SAYFALAR

16 Ocak 2014 Perşembe

DİLENCİLİĞİN KURALI

Bir adam çaresiz kalınca dilenmeğe karar vermiş. Gitmiş caddenin en işlek yerinde açmış ellerini gelenden geçenden para istemiş. O günü hiç kimseden beş kuruş alamadan geçmiş. Ertesi gün etrafı bir kolaçan etmiş. Bakmış bir başka dilenci oturmuş dileniyor, her geçen adam da para atıyor. Bu da galıba burası dilenmek için uğurlu yer diye düşünmüş. O dilenciye yakın bir yere mendil serip O da kazanan dilencinin yanında dilenmeğe başlamış. Her gelen bunu boş geçiyor, O dilenciye para atıp gidiyormuş. Bu bir ekmek parası kazanamazken öbür dilenci akşamdan kazandığı paraları çuvalle götürüyormuş. Bu durum üç beş gün devam edince, kazanan dilenciye kazanamayan sormuş: "Aynı yerde duruyoruz. Sen ne yaparsan bende onu yapıyorum. Sen kazanıyorsun, bana kimse para vermiyor. Bu işin bir sırrı mı vardır? Varsa bir kuralı bana öğretirmisin. Kaç gündür bir ekmek parası kazanamadım." diyor. O da "Onu sana ben öğretemem git kıralımıza sor." diyor. Sora sora dilenciler kıralını kaldığı otelin hamamında yıkanırken buluyor. Durumu anlattıktan sonra dilencilikten bile hiç para kazanamadığını, günlerce aç olduğunu, ne yapması gerektiğini soruyor. Dilenciler kıralı "Sen dilenciliğin kurallarını bilmiyorsun. Onun için kazanamıyorsun. Dilenmenin üç tane kuralı var 1. Kim olursa olsun isteyeceksin. 2. Nerede olursa olsun isteyeceksin. 3. Ne verirlerse versinler alacaksın." demiş. Bilmem bu dilenci daha sonraları kazanabilmiş mi? Fıkranın sonunu burada yazamam, biraz müstehcen. Fakat okadarını söyleyim. Yine bu talihsiz dilenci hamam da da kazanamıyor. Kayıp ediyor. Bazı insanlar vardır ne yaparlarsa yapsınlar, kayıp etmeğe mahkümdurlar.

15 Ocak 2014 Çarşamba

HERŞEYİN SONU 'HİÇ'

Bu dünyada her şeyin bir sonu vardır. Hiç bir şey sonsuz değildir. Hiç ayrılmayacağız diyenlerin gün gelir ayrılacakları, hatta düşman olacakları aşıkardır. Onun için insan temkinli davranmalı. Hani ilk başlardan bir fıkra anlatmıştım 'HİÇ' aynen şöyleydi:

Nasrettin Hocaya bir adam sormuş: "Sen kimsin?"

Hoca "Ben hiç kimseyim" demiş.

Adam kabara kabara " Ben Mutasarruf'um" demiş.

Hoca sormuş: "Sonra ne olacaksın?"

- Vali olurum.

Hoca devam etmiş: "Daha sonra?"

- Vezir

- Daha sonra?

- Herhalde sadrazam olabilirim.

- Peki ondan sonra?

Artık makam kalmadığını gören Mutasarruf

- Ondan sonra makam yok ki HİÇ demiş

Hoca kendisine:

"Daha ne kabarıyorsun be adam, ben şimdi, senin yıllar sonra geleceğin

makamdayım. 'HİÇİM işte'" demiş.

Şimdi senin güç elinde iken karşında kine kötülük yaparsan, bir gün güç onun da eline geçer

ve o da sana kötülük yapar. Bir hareketten önce herşeyi etraflıca ince düşünmek lazım.

Dünya sürprizlerle doludur. Ve insan gelip geçicidir. Sultan Süleyman'a bile kalmadı bu

dünya. Önce 'Hiç' sonra 'Yokolup' gittiler. Ne Firavunlar vardı, dünya onlara da kalmadı.

14 Ocak 2014 Salı

MIM

Karadenizli bir kaç arkadaş vapuru kaçırdıkları için bilet aldıkları acente ile görüşürler.
-Biz vapuru kaçirduk, başka vapur kaçta var?
-Kaç kisisiniz?
-Yediyuz. Görevli bu kalabalık yolcuları kaçırmak istemez ve hemen özel bir gemi çağırır. Gemi gelir. Yedi tane Karadenizli otururlar.
Görevli sorar:
-Hani yedi yüz kişiydiniz?
-Doğrudur, işte bir, içi, uç, dort,peş, alti, yedi. Toplam yediyuz daa.
Acenta sahibi çok kızar Karadenizliyi döver ve:
-Eğer, bir daha "ı" yerine "u" dersen, canına okurum senin. der.
Aynı Karadenizli daha sonra bir bakkala gider.
-Bana bir mım verir misin? der
Bakkal anlamaz tabii. Karadenizli eli ile gösterir:
Bakkal:
-Yooo, o 'mım' değil, onun adı 'mum' dur. der.
Karadenizli de:
-Olsun, bende biliirumda 'mım' demek, dayak yemekten daha eyidir daa. der.