesinin değerini biliniz !" ve filim biter. (Resim internetten alıntı)




8 Nisan 2021 Perşembe

POLİSTE KOMİK MUHABERELER


Teşkilat için söylenmiş bazı unutulmayan sözler vardır;
'Bir olaydan yarım saat sonra Amerikan Polisinin, bir saat sonra, Alman Polisinin, iki saat sonra İngiliz Polisinin, olaydan bir saat önce de Türk Polisinin haberleri olur.' derler.
'Polisin eskisinden, amirin yenisinden, bekçinin hepsinden kork.'
'Allah yüzünüzü de, yokluğunuzu da göstermesin.'
'Elini veren kolunu alamaz.'
'Derdini anlat polise, bekle baharı, gelirse.'

'Polis baban olsa bile, güvenme.'
'Aynasızlar geliyor.'
*************************
POLİSE AYNASIZ NEDEN DERLER ?
Türkiye'de ilk defa yapılan Renault arabaların dış dikiz aynaları yoktu. Bu arabalar Emniyet Teşkilatında kullanılmağa başlanıldığı zaman, görüldükleri yerlerde aynasız olduklarından tanınırlardı. Bu sebepten polislerin adları 'Aynasız' olarak kalmış.
*******************************
Bir akşam Diyarbakır Polis Evinde yemek kuyruğunda beklerken, önümdeki çok zayıf bir polis arkadaş yemek fişi kestiriyordu ve "Az pilav üstü, Az kuru!" dedi.
Kasadaki emekliliği yakın yaşlı polis arkadaş o polise; "Bak güzel kardeşim, para biriktireceğim diye boğazından eksik etme. Nedir bu vaziyetin iki karga gelse biri boş gider. Sonra hastalanır yataklara düşersin, sivil arkadaşların polistir arkadaşları baksın diye düşünür. Polis arkadaşlarında onun sivil arkadaşları var, onlar baksın diye düşünür. Sana kimseler bakmaz ve ölürsün. İyiyken paranı ye ! Sonra çoluk cocuklarında rahmet bile vermezler." dediydi.
******************************
Emniyet Teşkilatı hizmet verirken kendi aralarında ki haberleşmeyi, telsiz cihazlarıyla yaparlar. Bu muhaberelerde isim kullanılmaz. İsim yerine rakamlardan verilen kod'lar kullanılır. Herkes kod'unu bilir ve ona göre anons ederler.
45 52 - Merkez; "
Merkez dinlemede."
"Bu akşam trafik kazasına karışan at arabasını yakaladık. Atı alkol muayenesinden sonra Çarşı Karakoluna teslim edeceğiz tamam."
*************************
Gece saat 01.00
Merkez konuşuyor; "Kuruköprü'de  Sümerbankın büyük boy camı kırık olduğu ihbar ediliyor. En yakın ekip kontrol edip bilgi versin tamam."
Kürt ekip amiri anons ediyor;
Dört, beş, altı, altı, Hekip - Merğez
"Merkez dinlemede. 45 66 telsiz numarasını tek tek kodlamadan söyleyip anons edin."
"Merğez konuşan dört, beş, altı, altı hekip, şimden sonra 45 66 olarak anons edecek anlaşıldı."
"Kuruköprüdeki deduğunuz yere gelduğ. Doğridur. Sümerbankın caddeye bakan camı kırığtır. Kıranlar bellim değildur. Bülmem sarğoş, bülmem ğırğız, bülmem anarşist kırmıştır. Buraya uzman bir hekip yollayın tamam."
****************************
1978 yılnda Adana Valisi Tahir Bey bir sabah makama gelirken toplu okula giden öğrenci gurubunu görmüş, Emniyet Müdürü Alpaslan Beye anons ediyor; Valinin telsiz kodu 1, Emniyet Müdürü 2.
1 - 2
"Dinliyorum sayın Valim."
"Bu giden çocuklar bizimkiler mi?"
"Doğrudur. Sayın Valim. Bunlar Solcular."
"İyi iyi Alpaslan Bey çok iyi. Bayağı da çokturlar."
"Evet Sayın Valim polisler, okullarına götürüyor."
"Anlaşıldı. Söylede polisler çocuklara kötü davranmasınlar."
"Anlaşıldı. Sayın Valim."
*****************************
54 52 - Merkez: "Trafik kazasına karışan bahse konu aracı aldık inceliyoruz tamam."
Merkez - 54 52: "Araç alkollü mü?"
54 52 - Merkez; "Olumsuz efendim, alkollu değil, araç dizel tamam."
****************************
Merkez - 45 36 "Camide son durum nedir?"
45 36 - Merkez; "Namazları kılındı. Cenazeler mezarlığa seyir halinde tamam."
****************************
Merkez - 45 76; "Mevkiiniz?"
45 76 - Merkez; "Atatürk Caddesi"
Merkez - 45 76; "Tam mevkiiniz?"
45 76 - Merkez; "Arabanın içindeyiz, merkez tamam."
***************************
45 18 - Merkez; "Aleti soğutmak için kısa süre kapalı tamam."
Merkez - 45 18; " 45 18 O kullandığınız alet değil cihaz, soğutmak için de kapatılmaz tamam."
45 18 - Merkez; "Aletin cihaz olduğu anlaşıldı tamam."
****************************
45 42 - Merkez; "Merkez tarandık."
Merkez - 45 42; "Hayır efendim aranmadınız tamam."
***************************
(Makam şoförü) 45 11 Merkez 45 10; "Müdürüm, araç intikal etsin mi?"
(Müdür) 45 10 Merkez 45 11; "Evet ama içinde şoförü de olsun."
****************************
45 86 - Merkez; "Orta kilolu, siyah renkli, boynuzlu bir tosun kaybolmuştur."
Merkez; "Anlaşıldı. İstasyonlar not alın. Kaybolan tosunun eşkalini veriyorum."
***************************
Merkezden Ekiplere; "Ananın Yeri’nde (lokanta) kavga ihbarı var. Yakın ekipler intikal etsin."
74 43 - Merkez; "Anlaşıldı. Ananın Yeri’ne seyir halindeyiz tamam."
*****************************
Merkez - 75 53; "Mevkiiniz?"
75 53 - Merkez; "Kaybolduk tamam."
*****************************
45 42 - Merkez "Merkez hırsız kaçıyor."
Merkez - 45 42 "Anlaşıldı nereden nereye kaçıyor? Cadde, sokak ve İstikamet verin tamam."
45 42 - Merkez; "Şuradan o tarafa kaçıyor Merkez."
Merkez; "Biri 45 42’den telsizi alsın ve adam gibi anons etsin."
*****************************
33 30 - Merkez; "Yonca Evcimik konserindeki son durum nedir?"
Merkez - 62 20; "Anonsları duyuyorsunuz cevap verin.
62 20 - Merkez; "Konser devam ediyor. Henüz Abone türküsünü söylemedi efendim."
****************************
54 33 - Merkez; "Caddede şüpheli bir paket var efendim."
Merkez; "Anlaşıldı, çevre güvenliğini alın, pakete dokunmayın.
Uzman ekip seyir halinde."
54 33 - Merkez; "Uzman ekibe gerek yok. Paket boş efendim."
Merkez; "Pakete dokunmayın, çevre güvenliğini alın demiştik."
54 33 - Merkez; "Biz dokunmadık. Üzerinden kamyon geçti efendim, boş çıktı, patlamadı, tamam."
****************************
55 70 - Merkez; "Bir minibüs at arabasına çarpmış, at vefat etmiş efendim."
Merkez; "Başın sağ olsun evladım. Kimlik tespiti yapın!”
****************************
Trafik ekibinden merkeze, "Sesim geliyor mu?"
Merkez; "Evet, mevki ve yol durumu ile bir de anons ederken kod'unuzu bildirin."
Ekip; "Hava yağışlı, zemin kuru, yolda kalan araç yok. Kodumuz: 56 82 tamam."
Merkez:
"Hava yağışlıysa, zemin nasıl kuru oluyor? 56 82"
Ekip; "Biz anonsu yaparken tünelden geçiyorduk efendim."
*****************************
Merkez - 48 62; “Malum yerde misiniz?”
(Ekip) 48 62: “Merkez, malum yerden, malum yere seyir halindeyiz.”
Bir süre sonra
48 62 - Merkez: “Merkez, malum yerden, malum yere intikal ettik. Malum şahsı, malum yerde gördük. Malum şahıs, malum şekilde duruyor. Biz normale dönüyoruz, tamam.”
Merkez: “Hangi malum şahıstan bahsediyorsunuz?”
****************************
38 10-Merkez
"Dinliyorum efendim."
"Şu an nerede bulunuyorsunuz?"
"Merkez, Müdüriyette, zemin katta bulunuyor efendim. Emniyet Müdürlüğündeyiz."
****************************
45 10 Merkez 45 12 "Mevkiiniz?"
45 12 Merkez 4510 "Şu an tam arkanızda seyir halindeyiz efendim."
****************************
Karadenizli başkomiser şoföruna anons ediyor;

58 40 Merkez 58 41
58 41 "Dinlemede."
58 40 "Konuşuyor, Cemuuul arabanun yonunu muduriyete don." (Cemil arabanın yönünü müdüriyete dön.) diyor.
***************************
45 14 Merkez; "Alo 171 sigara bırakma hattını arar mısınız? Adresi verin de evime üç paket gelincik bıraksınlar.
******************************
Birden polis bir BMW'yi durdurur... Polislerden biri iner, diğeri de arabadan bakar. Yoldan geçen bir adam da merak eder onları izlemeğe başlar. Arabada ki polis birden megafonla anons eder; "Önüne dön, önüne bak. Sen kendi tipine bak ve yoluna devam et, soytarı." der.
*******************************
''Mecidiyeköy'de bir sabah erken saatlerde, polis otosu arabanın birine sesleniyor: "Zabahınan ceza yazdırma zabahınan." (sabahleyin)
************************************
Şoförün biri trafik sıkışık iken park yasağı olan yere direksiyonu kırar ve durur. Polis, "Beyaz Uno, çek kardeşim park yasak!" diye anons eder. Şoför el kol hareketleri yardımıyla ve bağırarak; "Abi ekmek almaya geçiyom, hemen çıkacam" der. Yarım saat kadar sonra şoför ekmeksiz elini kolunu sallaya sallaya çıkınca polis anonsu patlatır: "Beyaz Uno, ekmek nerde lan?"
************************************
''Olay, Çankaya'da geçiyor. Patates soğan satan, megafonlu bir kamyonet yolu kapatınca, polis anons ediyor; "06 MN 1945 yolu kapatıyorsun ilerleeeeeee." Kamyonetin megafonundan cevap geliyor: "Anlaşıldı amiriiiim tamaaaaam!!"
************************************
''Kırmızı ışıklarda duran trafik polisi, ters yönden gelen araba şoförüne seslenir; "34 GV 713, bugün çok para kazandın herhalde. Acelem var, şanslısın."
***********************************
Trafik polisi arabadan 01 plakalı araca anons ediyor:
''Phhh! Adanalı devam et!"  Phsss! Adanalı kime diyom! Devam eeeeyyyt! Aaaauueee! Ulen kulaana şalgam suyu mu kaçtı, kime diyom yürüsene behhh.''
************************************
Bir kişi karaklu arayıp kendisinin hırsız olduğunu, hırsızlık yaptığı işyerinde işyeri sahibine saklandığı yerde yakalanacağını belirterek, ekip gönderildiği takdirde teslim olacağını bildirir.
***********************************
Karakolun telefonu çalar;
- Alo polis mi?
- Evet buyrun
- Ağabey iki kız benim için kavga ediyorlar yetişin.
- Eee ne güzel işte
- Ama çirkin olan kazanmak üzere
- Ohaa dayan geliyoruz.
***********************************
Merkez: "Vardınız mı olay yerine?"
Ekip Amiri: "Şimdi vardık efendim."
Merkez: "Olay nedir?"
Ekip Amiri: "Kadının biri, 'sildiği yerlere kurumadan bastı' diye kocasını ağır yaralamış.
Merkez: "Aldınız mı kadını?"
Ekip Amiri: "Alacağız efendim, yerlerin kurumasını bekliyoruz."
***********************************







1 Nisan 2021 Perşembe

UYULMASI GEREKLİ BAZI KURALLAR

1. Birisiyle konuşurken veya bir şey hakkında ısrar ederken baştan mutlaka 'lütfen' demeği adet edinin.

2. Bir kurum veya kuruluşa gittiğiniz zaman önce mutlaka 'kolay gelsin, hayırlı işler' gibi sözlerden sonra  derdinizi anlatın.

3. Bir kişiyi telefonla ararken üç defadan fazla çaldırmayın. Karşı taraf telefonu açarsa önce konuşmağa müsait olup olmadığını sorun.

4. Kullanma aldığınız bir şeyi, size hatırlatılmadan önce iade etmeği adet edinin.

5. Bir kimse size yemek ısmarladıysa pahalı yemekleri yemeyin. Karşı tarafın seçtikleri yemeklerden sipariş vermeğe özen gösterin.

6. Hiç kimseye ‘Henüz evli değil misin? Neden bir ev almadın? Araban yok mu?’gibi lüzumsuz ve kendinizi yüksek gösterecek sorular sormayın. Hal hatırını sorup, güzelliğinden veya iyiliklerinden bahsedebilirsiniz.

7. Arkanızdan gelen kişiye kim olursa olsun daima kapıyı açın ve geçene kadar tutup bekleyin. Toplum içinde birine iyi davranmak sizi küçültmez, yükseltir.

8. Bir arkadaşınız bir şey ısmarlarsa, başka zaman da siz ona ısmarlayın.

9. Farklı görüşlere daima saygılı olun. Herkes sizin gibi düşünüp aynı görüşte olamaz.

10. İnsanların sözünü asla kesmeyin. Konuşmalarına izin verin. Söylediklerini bilseniz veya daha önce duymuş olsanız bile yine de sonuna kadar saygıyla dinleyin.

11. Konuşurken asıl konuyu anlaşılır şekilde anlatmaya çalışın. Konuyu dağıtıp gereksiz laflara girmeyin.

12. Esprili ve şakacı olun fakat birisiyle asla dalga geçip alay etmeyin.

13. Biri size yardım ederken teşekkür etmeği unutmayın.

14. Birisiyle ilgilenirken veya konuşurken mutlaka müsaadesini isteyin.

15. Arkadaşlarınızı başkalarının yanında övün. O arkadaşınız kulağına gidince sevinecek ve sizi de sevecek. Olumsuzluklarını yalnızken eleştirin.

16. Hiç kimseyi toplum içinde eleştirmeyin.

17. Birinin kilosu veya fiziki yapısı hakkında yorum yapmayın. ‘Harika görünüyorsun’ demek yeterli.

18. Biri size telefonunda bir yer veya fotoğraf gösterdiğinde, resmin arkasına ve önüne bakmayın.

19. Yanınızda birisi varsa, telefonunuza bakmak veya onunla ilgilenmek çok büyük bir kabalıktır. Asla yapmayın.

20. Asla kimseye akıl vermeyin, işine karışmayın.

21. Kimseye durup dururken yaşını ve maaşını sormayın.

22. Sizi doğrudan ilgilendirmeyen herhangi bir şey olmadıkça başkalarına karışmayın.

23. Birisiyle konuşuyorsanız güneş gözlüğünüzü çıkarın. Bu bir saygı göstergesidir ve göz teması konuşma daha önemlidir.

24. Yoksulların yanında asla zenginlikten bahsetmeyin.

25. Birisi sizinle kavgayı göze alsa bile, siz daima alttan alın, fakat ondan asla korkmayın.

26. Daima karşınızda ki insanı takdir ettiğinizi hissettirin. Unutmayın, sahip olmadıklarınızı elde etmenin en kolay yolu başkalarını taktirden geçer.

27. Tanımadığınız insanlara bile saygı duyun, kimseyi hakir görmeyin. İnsanın kötüsü olmaz. Her kim olursa olsun bir gün gelir ki mutlaka lazım olur.

28. Eli açık, cömert olun.‘bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır’ sözünü unutmayın.

29. Şu sözleri hiç unutma; "Mutluyken söz verme, Üzgünken cevap verme, Öfkeliyken karar verme, Yoksa üzende, üzülende, kayıp edende hep sen olursun.”

30. Konuştuğun kişinin dertlerine ortak ol ve ona samimi davran.

31. Hiç kimseyi ismiyle veya soyismiyle alay etme. Bir insanın adı ve soyadı komik olabilir fakat sahibi ona atalarından kaldığı için çok bağlı olur.

32. Elinden bir itilik gelmese de konuştuğun kişilerin dertlerine ortak ol. Bu onların çok hoşuna gidecek.