SAYFALAR

7 Haziran 2012 Perşembe

BEN ADAMI

1975 yılı Ekim Ayında bir suç işlememden dolayı Asayiş Şube Ekipler Amirliğine tayin edildim. Ertesi gün resmi elbiselerimi giyerek Asayiş Ekipler Amiri nin yanına gittim. Saygıdeğer Emniyet Amiri Sami Bey "Recep seni iyi tanırım. Yerin Cinayet Masasıdır. Resmi elbise giyme. Müdür Beyin sözü yerine gelsin, birkaç gün sonra sen tekrar geri Cinayet Masasına gideceksin. Sivil gel buralarda bulun şimdilik" dedi.

Bende bana yapılan bazı haksızlıklardan dolayı bayağı bir dolmuştum ve "Hayır, Amirim. Ben artık Asayiş Şubede çalışmak istemiyorum. Beni başka bir Şubeye verdirin." dedi. Bu sefer Sami Bey sertleşti ve "Bu teşkilatta istediğin yerde değil, istenilen terde çalıştırılırsın. Sen daha öğrenemedin mi?" diye bana fırça attı. Her gün gündüz gelip gidiyorum ve Emniyet Müdürlüğü cıvarında bulunuyor, arada bir de Büro da  yanında bir sandalyede oturuyordum. Bana hiç kimse bir görev vermiyorlardı.

Ertesi gün Bey Mahallesinde taksi durağı çalıştıran İbrahim isminde, polisin iyi tanıdığı sabıkalı bir adam geldi. Meğer Hırsız Ahmet isimli polis memuru amir beyin şoförlüğünü yaparken Amir Bey ile durağına gitmişler araba filan yıkatmışlar ve Amir Beyle tanışmışlar. Amir Bey sabıkalı olduğunu bilmiyor, şahsı öyle tanıyor. Durak sahibi İbrahim Amir Beyle tanışınca arayı hiç soğutmuyor, ziyaretlerine geliyor, bazen de Amir Beye bize gel diye ısrar ediyordu. Adam beni hiç sevmez, ben de adamı hiç sevmezdim. Çünkü üç kağıtçı uyuşturucu bağımlısı, kendini beğenmiş ukala damın biriydi. Bilmiyorum belki benim Cinayet Masasından tayin olduğumu duymuş ve sevindiği için de oraya gelmişti. Bizim polis arkadaşlardan çok yanına giden gelenler olurdu.

Adam beni orada görünce hoşuna gitti ve arada bir bana da bakarak olur olmaz konuşmalara başladı. Baktım kendime hakim olamayacağım, dışarı çıktım. Bir saat kadar sonra gittim ki hala oturuyorlar. Ben de oturdum. Bu patavatsız adam yine başladı konuşmağa ve Amir Bey e sordu: "Sen kaç lira maaş alıyorsun?" Amir Bey de "1.800,00tl"dedi. Fakat hareket ve konuşma tarzlarından Amir Beyin de bu adamdan sıkılmağa başladığını sezinlemiştim. "O paraya çalışılır mı kardeşim, gel benim taksi durağımda araba yıka sana 5.000,00tl maaş vereyim" dedi. Amir Bey pek hazmedemedi fakat bir şey de söyleyemedi. Benim çok ağırıma gitti. Gerçi Amir Beye diyordu fakat olsun hiç bir meslek taşıma söyleyemezdi. Hemen yerimden kalktım. Amir Beyin yanında adamı yakasından tutup ayağa kaldırdım ve "Sen kimsin ki şerefli bir Emniyet Görevlisi Türk Polisi Amirine sulfi iş teklif edip aşağılarsın, kaç paralık adamsın" dedim ve adama elimi kaldırdım daha vurmadan adam yere yattı. Çünkü beni daha önceden de çok iyi tanırdı.

Gözüm döndüğü zaman gözüme hiç bir şey gelmediğini, hiç bir şeyden korkmadığımı bilirdi. Benim için vurmasın diye yerden kalkmıyordu. Öylece yatarken Amir Bey de geldi baş ucunda dikildi ve adama tekmelerle vurarak "Ben adamı böyle perişan ederim. Böyle ders veririm işte. Bir daha yanıma gelme sakın. Şerefsız herif" diyordu. Adam üzeri hep toz toprak çıktı gitti. Amir Bey döndü bana, ben kızacak fırça atacak diye düşünürken "Eline sağlık, bir daha böyle bir şey olursa sakın korkma ben arkandayım. Bir tokat ta benim için vur Recep" dedi.

6 Haziran 2012 Çarşamba

OPERA

Temel yeğeni ile operaya gitmiş, on yaşında ki çocuk bakmış ki bir adam elindeki çubuğu sallıyor, diğer insanlarda hep birlikte bağırıyorlar. On yaşında ki Ahmet Amcası Temel'e soruyor;

-Amca emica ha o adamlar, bu adama niçun bağırayı? Temel de;

-Onlar bağırmayı, şarkı söyleyi.

-O ki o adamlar O adama bağırmayı, O adam elindeki çubuğı niçun sallayıp onları korkutayı?


5 Haziran 2012 Salı

CİNAYET İHBARI

1978 yılı Adana yaz ayları bunaltıcı sıcaklar var. Gece saat 02.00 sıraları, Haber Merkezi; Reşatbey mahallesinde ara sokaklardan birinde ticari taksi içerisinde bir şahsın öldürülmüş olduğunu. İntikal etmemizi ve konuyu incelememizi anons ederek bize bildirdi. Biz adresi ve ticari taksiyi ararken önümüzde resmi bir polis ekibi de koşturup duruyordu. Meğer bir kaç gün çalıştıktan sonra Cinayet Masasından Asayiş Ekipler Amirliğine tayin edilen Sebahattin adında Diyarbakır lı Polis Memuru arkadaşımız, bizden evvel bu yeri bulmak ve olayı Haber Merkezine anlatmak için koşturuyormuş.

Yanı dedektif ya başka yere tayin edilmekle kendisine haksızlık edildiğini bu şekilde ispat edecekmiş. Bir taksi arka kapısı açık, şoför ayakları arabanın dışında uyurken bu Polis Memuru tarafından "Hış, hış, yaşıırsın?  Ölmüşsün? Hele kalk hele kalk. Senin için öldürülmüş diiler. Sen nasıl canlı olırsan?" diye şoföre çekişiyordu. Biz anladık ve yanlarından gerçek öldürülen taksi şoförünü bulmak için başka tarafa giderken arkadan bizim haksızlığa uğramış dedektif anonsu patlattı; "Merğez, doğridur, buyurduğunuz yere yakın yerde  biz Asayiş Ekibi tağsiyi bulduğ. Arka koltuğlarda ölü gibi yatup kanduran şahus vardur. Şağıs ölmemiş sağdur. Bilgilerinize. Bülmem ğırğız, bülmem anarşist, bülmem suçsuz merğez. Bu şağis elumuzdedur merğez. Cinayet Masasına teslum edelum mı? Merğez" Merkez defalarca anons ettirip anonsları kayıda almışlar canları sıkılınca dinlerler ayrıca bizlerin de her gidişimiz de de özellikle dinletirler, hatta bazı geceler geç saatlerde telsizlerden de korsan olarak diğer bütün ekiplere tekrar tekrar dinletirlerdi.