Bir tanıdığımız adam Adana Karaisalı yolunda ki evine bizleri ekipçe davet etti. O zamanlar Emniyetin böyle imkanları hiç yoktu ve her şeyi kendi imkanlarımızla hallederdik. Bu adam da ismi Vergi Usta ve bizim büromuz Cinayet Masasının arabalarını tamir eder para filan almazdı. Emniyette herkes tanır fakat polise de hiç işi düşmezdi. Yoldan biraz içerde ki, iki katlı teraslı oldukça güzel yapılmış evine dört arkadaş gittik. Terasta oturduk. Yenge dolma filan yapmış. Salata filanda yapıldı ve sıra sofranın kurulmasına geldi. Yenge duvarda ki yüklükten sofra bezini bazı eşyaların arasından çekti. Sofra beziyle birlikte simsiyah bir şey 'küt' diye ses çıkararak yere önümüze düştü. İngiliz malı Webley Skott marka 45 kalibrelik toplu tabanca. Yenge, Vergi Usta ve biz hepimiz bir göz göze geldik. Hiç kimse bu düşen silahı ellemedi. Aradan on dakika kadar geçti silah hala yerde duruyor, soğukta olsa muhabbet devam ediyordu. Vergi Usta ve yenge hanım silahı kaldırmağa cesaret edemediler. Bizler de hiç oralı olmadık. Ordan burdan konuşmağa devam ediyorduk. Vergi Usta "Ağabey bu silah burda durmasın gelen giden olur. Ya yakalayın siz kaldırın, yahutta müsaade edin kaldırıp saklayım." dedi.
13 Şubat 2014 Perşembe
10 Şubat 2014 Pazartesi
ANTİVİRÜS
2011 yılından beri bilgisayarlarla uğraşırken söküp, takıp bozarak kendi kendime bir şeyler yaptım ve bilgisayarların format atmaktan tutunda ufak tefek tamiratlarından da anlar oldum. Hard disklerin 'Sata, İde' gibi çeşitlerini öğrendim. Hatta SSD hard disklerin 20 kat daha hızlı olduklarını ve az ısındıklarını da öğrendim. Bazen de tabi 'yapacağım veya çok daha iyi yapacağım' zihniyetiyle uğraşırken bazı bilgisayarları temelli bozarak attığım da oldu. Güya ustalar gibi veya ustasından daha iyi yapacağım derken, bu elektonik cihazlarda her şey çok ince ayarlar üzerinde yürür ve o ayarlar bozulursa eğer yapamazsın tabi. Anlatmak istediğim geçenlerde elimde ki kendime ait Sony marka çok güçlü bir bilgisayar bozuldu. Format attım, sürücüleri yükledim. Bir türlü düzen tutturamadım. Ben 'google' açılsın derken ille 'Yandex' veya bazen de başka bir şeyler açıldı. Üç gün gece ve gündüz yeni formatlar atarak uğraştım. Programı kurduktan sonra internetten bir program veya sürücü indirirken yanına takılmış (Yok işte Kromu da indirin. Tavsiyemizdir. İyidir, filan) En kızdığım şeyler. Sanki ben işimi bilmiyorum da bana akıl veriyor. Ben onları iptal ettikçe o kötücül programlar nasıl girdilerse bilgisayarıma girdiler ve basbayağı işgal ettiler. Ben inat ettikçe onlar da inat ederek ille bir taraftan bilgisayarda başka programların içine saklanarak bana gıcık vermeğe devam ettiler. Hiç beklenmedik bir zaman da pat diye ortaya çıktılar. Bu durumlar bana tabi cinnet getirtti. Bütün antivirüs programlarını denedim. Bütün Windowsu onaran programları denedim.
Hepsi fasarya. En son hard diski değiştirmeğe karar verdim. Üzerinde ki 500 gb lık orijinal hard diski de pek değiştirmek istemiyordum. Bilgisayarda ki bütün programları sildim. En son bir format daha attım. Bilgisayarın içinde yine aynı hayaletler cirit atmağa devam ediyordu. Ben yazı yazarken 'şaak' diye Yandex, Zinio gibi bu ecüc mecücler çıkıyor bana ne yazdığımı şaşırtıyorlardı. Bazı anlayan kişilere sordum "Uğraş sen yaparsın." dediler. Biraz araştırdıktan sonra ESET NOD32 antivirüs programı buldum. Bu programın bedavası olmadığından bir aylık deneme sürümünü ümitsizce indirdim ve çalıştırdım. Gizli simgelerin olduğu yerde küçük mavi bir dairenin içinde kuyruklu bir siçan hiç durmadan devamlı koşmağa başladı. Bu program sadece bilgisayarı değil, beni ve böbreklerimi bile temizledi. İki saat içerisinde on bir tane virüs buldu. Bu virüsleri silmekte silemedim. Hepsi kendiliğinden kayıp oldu gittiler. Bugün onuncu gün, şeytan kulağına kurşun, bilgisayarım sanki yeni dükkandan alınmış gibi oldu. Bilgisyarı her açtığımda bu ANTIVIRUS programının amblemi kel bir biyonik adam ekrana çıkıyor ve bana keskin gözlerle bakıyor. 'Saldıracak' diye oturduğum yerde etkileniyorum. Eğer benim karşılaştığım durumla karşılaşırsanız ki, ille de karşılaşıyorsunuzdur. Mutlaka tavsiye ediyorum. Ha en büyük virüs Google Chrome arama motoru ve Yandex tir. Bunlar zamanla tamamen virüse dönüşüyor. Veya bütün zararlılar bunların adları altında cihaza giriyorlar. Tesbit edebildiğim kadarıyla Valfe Apps, Search Prodect ve Counduit programları da zararlı virüslerdir. Zaten virüsleri yapanlarda büyük bilgisayar şirketlerinin kendileridir. Adamlar kurnaz işte bir taraftan yapıp kullanın diye veriyorlar. Diğer taraftan da aynı kişiler para kazanmak için bozuyorlar.
Hepsi fasarya. En son hard diski değiştirmeğe karar verdim. Üzerinde ki 500 gb lık orijinal hard diski de pek değiştirmek istemiyordum. Bilgisayarda ki bütün programları sildim. En son bir format daha attım. Bilgisayarın içinde yine aynı hayaletler cirit atmağa devam ediyordu. Ben yazı yazarken 'şaak' diye Yandex, Zinio gibi bu ecüc mecücler çıkıyor bana ne yazdığımı şaşırtıyorlardı. Bazı anlayan kişilere sordum "Uğraş sen yaparsın." dediler. Biraz araştırdıktan sonra ESET NOD32 antivirüs programı buldum. Bu programın bedavası olmadığından bir aylık deneme sürümünü ümitsizce indirdim ve çalıştırdım. Gizli simgelerin olduğu yerde küçük mavi bir dairenin içinde kuyruklu bir siçan hiç durmadan devamlı koşmağa başladı. Bu program sadece bilgisayarı değil, beni ve böbreklerimi bile temizledi. İki saat içerisinde on bir tane virüs buldu. Bu virüsleri silmekte silemedim. Hepsi kendiliğinden kayıp oldu gittiler. Bugün onuncu gün, şeytan kulağına kurşun, bilgisayarım sanki yeni dükkandan alınmış gibi oldu. Bilgisyarı her açtığımda bu ANTIVIRUS programının amblemi kel bir biyonik adam ekrana çıkıyor ve bana keskin gözlerle bakıyor. 'Saldıracak' diye oturduğum yerde etkileniyorum. Eğer benim karşılaştığım durumla karşılaşırsanız ki, ille de karşılaşıyorsunuzdur. Mutlaka tavsiye ediyorum. Ha en büyük virüs Google Chrome arama motoru ve Yandex tir. Bunlar zamanla tamamen virüse dönüşüyor. Veya bütün zararlılar bunların adları altında cihaza giriyorlar. Tesbit edebildiğim kadarıyla Valfe Apps, Search Prodect ve Counduit programları da zararlı virüslerdir. Zaten virüsleri yapanlarda büyük bilgisayar şirketlerinin kendileridir. Adamlar kurnaz işte bir taraftan yapıp kullanın diye veriyorlar. Diğer taraftan da aynı kişiler para kazanmak için bozuyorlar.
8 Şubat 2014 Cumartesi
ERMENİ KURBAN KESERSE
Erzurum'da Ermenilerin isyan döneminde, Türklere mahçup olan bir Ermeni Türk komşularına sadakatini göstermek için kurban bayramında kurban kesmeğe karar verir.
Bir inek alır ve ineği keser. Fakat daha ineğin canı çıkmadan yarım canlı iken kalkar ayağa. Ne kadar uğraşırsa işin içinden bir türlü çıkamaz. Uğraştıkça bütün üstü başı kanlar içinde kalır.
Bir arkadaşı rastlar ve akıl verir:
"Sen bu işi beceremezsin. Şu karşı ki kahvede müslümanlar var. Git Onlara rica et, onlar bir dakikada hallederler." der.
Ermeni Müslümanlardan yardım istemek için elinde kocaman kanlı bıçak, üstü başı kan revan, kahveye girer ve orada oturanlara sorar;
"Siz Müslüman mısınız?”
Kahve de oturanlar çok korkar ve;
"Biz Müslüman değiliz." derler.
"Peki Müslümanlar nerdedirler?" der.
İçlerinden biri kekeleyerek;
"Ca..ca..camiye gittiler, burada hiç müslüman yok" der.
Ermeni aynı şekilde camiye gider ve arkada oturan camaatten birine sorar;
"Sen Müslüman mısın?"
Adamda hiç ses yok. Korkudan dili tutulur.
Ermeni biraz sinirlenerek tekrar sorar.
Yanındaki cemaatlerden biri “Yok yok biz Müslüman değiliz.” Der.
Ermeni “Peki ya Müslüman kimdir? Der.
Sırtı dönük dua okuyan hocayı gösterirler ve “Müslüman o dur.” Derler.
Ermeni gider, aynı vaziyet hocanın karşısına dikilir ve;
"Sen Müslüman misin?" der.
Hoca bir Ermeniye, bir elinde ki kanlı bıçağa bakar ve;
"Çim? Ben? Bene müslüman deyenin anasını, çelmişini, ceşmişini" der.
Bir inek alır ve ineği keser. Fakat daha ineğin canı çıkmadan yarım canlı iken kalkar ayağa. Ne kadar uğraşırsa işin içinden bir türlü çıkamaz. Uğraştıkça bütün üstü başı kanlar içinde kalır.
Bir arkadaşı rastlar ve akıl verir:
"Sen bu işi beceremezsin. Şu karşı ki kahvede müslümanlar var. Git Onlara rica et, onlar bir dakikada hallederler." der.
Ermeni Müslümanlardan yardım istemek için elinde kocaman kanlı bıçak, üstü başı kan revan, kahveye girer ve orada oturanlara sorar;
"Siz Müslüman mısınız?”
Kahve de oturanlar çok korkar ve;
"Biz Müslüman değiliz." derler.
"Peki Müslümanlar nerdedirler?" der.
İçlerinden biri kekeleyerek;
"Ca..ca..camiye gittiler, burada hiç müslüman yok" der.
Ermeni aynı şekilde camiye gider ve arkada oturan camaatten birine sorar;
"Sen Müslüman mısın?"
Adamda hiç ses yok. Korkudan dili tutulur.
Ermeni biraz sinirlenerek tekrar sorar.
Yanındaki cemaatlerden biri “Yok yok biz Müslüman değiliz.” Der.
Ermeni “Peki ya Müslüman kimdir? Der.
Sırtı dönük dua okuyan hocayı gösterirler ve “Müslüman o dur.” Derler.
Ermeni gider, aynı vaziyet hocanın karşısına dikilir ve;
"Sen Müslüman misin?" der.
Hoca bir Ermeniye, bir elinde ki kanlı bıçağa bakar ve;
"Çim? Ben? Bene müslüman deyenin anasını, çelmişini, ceşmişini" der.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)