SAYFALAR

11 Haziran 2013 Salı

ÖZLÜ SÖZLER

1 -Başkasının seni yönetmesine izin verme. Kendini ve gerekirse başkasını sen yönet.
2 -Başkalarını herkesin yanın da öv. Eleştirilerini yalnızken yap.
3 -Tecrübe bir insanın başından geçen olayların bıraktığı izlerdir.
4 -Düşmanın en kötüsü ve tehlikelisi, düşmanlığını gizleyendir.
5 -Biri ile sarıldığın zaman önce ayrılan sen olma.
6 -En iyi alışkanlık, söylediklerimizi önce kendimiz duymamızdır.
7 -Pencereden bakan sadece önünü görür, minareden bakan her tarafı görür.
8 -Sabırla bekleyen insan istediğini elde edebilir.
9-Bir el sana uzatılırsa daima kabul et, asla geri çevirme.
10 -Özel biri ile karşılaşmak, onu değerlendirmek, bir saat içinde gerçekleşir. Onu sevmek işi bir gün içinde olur. Ama sonra onu unutabilmek için, bir ömrün geçmesi gerekir.

10 Haziran 2013 Pazartesi

ÖVGÜ


Fatih Sultan Mehmed
Fatih Sultan Mehmed İtalyan ressam Bellini ye resmini yaptırırken yanlarına bir dilenci yaklaşmak ister.
Korumalar müsaade etmezler.
Padişah "Bırakın gelsin Ağalar" der. 
Dilenci Padişaha yaklaşır ve "Sen ki Ol Sultanlar Sultanı, Neyi Bahşi Hüsrevani" (Sen ki, yerin göğün ve bütün alemin O Sultanlar Sultanısın) diye methiyeye başlayınca..
Fatih Sultan dilencinin sözünü keser ve
"Ağalar bu adama bir kese altın verin, ve gönderin, gitsin" der. Kendisini met eden sözleri dinlemez. Bu duruma hayret eden ressam Bellini;
"Hünkarım, bu adam sizin için iyi şeyler söylüyordu. Size övgüler yağdırıyordu. Neden dinlemediniz" diye sorar.
Cihan Padişahı şöyle cevap verir;
"Övgü dolu şeyler söylemesine söyledi. Lakin akılsızın övgüsü, akıllıya hoş gelir mi Bellini?" der.

8 Haziran 2013 Cumartesi

BU EVE TAŞISAK

Osmanlı döneminde gazetecilik yapan ve hicviyeleri ile tanınan Kazim Musa Paşa, Sadrazam Ali Paşa ile karşılaşırlar.
Sadrazam Ali Paşa gazeteci Musa Paşaya tavsiyelerde bulunur.
Yazdığı yazıların, çizdiği resimlerin bir gün gelecek kendi başını yakacağını, Hanedanı Osmaniye yi bu şekil tenkitlerden vaz geçmesini söyler.
Tam o sırada da bir yabancı misyoner yanlarına yaklaşır.
Sadrazam Ali Paşa da elçinin hal hatırını sorar.
Elçi de dertlerini bir bir sıralar:
"Sormayın Paşam tuttuğum ev bana çok uğursuz geldi. Evi kiraladığım gün eşim öldü. Ertesi gün büyük oğlumu kayıp ettim. Bir kaç gün sonra da küçük oğlum ve kızım öldü" deyince.
Gazeteci Musa Paşa Sadrazamın daha önce yaptığı nasihatleri unutuyor ve
"Vay anasını bey efendi bütün bunların hepsi o eve taşındıktan sonra mı oldu?" der.
Döner Sadrazam Ali Paşa ya "Paşam müsaade etseniz de hanedanla birlikte sarayı bu eve taşısak" der.