SAYFALAR

17 Mart 2012 Cumartesi

şiir GÜZELİM

Bilmediğin kalmasın, öğrenmek istediğini sor,
Aldanma sen güldüğüme, içimde sıkıntıyı gör,
Seni sevmek büyük dert, hasretini çekmek zor,
Bana sevdim demiştin, kandırdın mi güzelim?

Sevdan saklı kalmasın, senin o tatlı gülüşünde,
Her zaman çok üzüldüm, seni her görüşümde,
Ben çoktan af etmişim, söyledim son gelişinde,
Hani sende söz verdin, yalandan mı güzelim?

Bir haber göndermedin, sevmedin mi aslında,
Ben seni çok aradım, sen hep benden kaçtında,
Belki de sen hiç bilmedin, aklım senin yanında,
Bütün şarkılarım sana, duymadın mı güzelim?

Söyle bende bileyim, geçen varsa gönlünden,
Sen ne dersen yaparım, bir anlasam halinden,
Ancak sen kurtarırsın, beni senin dertlerinden,
Derdime tek çare sensin, bilmedin mi güzelim?
                                              Recep Ali Öztürk

13 Mart 2012 Salı

DİPLOMA.




















Bu diploma 1944 yılında Rahmetli Babam, Yukarı Zuğu ( Ğayna, Ihlamurlu) Köyü Eğitmeni Veysel ÖZTÜRK tarafından tanzim edilmiş, halamın oğlu İSMET GÜLTEN'e aittir. Önce İlk okul öğretmeni olup daha sonra Müfettiş olan İsmet Ağabey, Köyümüze ilk defa radyo getirip, çatılarda antenlerini uzatarak, köylü ile birlikte yılbaşı bilet çekilişini sabaha kadar dinlediklerini gayet iyi hatırlıyorum. Rahmetli Halam'ın Köyümüzden yaya olarak sırtında tıkınası ile Hopa'ya Okula, İsmet Ağabeyin yanına gittiği, çok duyulmuş, herkes tarafından bilinen bir şeysir.

İsmet Ağabey'in Köyümüz ve İlçemize de birçok hizmetleri olmuş, Fındıklı Ticaret Lisesinin temelini O attırarak yaptırmıştır. Kendisine saygılarımı sunuyorum.



11 Mart 2012 Pazar

POLİS DÖVER Mİ

Herkes merak ediyor; Polis işkence eder mi? Polis dayak atar mı? Polis kaçakçılık eder mi? Polis tecavüz eder mi? Polis Rüşvet alır mı? Polis yolsuzluk yapar mı? Bunlar peygamber çocuğu değil herhalde, sırf bu işler için polis olanlar da var, yaparlar. 

Basını da takip edin lütfen, en ufak bir hata veya sadece söylenti olsa bile hemen polisi açığa alırlar. Ha polisin evini aramak için karara da gerek yoktur. Hangi rütbede olursa olsun hapse atarlar. Hiç kimsede sahip çıkamaz.

Her kamu kuruluşunda çalışanlarda olduğu gibi polisinde iyisi ve kötüsü var. Ama inanın ki iyiler çok daha fazla çoğunluktadır. Endişeniz olmasın. Yalnız polis hep kötü adamlarla uğraşıp onlarla mücadele ettiği için polisin hakkında hep kötü propaganda yapılır ve polis kötü tanıtılır. Aslında polis adam dövmez. Yanı adamı dövmez. Sen namuslu bir vatandaş isen, kısacası adam isen, Hasbel kader bir suç işleyip, karakola düşmüş isen, bu suç ne olursa olsun, hırsızlık hariç, polis bunların kaderine üzülür. Bunları dövmez, gerekirse yemeğini bile cebinden yedirir, çay içirir hatta her hizmetini de yapar. Misafir gibi yolcu eder. 

Diyeceksiniz ki 'sen polissin doğru söylemiyorsun'  Başkalarını bilmem. Ben  dövdüklerimi söyleyim. Zaten öyle adamlar var ki dövmeden kesinlikle hiçbir şey anlatamazsın. Bu dövmekte Kısımda veya Karakolda olmaz. Çünkü sonra başına bela olur. Evet ben de çok adam dövdüm. Ve adam dövmekten çok ta cezalar aldım.

Yeni polis olduğum zamanlardı, bir yıllık filan. Adana Devlet Hastanesine gidiyordum. Önümde bir yaşlı adam ve iki kız yürüyorlardı. İki de genç delikanlı, ben önce oynuyorlar, kardeşler bildim. Kızlar adamın önüne geçiyorlar, gençlerde geçince geri kaçıyorlardı. Yanlarına yaklaşınca anladım. Gençler adam ile kızlarını rahatsız ediyorlardı. "Ah bir gücüm olsa, yada bir polis olsa" diye sabahın köründe söyleniyordu adam kendi kendine.

Sabahın o saatinde belaya bulaşmak istemedim. Onları geçtim, arkamda sataşmalar ve yakınmalar devam ediyordu. Geçip gitmeme vicdanım elvermedi. Eğer polis olmayıp sade vatandaş olsam kesin müdahale ederdim. Fakat Adana Polis Savcısı Behiç Bal “Sakın bir daha adam dövmekten hakkında şikayet olurda yanıma gelirsen göz yaşına bakmam.” Diye tembihlemişti. Hiç karışmayıp bırakıp evime gitmeğe de vicdanım el vermedi. Durdum, yanıma geldiler. İyilikle halletmek için; "Polisim gençler, size yakışmıyor, iyi delikanlılara benziyorsunuz, bırakın peşlerini" dedim. "Ne diyon lan, polissen Allah mısın" dedi ve bana küfür ederek ikisi birlikte saldırdılar. Bir tanesi çakı bıçağını açarak üzerime yürüyüp bana vurmak istedi. Siz olsaydınız ne yapardınız? Veya polis şimdi dövmez mi? Söyleyin bana polis niçin var?

Bekar evime gittim ve sıcaktan uyuyamadım. O sırada Malatya lı bir arkadaşım yanıma gelmişti, onunla geri şehre giderken dolmuşa bindik. Tesadüf ya o adam da kızları ile dolmuşta oturuyordu. Anlaşılan hastane de işlerini halletmişler onlar da geri dönüyorlardı. Beni görmedi veya gördü tanımadı, bilemem. Yanında oturan adama anlatıyordu. Biz de gayri ihtiyari kulak misafiri olduk; "Kızlarımı bu sabah elimden almak istediler. Bir adam rast geldi. Polisim dedi fakat inanmadım, saçları filan çok uzundu. Boyu da iki metre vardı. KERATACI mı ne imiş. Gençlerin suratlarına yumruk değil de tekmeler vurdu. Adamlardan birini kanala düşürdü. Kızlarımı kurtardı. Bizlerle de hiç konuşmadı, bu tarafa doğru gitti. Hala hayretler içindeyim. Hayal mi gördüm de bilmiyorum." diyordu.

Ben 1.70 boyundayım, o galiba başka bir baba yiğidi anlatıyordu. Bir kaç defa 3 ay hapislik, altı ay hapislik ve 3 ay meslekten men cezaları aldım. Hep buna benzer olaylardan. Tabi Adliye ye intikal etmeyenlerde var. Gayri meşru iş yapanları, hak eden herkesi, ünlü, ünsüz her meslekten kişileri dövdüm. Hiç kimseye hissi davranmadım. Şahsi kinim den dolayı kimse ile uğraşmadım. Sadece üç kişi dövdüğüm için bana teşekkür ettiler. Onlar da kariyer sahibi kişilerdi. 

İşkence nasıl yapıldığını, sadece örgüt liderleri, örgüt üyelerinin okuması için yazdığı kitaplarda okudum. Adamlar 'öğrenin ki direnebilesiniz' diye yalan yanlış yazmışlar. Ben polislikte o tür işkenceye hiç rastlamadım. İşkence yapanlar var ise de ben bilmiyorum. O riske kimse giremez. Çünkü cezası çok. Ben kendimi biliyorum ve anlattım.