SAYFALAR

23 Mart 2016 Çarşamba

BÜYÜK TEHLİKE

Türkiye'de tehlikeli insanlar daha ziyade okumuş kesimlerden çıkıyor. Hele kötü niyetli olup ta Türkleri yok etmek isteyen kişiler okullarda gençleri kandırıp sırtlarına basarak yükseliyorlar. Ta ki emellerine ulaşana kadar. Cahil kesimden şu ana kadar hiç bir zarar gelmemiş gibi görünüyor, fakat din ile kandırılanlar harıç. Türkiye öyle garip bir ülkedir ki Kürtçe bilmeyenler 'Kürt Devleti kuracağız.' diye halkı kandırıyor ve bölüyorlar. Öbür taraftan hiç müslüman olmayan gayrı müslimler kendilerini müslüman gösterip, hatta imam müftü olup fetvalar veriyorlar. Yurdun asıl evlatları da onlara kanıyorlar ve gençleri öldürüp, hala daha  "Vatan sağ olsun." diyorlar.

Bu nasıl oluyorsa ki gençler galiba okullarda eğiticiler tarafından zehirlenip toplum içine salınıyorlar. Yine ne gariptir ki bazı eğiticiler Türkiye de her türlü imkanlardan faydalandıkları halde, yine de bu ülkeye hizmet edeceklerine ihanet edip yıkmağa çalışıyorlar. Bir canlı bomba genelde üniversite öğrencisi veya üniversiteden terktir. Hakikaten bu konunun üzerine gidilmesi lazım ve enine boyuna incelenmesi gereken çok önemli bir meseledir. Eskiden Osmanlı İmparatorluğu zamanlarında küçük çocuklar kaçırılır. 'Kardeş Çocuklar Cemiyeti' adı altında eğitilir, vatan haini olarak yetiştirilir ve vatanın yıkılması için isyanlarda, suikastlarda, banka soygunlarında, fedai ve canlı bomba olaylarında devlete karşı kullanılırlardı. Bu işleri genelde İngilizler organize ederlerdi. Şimdi ise çocuk kaçırma ışı oldukça az. Aynı olayların pek fazlası yine yaptırılıyor fakat daha ziyade kaçırma değil de devletin yasal okullarında okuyan çocuklar kandırılarak, zaaflarından faydalanılarak MANKAFA yapılıyorlar ve yıkıcı olaylarda kullanılıyorlar. Eğer bu olayların temel kaynağı eğitim ise bu konu da kanunlar çıkarıp kanun açıkları kapatılması ve eğitimin düzeltilmesi lazım. Yarınlar düşünülmeden atılan adımlar veya düşmanların önerisiyle çıkarılan kanunlar sayesinde bir ulusun kalkınması mümkün değil yıkılması mümkün olur. Bir ülkede kanunlar o ülkenin ihtiyaçlarına göre çıkarılmalı.

Yine Türkiye de çok enteresan bir durum daha var. Örnek verecek olursak güya okumuş adamlar araştırmalar yapıp Türkiye'nin bir kaç İlçesine ve o İlçe de yaşayan vatandaşlara ' Ermeni dir.' diyorlar ve yazdıkları yazılar internetlerde cirit atıyor. Devleti hiçe sayarak Türkiye ye geliyorlar, içerde ki iş birlikçileri ile anlaşarak kendi memleketleri gibi güya araştırmalar yapıp alenen misyonerlik çalışmalarını sürdürüyorlar. Tarih boyunca ki doğru olayları kendi lehlerine çevirip çarpıtarak kamuoyu ile öyle paylaşıyorlar. Beyanlarını tartışmazlar. Her söylediklerini 'Doğruymuş' gibi, istediklerini alana kadar karşı tarafa kabul ettirmeğe ve onu o şekilde defalarca anlatmağa devam ederler. Onlarda araştırma veya doğru diye bir şey yoktur. Onların her söyledikleri kendilerine göre doğrudur ve karşı taraf kabul etmek zorundadır. Orada ki vatandaş baskı altında kalmış nere inanacağına şaşırmış durumda. Bu durumu hazmedemeyen bazı dernekler korkuyla bir iki itiraz yazıları yazıyorlar fakat kifayetsiz.

Devletçe bu adamlar hakkında uluslar arası dava açılıp eğer unvanları gerçek var ise mahkeme kararıyla geri alınması gerekir. Unvanlarının arkasına saklanarak başka bir ülkede casusluk ve yıkıcı faaliyetler yapamazlar. Bilim adamının görevi başka bir ülkeye nifak sokup bölmek öldürtmek yok etmek midir? Yoksa insanlığa hizmet edip yaşatmak mıdır? Bunların yaptığı ayan beyan ortada değil midir? Artık gözlerimizi açarak çevremize bakmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Yıllar öncede Güney Doğuya "Burada Kürtler yaşıyor." diyerek başlamışlardı. Bir kısmını kandırarak bir kısmını da sindirerek bu günlere gelindi. Peki Güney Doğu da hiç Türk, Arap veya bir başka millet yok muydu? Şimdi Türk veya bir başka araştırmacılar Amerika ya gitsin ve Oklahoma kırsalında bir arazide yaşayan halk için; "Bunlar Müslüman Kızılderili iken Amerika zorla hıristiyan etti." desin bakalım. Yahut Ermenistan'a gitsinler Erivan'ın bir mahallesinde; "Biz araştırma yaptık. Burada yaşayanlar Türk tür." desinler. O mahalleden sağ çıkabilen olursa neler yaptıklarını anlatırlar, yoksa kimse bilemez.

Dünyaya insan yaşamağa gelmiş; Türk ise Türk tür, Ermeni ise Ermenidir. "Türk musun, Ermeni misin, Kürt musun, İslam mısın, gavur musun?" diye o gencecik çocukların canlı bomba olarak patlatılmaları ve o sokakta yürüyen hiç bir şeyden habersiz masum insanların, bebeklerin öldürülmeleri bu işleri yapanlara nasıl oluyor da haz veriyor anlamıyorum. Esas onu öğrenmek lazım ki bu olayları yapanlar acaba ne milletidir? Bizler gibi normal insan mıdırlar? Gece yatağa girince nasıl uykuya geçebiliyorlar?

Öyle sanıyorum ki onları Allah ta Peygamberler de hiç af etmeyecekler. Gerçi onlar Allah, kitap ve peygamberlere inanmazlar. Onlar için Türk, Kürt, Ermeni hepsi de fasarya. Sırf kendi çıkarları için tüm toplumları kullanıp istediklerini elde etmeğe çalışıyorlar ve bu uğurda binlerce kişiyi öldürtüyorlar. Aslında milletlerin başına beladırlar.      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder