SAYFALAR

17 Mart 2012 Cumartesi

NARKOZ VERDİLER

1995 yılı Ankara Ayrancı da bir eve gece saat 03.00 sıralarında üç hırsız girdiler. Ev halkından üç kişiye eter koklatarak uyuttular ve evdeki bir kiloya yakın mücevherleri aldıktan sonra, Lise 3. sınıfa giden B. isimli evin kızına tecavüz ettikten sonra kaçtılar. Ertesi gün kuyumcularda küpe bozdurmak isteyen bay ve bayan iki kişi şüpheli olarak yakalandı. Gülveren'de oturuyorlardı.

Bozdurmak istedikleri küpe çalınan mücevherlerdendi. Esas sahibi teşhis etti. Yakalanan 45 yaşlarındaki erkek ve bayan küpeyi iki gün önce yeğeninden aldığını söyledi. Bu bayan ile erkeği Kısma getirerek sağa sola telefon açtırdık ve sanıklardan randevü saatı aldıktan sonra buluşma yeri Kızılay Karamürsel önünde esas eve giren iki sanığı yakaladık. Altınlarında az bir kısmını elde ettik. Diğer kıza tecavüz eden sanık bir arkadaşı ile ve altınlarla kayıptı. 

Hiç biri de nereye gittiğni bilmiyorlardı. Bir sanığın evinde telefon vardı. Elimizde ki suçlulardan birisiyle bu telefon olan evde üç polis memuru karakol kurarak sabırla beklemeğe başladılar. Onlar beklemede iken bizler de bu olayla ilgili diğer işlerimizi takip ediyorduk. Gece saat02.00 sıralarında yakalamak istediğimiz bu çetenin reisi firari sanık Adnan aradı. Telefon biraz çaldıktan sonra arkadaşı Osman'ın annesi ahizeyi kaldırıp cevap verdi. O hemen Osman'ı istedi annesinden. Osman uykulu numarası yaparak Adnan ile konuştular. Osman ve annesi bizim taraf olmuşlardı. Çünkü biz Osman'ı kurtaracaktık. Aranıp aranmadıklarını sordu Osman'a. 

Daha önce Osman'a öğrettiğimiz gibi, aranmadıklarını ve Kırşehir'de kuyumcu ayarladıklarını, altınları oraya bozdurabileceklerini, kaçan arkadaşına, elimizdeki sanığa söylettik. Adnan isimli sanık öbür arkadaşı ile İzmir'de olduğunu ve yarın ilk otobüsle geleceği haberini verdi. O gece iki polis ile Osman isimli sanık o evde sabaha kadar kaldılar. Çünkü kurnazlık eder ikinci bir daha arayabilirdi. Hakikaten düşündüğümüz gibi oldu İzmir de ki Sanık Adnan bir saat kadar sonra suç ortağını tekrar ev telefonundan aradı. Şüphelenmemesi için telefona tekrar annesi telefon birkaç defa çaldıktan sonra cevap verdi. Tahmin ettiğimiz gibi Adnan tam olarak durumu anlamak için kontrol edip emin olmak istemişti.

Ertesi gün İzmir-Ankara arası saat tespiti yaparak iki saat öncesinden Eskişehir yolu üzerinde 30 km. kadar Ankara dışında önlem aldık. Bütün otobüsleri Trafik Ekibine durdurup biz içerde kontroller yaparken onlarda trafik yönünden kontroller yapıyorlardı. Sabah saat 08.30 sıralarında bir Pamukkale Otobüsü geldi. Ben iki arkadaşımla otobüse çıkar çıkmaz bir yolcu ayağa kalktı ve "Ben Savcıyım. Boşuna yerden numara yapıp adam arıyormuş gibi yapıyorsunuz. Bu insanların işi gücü var. İşlerini güçlerini engelleyemezsiniz. İnin otobüsten aşağı." dedi. 

Anlaşılan kendini tanıtmak istiyordu. Baktım hakikaten savcı kimliği vardı. Ben onun konuşmalarını duymamış gibi davranarak otobüs içerisinde hızlı bir şekilde kontrollere devam edip arkalara yakın bir yerde resmi bir üsteğmen yanında oturan ve uyku numarası yapan kulağında volkmenli bir genç dikkatımı çekti. aradığımız suçluyu bulmuştum. Hemen ayağa kaldırdım. Üst araması yaptım. Şahis bağırıyor "Ben aradığınız adam değilim, ağabey." diyordu. "Her şey bitti oğlum. Sen arkadaşını göster yoksa bacaklarını kırarım." dedim. Suçlu otobüsün içinde bana direnirken ceketi elime geldi. Ceketin alt kısmına astarın içinden bir altın zincir yerleştirmişti.

Arkadaşı da zaten arka koltukta titreyip duruyordu. Bagajlarını da indirttikten sonra tekrar otobüse çıktım ve herkesten özür dileyip bu yakadığımız şahısların sadece hırsız değil aynı zamanda bir de tecavüzcü olduğunu söyledim. 

Tesadüf ya suçlu o otobüste yakalanınca savcıda şaşırdı, bizler de şaşırdık. Bütün mücevherleri çıkarttık. Tabii ki tecavüze uğrayan o genç kızın psikolojik kayıplarını ve bazı değerlerini geri getiremedik. Sanıkların başka birkaç hırsızlıkları daha vardı. Tutuklandılar.

şiir GÜZELİM

Bilmediğin kalmasın, öğrenmek istediğini sor,
Aldanma sen güldüğüme, içimde sıkıntıyı gör,
Seni sevmek büyük dert, hasretini çekmek zor,
Bana sevdim demiştin, kandırdın mi güzelim?

Sevdan saklı kalmasın, senin o tatlı gülüşünde,
Her zaman çok üzüldüm, seni her görüşümde,
Ben çoktan af etmişim, söyledim son gelişinde,
Hani sende söz verdin, yalandan mı güzelim?

Bir haber göndermedin, sevmedin mi aslında,
Ben seni çok aradım, sen hep benden kaçtında,
Belki de sen hiç bilmedin, aklım senin yanında,
Bütün şarkılarım sana, duymadın mı güzelim?

Söyle bende bileyim, geçen varsa gönlünden,
Sen ne dersen yaparım, bir anlasam halinden,
Ancak sen kurtarırsın, beni senin dertlerinden,
Derdime tek çare sensin, bilmedin mi güzelim?
                                              Recep Ali Öztürk

13 Mart 2012 Salı

DİPLOMA.




















Bu diploma 1944 yılında Rahmetli Babam, Yukarı Zuğu ( Ğayna, Ihlamurlu) Köyü Eğitmeni Veysel ÖZTÜRK tarafından tanzim edilmiş, halamın oğlu İSMET GÜLTEN'e aittir. Önce İlk okul öğretmeni olup daha sonra Müfettiş olan İsmet Ağabey, Köyümüze ilk defa radyo getirip, çatılarda antenlerini uzatarak, köylü ile birlikte yılbaşı bilet çekilişini sabaha kadar dinlediklerini gayet iyi hatırlıyorum. Rahmetli Halam'ın Köyümüzden yaya olarak sırtında tıkınası ile Hopa'ya Okula, İsmet Ağabeyin yanına gittiği, çok duyulmuş, herkes tarafından bilinen bir şeysir.

İsmet Ağabey'in Köyümüz ve İlçemize de birçok hizmetleri olmuş, Fındıklı Ticaret Lisesinin temelini O attırarak yaptırmıştır. Kendisine saygılarımı sunuyorum.