SAYFALAR

28 Ocak 2014 Salı

NE İŞE YARADIN

Bektaşi ile Hacı ramazanda içki içerlerken 4.Murat tarafından yakalanmışlar. Padişah ikisini de sorguya çekmiş. "Tamam. Götürün bunların kellelerini alın." demiş. Hacı "Affedin. Şeytana uyduk. Hünkarım." diye yalvarmış. Bektaşi bu hükme karşı çıkmış. "Ben Müslüman değilim. Beni ramazan bağlamaz. Ve içki içsem de suç sayılmaz" demiş. Padişah düşünmüş haklı bulmuş ve Bektaşi yi af etmiş. Bektaşi tam huzurdan ayrılırken "Hünkarım, ben Müslüman olsam yanımda ki arkadaşımı da af eder misin ?" demiş. Ve hemen kelime-i şehadet getirmiş. Bu durum Padişahın çok hoşuna gitmiş, hacıyı da af etmiş. Bektaşi ile hacı çıkmışlar giderlerken, Hacı, Bektaşi ye kızmış "Sen ne biçim adamsın be adam. Bir gavur oluyorsun. Bir Müslüman". Bektaşi de "E..fena mı? Gavur olurum kendimi, müslüman olurum seni kurtardım. Peki ya sen ne işe yararsının?" demiş.

27 Ocak 2014 Pazartesi

KANUN NERDE

15.01.2014 tarihinde bütün televizyonlarda izledik. Olay Türkiye Cumhuriyetine bağlı Mardin İlinde meydana gelmiş. DEDAŞ (Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi) dört milyon iki yüz seksen dört bin Türk lirası elektrik tüketim borcu olduğu gerekçesiyle Mardin Belediye binasının elektriğini kesmiş. Mardin Belediye başkanı da emir vermiş, Belediye görevli ekipleri de gündüz giderek hiç tebligat yapmadan çalışan insanlar içeride iken DEDAŞ, yanı Mardin şehir elektrik binasını mühürlemişler.

Üstelik bir de elektriği kesenler ve binayı mühürleyenler çok iyi bir iş yapmışlar gibi televizyonlarda insanların karşılarına çıkıp konuştular. Bunlar Türkiye de görev yapan resmi ve yasal devlet kurumları. Şimdi DEDAŞ a sormak lazım; mahkeme veya icra yoluyla tahsil edemez miydiniz? Borç dört milyonu geçene kadar neredeydiniz?

Belediyeye de sormak lazım; Borcunuzu vaktinde neden ödemediniz? Madem DEDAŞ ın binası ruhsatsızdır şimdiye kadar neredeydiniz? Bilmiyor muydunuz? Bir yeri mühürlemek ne anlama gelir? Nasıl mühürlenir? Mühür fekki nedir? Bilir misiniz? Sonrası; Mühürlü yerin içinde ki insanlar nasıl çıktılar? Bu işin sonu ne oldu? Hangi taraf kazandı? Yoksa bu olay sadece şov dan ibaret bir düzmece filim miydi?

Kanunları uygulayan yok. Soran yok. Herkes keyfine göre sırf görüntü olsun, bir kabadayılık olsun diye iş yapıyor. Ülkeler ne silahla ne de kabadayılıklarla idare edilmez. Ülkeler akılla ve kanunlarla idare edilir. Hatta kanunlar yaz boz tahtası gibi işime gelmedi diye değiştirilemez. Şimdi Mardin de bu olayda alenen bir kaç suç işlenmiştir. Hem de ciddi ağır cezalık suçlar var.

Zorla Alıkoyma. Hürriyeti Tahdit. Mühür Fekki. Görevi Kötüye Kullanma. Görevi İhmal gibi suçlar işlenmiştir. Bu suçlar kime güvenerek ve nasıl işlenmiş. Sonuçları neler olmuştur? Bu kadar gün bekledim bir işlem yapılmadı. Ne kadar kanun çıkarırsanız çıkarın uygulanmayıp keyfi icraat olursa o kanunlar hiç bir şey ifade etmez. Kanunlar fakire uygulanıp zengine es geçilmez. Sonra kanunlar bu günlük te olmaz. Kanunlar devletin beka sı için daim olmalı. Caydırıcı olmalı. Hanı nerede.

25 Ocak 2014 Cumartesi

DAYAK

Polis döver mi? Yıl 2002 Ankara Emniyet Müdürlüğü. Bazen öyle olur ki herkes döver. Dayak bazıları için ilaçtır. Poligon Amiri iken emekli olmak için dilekçemi verdim. 40 yıla yakın hizmetim vardı. Bazı formaliteler için Bahçeli Mahallesin de ki şimdiki SGK o zaman ki Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne gittim. Belgeleri görevli memura teslim ettim. Bana öğleden sonra gelmemi söyledi.

O zamanlar bilgisayarlar yeni yeni kullanılmağa başlanmış çok yavaş işliyorlar ve bazı aksaklıklar oluyordu. Ne ise öğleden sonra gittiğimde aynı memur işimin olmadığını, yarın gelmemi söyledi. Ertesi gün de saat 10.00 sıralarında gittim. Bir saat kadar kendisi bilgisayar ile meşgul olurken beni beklettikten sonra, ben sorunca, yine işimin olmadığını hafta başında gelmemi söyledi. Hiç başını kaldırmadan bilgisayar ile uğraşıyor arada bir de bana bir şeyler sorup, benim sorularıma da hiç yüzüme bakmadan cevaplar veriyordu. Ben de bilgisayarda o zamana kadar benim belgem ile uğraştığını sanıyordum. Alt tarafı iki satır belge bilgisayara işlenecek ve müdürlerine imzalatılacaktı. "Peki sağlık olsun" dedim ve çıkarken eğilerek önünde ki bilgisayarına yan gözle bir baktım ki bu muhterem memur, bilgisayarda 'TEDRİS' oyununu oynuyormuş. Ekranda gördüm.

Aramızda bulunan bankonun üzerinden içeri yanına atladım. Sonra müdürleri filan geldi. Benim belge imzalanmış, bilgisayara işlenmiş ve çekmecesinde duruyormuş. Bana da mahsus vermiyormuş. Üç dört gün bana git gel yaptı. Gözünüzü seviyim şimdi bu adamı döven polis veya bir başkası suçlu mudur? Bir devlet memuru vatandaşına bu numarayı yapar, işkence çektirir mi? Kanımca bunun polise bir düşmanlığı vardı ve beni de polisliği bitti bir şey yapamaz, biraz oynatayım diye düşünüyordu.

O memurun çekmecesinden çıkardılar ve belgeyi bana verdiler. Memuru da koluna kelepçe vurarak Emniyet Müdürlüğüne götürdüm. Üzerinden başkasına ait ehliyet çıktı. İşlem yapıldı Adliyeye yolladık. Şimdi düşünün dayak olmasa bu belge bana kim bilir ne zaman verilmiş olurdu. Demek ki her şeyin yerine göre faydası var. Dayağın bile. Hem ne derler: "Dayak cennetten çıkmadır." diye.