SAYFALAR

10 Ocak 2013 Perşembe

EŞYALARI SATTI

Ankara Hırsızlık Bürosu 1989 yılı yaz ayları. Çankaya Köroğlu Caddesinde oturan yeni evli bir çift evlerinin gündüz soyulduğunu iddia ederek şikayette bulundu. Fakat anlattıkları olayın oluş şekli şimdiye kadar görülen hırsızlık olaylarına pek benzemiyordu.

İncelemek için evlerine gittiğimizde gözlerimize inanamadık. Ev tamamen dört duvardan kalmış, ne varsa bütün ev eşyalarını alıp götürmüşlerdi.

Hiç bir kapıda zorlama veya kırık yoktu. Karı koca çalışan yeni evliler ağlıyorlardı. Hile filan yok gerçekten hırsızlık olmuştu. Çevreden araştırdık. Eşyaları bir kamyona yükleyerek alıp götürdüklerini söylediler. 

İşe İtfaiye Meydanından başladık. İtfaiye esnafı telefonla ilan vererek kullanılmış eşya alırlar. Hiç biri aldık demedi. Ev sahibinin yanına bir polis vererek itfaiye dükkanlarını bir bir kontrol ederken mal sahibi, bir dükkanda sehpasını ve halısını tanıdı. Gıcık Memduh takma adı ile tanınan bu dükkan sahibi Köroğlu Caddesinde bir evden satın aldığını söyledi.

Kısacası olay şöyle gelişmiş. Takip ederler, ev sahipleri evden çıkıp işe gittikten sonra önce hırsız bir çilingir getirerek anahtar yaptırır. Gündüz bir kadınla gider evde otururlar. Sonra gazete ilanlarından alıcı bulur ve eve çağırır. Komiser olduğunu, şarka tayın olduğunu, onun için ev eşyalarını satacağını söyler ve bir ev eşyasını ölü fiyata sattıktan sonra kayıplara karışır. 

Satın alan adam iki hamal ve bir kamyon ile gelerek eşyaları yükleyip itfaiye meydanına dükkanına getirir. Esas ev sahibi akşam eve gelince şoke olurlar. Eşyaların bir kısmını bulduk ve iade ettik. Hırsızı da altı ay kadar sonra yakaladık.



9 Ocak 2013 Çarşamba

POLİS YARDIM ETTİ

Ankara Oto Hırsızlık Bürosu 1992 yılı, Dikmen de gece saat 03.00 sıralarında, tüp yüklü bir kamyon çalındı. İki ay sonra mezarlık tarafında kamyon bulundu tüpler yok tabi. 3-4 ay sonra yakalanan sabıkalı iki hırsız suçlarını itiraf ettiler ve olayı anlattılar. Tüpleri Kırşehir ve Kaman civarın da satmışlar çoklarını sattıkları yerlerden geri alarak esas mal sahibine teslim ettik.

Bunlar rutin olan işler fakat bu işin enteresan bir tarafı var onun için anlatıyorum. İki sabıkalı kafadar bir gece Dikmen Sokullu da koca tüp yüklü kamyonu çalmağa karar verirler. Etrafı kontrol ettikten sonra  kamyonun direksiyon kilidini kırdıktan sonra, zaten yokuşa park edildiği için, yokuştan aşağı kaydırarak indirirler. Biraz aşağıda ışıklarda bu çaldıkları tüp yüklü kamyon istop eder. Hırsızlar kamyon ile uğraşırlarken yanlarına iki resmi polis otosu gelir. Polislere arabalarının çalışmadığını söylerler. Polisler de asli görevlerini yaparlar. Hırsızlara yardım eder kamyonu iterek az ilerde ki geniş yere kadar götürürler. Ön kaputu açıp biraz uğraştıktan sonra mazot olmadığını anlarlar. Polisler polis otosu ile giderek, bidonla mazot getirip çalıntı arabanın depoya koyarak. Biraz daha uğraşırlar arabayı yine çalıştıramazlar. Polislerin işi çıkar oradan ayrılırlar. Hırsızlar çaldıkları kamyon ile biraz daha uğraşırlar ve bakarlar ki kamyonun sahibi depodan mazotu getiren borulardan birine musluk takmış, o musluğu tesadüfen bulurlar ve açarak çalıştırırlar, tüplerle yüklü olarak götürür Kırşehir'in ilçelerinde tüp satarlar. Tüpler bittikten sonrada kamyonu Karşıyaka mezarlık civarında terk ederler.

İngiliz Bilim adamına sormuşlar; "Dünya da en çok ne isterdin?"
O da cevap vermiş; "Şansım olsun yeter. Dünya da en çok şans isterim." demiş. Bu hırsızlar da dünya da en şanslı hırsızlardan fakat işleri hırsızlık olduğundan bir zaman sonra yakalandılar. Ama olsun yine de çok şanslı insanlarmış. Çünkü çaldıkları kamyonu götürebilmeleri için polis farkında olmadan uzun süre yardım etmiş. 

8 Ocak 2013 Salı

LONDRA'YA

Temel büyük iş adamıdır ve elinde üç valiz ile hava alanına gider.
Elinde ki Londra biletini görevliye verir. Görevli kız bilgisayarda işlemler yaparken, Temel elinde ki valizleri tarttırmak için kantara koyar ve;
"Hanum efendi kizum; kırmızı valiz Paris'e, sarı valiz Roma'ya, siyah valiz Tokyo'ya, bende Londra'ya cideceğim." der.
Görevli kız hayretler içinde;
"Beyefendi özür dilerim bunu yapmamız hiç mümkün değil. Sen Londra'ya gidiyorsan, valizlerini de Londra'ya göndermek mecburiyetindeyiz." der.
Bunu duyan Temel
"Hah kizum bunu duyduğuma çok sevindum işte. Geçen sefer öyle yapmış tunuz da." der.