SAYFALAR

21 Ocak 2012 Cumartesi

KAPLUMBAĞALAR PİKNİKTE

Birkaç kaplumbağa ailesi birleşerek piknik yapmak için yola çıkarlar. Sekiz sene yol yürüdükten sonra yolun kıyısında çimenlik müsait bir yer bulurlar. Oraya oturup piknik yapmağa karar verirler. Yaklaşık 15-20 kadar dört aile kaplumbağa peşlerine aldıkları piknik te yiyecekleri domates, peynir, zeytin vs. gibi malzemelerini ortaya çıkarırlar.
Bir güzel sofralarını hazırlarlar ve tam yemeğe başlayacakları sırada tuzu unuttukları anlaşılır. Hay Allah.
İçlerinden birine "Sen gençsin, koş git evden tuz al gel. Sen gelinceye kadar bekleyip, birlikte yiyeceğiz" derler.
Kendisine görev verilen kaplumbağa "Peki ben gelene kadar bekleyin, sakın yemeyin" diye tembihler ve koşar tuz almağa eve geri gider.
Sekiz sene gelmişlerdi. Bu kaplumbağa sekiz sene geri gidecek. Sekiz sene daha yürüyüp yanlarına gelecek. Demek ki on altı sene bekleyip sonra oturup piknik yapacaklar.
Ne ise başa gelen çekilir. On dört sene beklemişler ve karınları da çok acıkmış tabi.
İçlerinden en yaşlı gurubun lideri olan kaplumbağa "Getirin tuzsuz yiyelim, çok acıktık. Giden arkadaşımız da gelince yer." demiş ve herkes sepetini açıp sofrayı kurmuşlar. Tam yemeğe başladıkları sırada; otuz getirmeğe giden kaplumbağa yan tarafta çalıların arasından çıkmış ve;
"Yaaa tuz getirmeğe gitseydim, yemeği bensiz yiyecektiniz değil mi?" demiş.

19 Ocak 2012 Perşembe

DOĞRU CEVAP VER

Öğretmenlerin en güzeli; Nalan Aslan'dan geldi. Kendisine çok teşekkür ederim."
Okurken lütfen talimatlara uyunuz!
> Subject: Fwd: limbik sisteminiz ne durumda, bir test edin?
> TÜBİTAK'a teşekkürler...
> Aşağıdaki test, 4 basit sorudan ibaret
> Lütfen düşününüz ve hemen cevap veriniz. Kolay gelsin
> Soru 1:
> Bir koşuya katılıyorsun, İkinci adamı solluyorsun.
> Hangi sıralamada yer alırsın?
>
> Cevap:
> Birinci sıraya çıkarım dediysen tamamen yanıldın !
> İkinciyi sollarsan onun yerini alırsın, yani ikinci olursun. Ayrıca
> ikinci soru için lütfen biraz daha fazla düşün !!
> Soru 2:
> Bu koşuda sonuncuyu sollarsan hangi sıralamaya çıkarsın ?
>
> Cevap :
> Sondan ikinci dediysen yine yanıldın !
> Biraz düşünün ! Sonuncuyu nasıl sollarsınız ?
> Sen onun arkasındaysan o sonuncu olamaz değil mi ?
> Cevabı mümkün değil !!
> Hadi bir daha deniyoruz, not tutma ve hesap makinesi
> kullanma, hemen cevap vermen gerektiğini de unutma ! Ha gayret !!!!
> Soru 3:
> 1000 al
> 40 ekle
> 1000 daha ekle
> 30 ekle
> 1000 daha
> Artı 20
> Artı 1000
> Ve artı 10
> Toplam ne çıkıyor ?

> Cevap:
> 5000 ??? Yine yanlış !!!
> Doğru cevap 4100.
> Aynı hesabı iyi bir hesap makinesiyle tekrar yap...
> Aldığın tüm diplomaları bence çöpe at !!!
> Bari bu son soruya doğru cevap ver !
> Soru 4:
> Aylin'in Babasının 5 kızı var :
> 1. Çaça
> 2. Çeçe
> 3. Çiçi
> 4. Çoço
> 5. ????
> Soru: Beşincinin adı ne?
>
> Cevap: Çüçü???
> Yanlıııııııışşş
> Aylin, Aylin!!!

HULÜL

Teşkilatımızda kadronun eğitilmesi için zaman zaman çeşitli kurslar verilir. 1983 yılında birkaç imtihanlar yapıldıktan sonra kazananlara İstanbul Florya Polis Eğitim Merkezinde Amirlik kursu verdiler. 

Diyarbakır dan  40 kişi kadar en azı beş, en çoğu on yıllık polis memurları amirlik kursu görmek için çoluk çocuklarımızdan ayrılıp bu yerde 1000 kişi kadar polis memurları amir olmak için kurs gördük ve sonunda imtihanları başaranlar amir oldu. Çoluk çocuklarımızdan uzak olduğumuzdan mı bilmem böyle zamanlarda insan çok sinirli ve düşüncesiz hareket edip suçlar işleyebiliyor. Yanılmıyorsam 20 kadar kişi bazı suçlar işlediklerinden ve son imtihanları kazanamadıklarından kurmay polisler olarak kadrolarına geri döndüler.

Bu kurs esnasında çeşitli emekli savcı, hakim, emniyet müdürü ve hatta üniversitelerden çok değerli hocalar gelerek biz bu tecrübeli polis memurlarına dersler anlattılar. Bu değerli hocalarımızın bir tanesi İstihbarat Dersi Hocamız Edirneli Burhanettin Toros Sarpel di. 

İstihbarat dersinde hepimiz sınıfa girip oturduğumuz sırada,  bu hocadan önce okul görevlilerinden biri gelerek, bu hocanın dersinde gürültü filan ederek hocamızı üzmeyin, saygısızlık hiç etmeyin. Kendisi hiç sıkıntıya gelemez, dört defa kalp ameliyatı geçirdi diye bizi uyardığı sırada Burhanettin Toros Sarpel Hocamız da geldi kapı önünde dikkat çektikten sonra görevli gitti. Hoca derse girdi ve tanıştık. Sadece onun bütün derslerinde o görevli gelir, hoca derse girerken dikkat çeker giderdi.

Kendisi yaşlı fakat yaşını göstermeyen çok disiplinli, titiz, çok tatlı ders anlatan yerine göre espriler yapan ve çok sert yapıya sahip birisiydi. Dersinde biz öğrenciler hem korkar hem de saygı duyar, kesinlikle öyle safsaklama ve dalga geçme gibi bir şey asla söz konusu olmazdı.

Birkaç zaman geçtikten sonra derste İstihbarat terimlerden Hülul u anlatacaktı. Hulül karşı taraftan doğru bilgi alma metotlarından biridir. İki şekilde bilgi alınır. Bir şahıs mecbur bırakılarak. İkincisi Şahsa güven sağlanarak. Hocamız Toros Bey ikinci usülu uyguladı. Odacıdan su istedi ve 150 kişilik sınıfın huzurunda ayakta yüzü bize dönük bir bardak su içti. 

Böyle yaparak güya bize samimi olduğunu anlatmak istiyordu. Yanı bize kendince en basit bir şekilde ‘hulul’ yaptı. "Ben şimdi ne yaptım arkadaşlar" diye sordu. Sınıfın yarıdan çoğu el kaldırdı. Ben ve benim gibi temkinliler bir de bu vakayı görmeyenler, on on beş kişi el kaldırmadık. 

El kaldıranlardan birine sordu. Normal bir cevap bekliyordu. "Efendim çömeldin ve su içtin" dedi. Her kime sorduysa orada gözümüzün önünde gerçekleştirilen olayı tamamen değişik anlattılar. 

Durum değişti, gerçek dışı anlatmalar olunca ve birbirini hiç tutmayınca, herkese sıradan sormağa başladı. "Çöktün içtin, döndün içtin, enseni tuttun içtin" gibi ifadeler kullandılar. Sıra bana gelince 'Yüzü bize dönük ayakta bir bardak su içtiğini, bize samimi görünmek için böyle hareket ettiğini, böylece iç Hulül yapmak suretiyle bizden bilgi almak istediğini' söyledim. 

Biraz durup düşündükten sonra "Evladım tam istediğim cevabı verdin. Sen yoksa bu polislerden değil misin? Uzaydan mı geldin? Seni tebrik ederim. Not defterim yanımda değil. Bir daha ki ders hatırlat sana 10 vereceğim. Bundan sonra derslerime girip girmemek te tamamen serbestsin" dedi.

Ve sınıfa dönerek; Arkadaşlar beni hayal kırıklığına uğrattınız. Siz hepiniz olaylara tanık olmuş, tutanaklar tutmuş, bazı tespitlere imza atmış en az beş yıllık polislersiniz. Eğildiğimi veya ensemi tuttuğumu, sağa sola döndüğümü nereden çıkardınız.” Dedi ve değerli misalleri ve başından geçen bazı örnek olaylarla birlikte hulul dersi anlattı ve zil çaldı, çıktı, gitti.

Başta Diyarbakır kadrosundan gelenler olmak üzere bu olaya şahit olan bütün erkek ve kız arkadaşlar “ Hadi hadi, iyisin yine kaptın ‘10’ numara notu deyip takılıyorlardı bana. Nedense benim çok eskiden beri bir huyum vardı, böyle olaylarda hep temkinli davranır asla şımarmam, olanlara değil, hep olacaklara bakar kendimi öyle hazırlardım.

Aradan bir hafta geçti, tekrar istihbarat dersi geldi. O değerli Hocamız Burhanettin Toros Sarpel derse girdi ve ders defterini yazarken Denizli’li Diyarbakır kadrosundan Polis Arkadaşım Ramazan Kaya el kaldırdı ve; "Hocam geçen ders Hulül u bilmiştim bana 10 verecektiniz. Hatırlatmamı söylemiştiniz." dedi. Hoca "Aferin evladım, seni tekrar kutlarım." dedi ve not defterini çıkarıp numarasını sorduktan sonra kendisine 10 verdi. 

Ben dahil hepimiz şoke olduk. Sınıf olduğu gibi önce Ramazan’a hayretle, sonra da geri dönmüş bana bakıyorlardı. Hiç kimse de ses yok. Ben de ses çıkarmadım. Çünkü itiraz etsem bu arkadaşın hemen verilecek ilk cezası okuldan kovulup kurmay olarak kadrosuna geri gönderilmesi idi. 

Ders geçtikten sonra tenefüste niçin böyle yaptığını sorunca "Sen her zaman 10 alabilirsin, bende sayende bir on alayım ne olmuş yani." dedi. Bana bir de posta attı. Zaten çok yırtık birisiydi. Hemen yere şapkasını koyar “Yolsuz kaldık arkadaşlar. Para yardım edin.” Der bir dakkada bir haylı para toplardı. 

Eğer olur da bu yazımı okursa, kaç senedir avantamı yollamadı. Sigarayı bıraktım fakat Adana kebap yemeği bırakamadım. Yollasın ve e-maile ile haber versin. Utanmasın, bu olayı sadece burada yazıyorum. Başka hiç kimseye anlatmadım. O zaman sınıfta bulunan arkadaşlar ve bir de blogu okuyanlardan başka kimse duymaz. Korkmasın. Ha en başta SELAMLARIMI yolluyorum Ramazan!