SAYFALAR

20 Kasım 2011 Pazar

DİLİ TUTULDU

Karı-Koca ikisi de Gazi Üniversitesinde profesör Ankara'da mutlu bir yaşam sürüyorlardı. Erkek, eşini bir konferans için Esenboğa Hava alanına bırakıyor. Yanı İstanbul aktarmalı olarak Almanya'ya yolcu etti. 

On beş gün kadar yalnız kalacak. Evine döndü ve bir Rus Kadın çağırdı. Nataşa yatak odasında beklerken kendisi de banyoya girdi.

Gelelim Almanya'ya gidecek olan eşine. İstanbul a indi fakat telefonla arkadaşları konferansın ertelendiği haberini verdiler. Ankara da ki eşini bilgilendirmek için aradı fakat telefonu kapalıydı bir türlü ulaşamadı. 

Kocasından habersiz geri döndü, Ankara'ya evine geldi. Kapıyı çaldı fakat açan olmadı. Çünkü kocası banyodaydı, il sesini duymadı. Anahtarı ile evin kapısını açtı ve üzerlerini değişmek için doğru yatak odasına gitti. 

Gördüğü manzara müthişti, gözlerine inanamadı, yatağında sarışın bir bayan vardı. Durumu hemen anladı ve bu bayanın eline 100 dolar sıkıştırarak onu kapıya kadar getirip yolcu etti. Kendisi soyunarak yatağa girdi, başını yorgan ile kapatarak beklemeğe başladı. 

Anladınız değil mi? nataşa gitti yerine Profesörün Almanya'ya gidecek olan esas karısı konferans iptal olunca geri geldi ve nataşanın yerine yatağa girdi. Banyodan çıkan kocası, üzerinde bornozla türküler söyleyerek yatak odasına geldi. Yorganı çekip almak ve nataşa bildiği kadına ulaşmak istese de bu biraz zor oldu. Nataşa bildiği kadın yorganı bırakmıyordu. Epey bir boğuşmadan sonra yorganı açtı, keşke açmaz olaydı. Nataşa yerine yatakta karısını görünce hiç konuşamadı. Orada yere yığıldı kaldı.

Hanımı evi terk etti gitti. Kendisini komşuları yarı baygın doktora yetiştirdiler. Tedavi oldu, fakat bu ani şok etkisiyle uzun süre konuşamadı, dili tutulmuş. Karısını da kayıp etti tabi. Bu olay gerçektir. 

On sene kadar önce yaşandı. Kader midir, nedir? Okuyanlar karar verin. Bir dakika içinde adamın bütün dünya varlıkları yok oldu gitti. Hayatı, sağlığı her şeyi değişti, sıfırlandı. Allah bazen ölümü aratıyor insana. Hangi akıllı bu tuzağa düşmez ki?

KADAVRADA TOKAT


Tıbbıyede okuyan bir öğrenci; bir gün önce hocasının anlattığı bir kadavra dersinin uygulamasını yapmak ve meraklarını gidermek için, gece mum ile gizlice kadavra odasına girerek çalışma yapmak ister. Büyük bir çember üzerine yerleştirilmiş olan ve her tarafa döndürülebilen ilaçlı insan cesedini incelemeğe başlar. Bu öğrenci ölüye şırıngayı takar. Kan alma tatbikatı yaparken, bilen yok, tahminlere göre mum ateşi ile ölünün elinin bağlı olduğu ip yanar ve kesilir. Aşağı düşen ölünün sağ eli öğrencinin suratına denk gelerek, öyle bir tokat atar ki, öğrenci orada düşer bayılır. Ertesi gün tekrar ders yapmak için odaya girenler öğrenciyi baygın, kadavrada ki ölünün elini de aşağı sarkık vaziyette bulurlar. Öğrencinin akli dengesi bozulsa da tedavi edilerek tekrar hayata döndürülür.

18 Kasım 2011 Cuma

şiir GEL GENE

Hep o gamzelerinle, görmek istedim seni,
Beni görürsen eğer, ne olur, sen gül gene.
Gün geçer ben sayarım, yine gelirsin diye,
Daha beni bekletme, ne olur, sen gel gene.

Bu ömrümü sana verdim, pişman değilim,
Yine dünyaya gelsem, belki seni bulurum,
Yazık göz yaşlarıma, ağlatma kör olurum,
Bu gönlüm seni arar, ne olur, sen gel gene.

Kader demişler güya, hep oyun etti bizlere,
Duyamadın sesimi, ben çağırdım kaç kere,
Hatıralar bekliyorsa, buluştuğumuz yerlere,
Ben orda olmasam da, ne olur, sen gel gene.
                                         Recep Ali Öztürk