SAYFALAR

2 Nisan 2013 Salı

şiir KAHRAMAN POLİSLER

Her şartta vatandaşa, yardım için koşarız,
Menfaat gözetmeden, hizmet için yaşarız,
Engel tanımıyoruz, ölüm korkutmaz asla,
Yüce milletimiz için, feda olsun canımız.

1977 Adana 10 Nisan
Lider Mustafa Kemal, yol gösteriyor bize,
Başkasını korumak, kutsal gelir hepimize,
Suç işleyene ders verir, çarpar kafalarına,
Kadife eldiven geymiş, çelikten ellerimiz,

En başta yemin ettik, milletle bir olacağız,
Daima müşfik davranıp, görevi yapacağız,
Vatan, millet sevgisi, herşeyin en üstünde,
And içtik biz bu yolda, canımızı vereceğiz.

Acizlere yardım etmek, birinci görevimiz,
Cana, mala ve ırza, tüm saldırıları önleriz,
Hiç imkan olmasa da, biz imkanı yaratırız,
Yer gök şahittir bize, kahraman polisleriz.
                                     Recep Ali Öztürk


Bu hafta Polis Teşkilatının kuruluş yıl dönümüdür. 10 Nisan 1845 te Emniyet Teşkilatı kurulmuştur. Unutmayınız! Polis; hiç bir zaman kötülerin size anlattığı gibi, veya kötü polislerin size yaptığı gibi, 'Kötü insanlar' değillerdir. İnanın ki en azından iyileri çoğunluktadır. Kendilerini başkaları için adamış insanlardır. Nasıl ki bir insan darlandığı ve her şeyden ümidini kestiği zaman Allaha sığınır bekler, yeri gelir suçlusu da müştekisi de ‘POLİS! İMDAT!’ diye bağırır polisten medet bekler.
İşte NE MUTLU BU MESLEĞİ LAYİKİYLE YAPAN POLİSLERE. Allah her daim sizleri korusun ve yardımcınız olsun. 

31 Mart 2013 Pazar

CERİ CETUR

Bir uçak kazasında Amerika'lı, Fransız ve Karadeniz'li üç kişi bir adaya düşerler.
Üçü birlikte bir zaman yaşadıktan sonra, bir gün bir bulut kümesi süzülerek yanlarına gelir.
"Sizleri bir aydan beri takip ediyorum hoşuma gittiniz. Bir defaya mahsus ne dilerseniz yapacağım. Benden dilek dileyin" der. Amerika'lı Önce beni Waşington'a götür, uzaya gideceğiz beni bekliyorlar" der.
Bulut Amerika lıyı aldığı gibi Waşington'a bırakıp geri gelir. Fransız da bir an evvel kurtulmak için "Benim işim çok acele, beni de Paris'e bırak" der.
Bulut kümesi yüklendiği gibi Fransız'ı Paris'e götürüp bırakır. Karadeniz'li tek kalmıştır bu ıssız adada,
O nun için tekrar geri adaya gelir ve Karadeniz'liye
"Sende dileğini dile bakalım" der.
Kendini en sona bıraktıkları için biraz kızan Karadeniz'li dileğini diler "Haçan pen O Uşakları çok sevmişidum, ha onları ceri buraya cetur da..." der, bulut kümesine. Ve hepsi geri gelirler.

28 Mart 2013 Perşembe

DEMOKRASİ

1965 yılında; Rize Erkek İlk Öğretmen okulunda lavabo da aynanın yanına bir orak, çekiç SSCB bayrağı çizilmiş tı. O zamanlar bu konularda konuşmak çok yasaktı. Hemen adama 'Komünist' damgası vurulur ve daha hiç silinmezdi. Valilik yetkililerince incelemeler yapıldı ve Bir komünist ajanın çalışmalarını SSCB ne bildirmek için kullanılan bir yol, metot olduğu kanaatine varıldı.

O zamanlar herkes gizliden gizliye çalışma yaparlardı. Şimdi ise durum çok farklı. Eskiden resim çizenler şimdi bayraklarını taşıyor ve adam öldürüyorlar. Onlarda ilerledi. Bir Hizbullah örgütü geldi. Herkes akşam olsa da haberleri dinlesek diye iple çekiyorlardı. Hiç görülmemiş usullerle insanlar avlanıyor. Domuz bağları ile bağlanıyorlar ve sonrada öldürülüp kaldıkları evde cesetler üç beş gün misafir edildikten sonra, kömürlükte veya evlerinde müsait bir yere gömülüp, uzun süre öldürdükleri adamların cesetleri ile birlikte yaşıyorlardı. Hatta cesetleri buz dolabı içerisinde bir yerden başka bir yere naklediyorlardı. Peki kurbanlar Hizbullahçılara ne yapmışlardı? Niçin öldürülüyorlardı? Şimdi burada esas mesele onların yaptığı, ettiği değil. Aldıkları örgüt emirlerini, örgüt uyguluyordu. Bütün örgütler aynıdır. Önce ülkeyi kutuplara ayırırlar. Başka ülkeleri boş verelim. Kendi Ülkemize bir göz atalım; 'Solcu-Sağcı' yok tutmadı. 'Alevi-Sünni' Gene tutmadı. Ufak tefek olaylarla geçişti. 'İlerici-Gerici' dendi. O da tutmadı. Şimdi 'Kürt-Türk' deyip denediler. O da hiç tutmadı. Zorla tutturmağa çalışıyorlar. Bütün örgütlerin hedefi aynıdır, yolları ayrıdır. Örgütlerin tek hedefi var, olan vatanı bölmek, parçalamak ve yıkmaktır. Bir asır kadar önce aynı usullerle Osmanlı İmparatorluğunu parçalayıp, Irak, Suriye, Libya, Mısır, Cezayir, Yemen v. s. böyle bölünerek kurulmadı mı? Şimdi hepsi tek tek sindirilip yok edilmiyor mu? Hepsinin başında bir musibet, bir bela yok mu?

Usul hep aynı 'PARÇALA YOK ET.' Peki parçalamak nasıl olur? Terör yaratarak. Terör nasıl yaratılır? Terör yaratmak için kurbanlara yaklaşırlar. Önce onlara dost olarak yaklaşılır. Kandırdıktan sonra çeşitli olaylarda kullanırlar. Tehlike arz ettiği zaman onlardan da yok ederek kurtulurlar. Hatta terör için en yakın arkadaşlarını bile göz kırpmadan öldürtürler. Terör yaratarak iyice halkı bezdirirler. Ülkeyi birbirine düşürüp yaşanmaz hale getirirler. Sonra, kamu oyunu 'DEMOKRASİ' diye kandırarak, o ülkeye güya DEMOKRASI getirmek için girer ve o ülkeyi yok ederler. Tek kurtuluş yolu tarihi iyi öğrenmek, unutmamak ve ondan ders alarak bir daha aynı hataya düşmemektir.