SAYFALAR

4 Nisan 2014 Cuma

YEMEDUM ONİ

Temel İstanbul'da lokantaya gitmiş. İyice karnını doyurduktan sonra hesap istemiş. Hesap bir haylı kabarık. "Ben o kadar yemedum çi" demiş. Adam ikna edebilmek için başlamış bir bir sormağa ve hasaplamağa, Temel de cevap vermeğe;
-Bir porsiyon taze fasulye,
-Yedum onı.
-Bir porsiyon kuru fasulye,
-Yedum onı.
-Bir porsiyon pilav üzeri kadayif,
-Yedum onı.
-Yüzde on garsoniye,
-Yoo..Yemedum onı daaa.

3 Nisan 2014 Perşembe

ÖĞRENMEK LAZIM

Başka Ülkelerin casusları, virüsün vücutta veya bilgisayarda beklediği gibi Ülkemizde beklerler. Uygun ortam buldukları zaman harekete geçerler. Hatta uygun ortamı da kendileri hazırlarlar. Uygun ortamı hazırlamak için de bazı oyunlara baş vurur, bazı faaliyetler yaparlar. Emellerine ulaşmak için bütün her yolu denerler. 

Saldırı her zaman topla tüfekle olmaz. Hatta bazen düşmanını bile kendi lehine kullanırlar. Düşman aptal olunca dost görünüp her türlü şeyi yaptırırlar. Yaptıracak şeyi kalmayınca döner dolaşır tekrar aynı şeyleri yaptırmağa başlarlar. Yanı milleti kandırdığını hissettirmez, açıkçası milleti uyutur, yuttururlar. Aptal yerine koyarlar. Ondan sonra da demokrasi ve hürriyet kavramlarını devreye sokup kurtarma vadi ile işi top tüfek yerine bırakırlar.

Aslında yaptıkları bir eskiden yaptıklarının aynıdır. Biz tarihimizi bilmediğimiz için çevrilen dolapların yeni olduğunu sanarız, ve inanırız. Halbuki oyun hiç değişmez, hep aynı. Nasıl söyleyim ki inanasınız? Onun için okullara 'tarih' dersleri konmuş ve çocuklara, gençlere eskiden atalarının yaşadığı ve olan olaylar öğretilir. Eğer ataların düştüğü hatalar varsa çocukları, torunları o hatalara düşmesin diye. Tarih bizlere sehven veya kasten yanlış anlatılmış olabilir. Hiç anlatılmamış ta olabilir. Bizler tembel değiliz fakat biraz fodul milletiz. Açıp öğrenmek merakımız yok. Bir bilgiyi tek kaynaktan değil bir kaç kaynaktan öğreniniz. Ey Türkiye de yaşayan gençler. Türkiye Gençliği, Çerkezi, Türk ü, Kürt ü Ermeni si Çingenesi Gıptı sı, Ey satılmamış ta kandırılmışlar, 'Delikanlılık' öyle ağzına marlboro sigarasını koyup ta sokaklarda elleri cebinde dolaşmak değildir. Zaman gelir o sokakları da bulamazsınız. Atalarımız bizler için canlarını vererek bu vatanı bırakmışlar. Bizler de muhafaza edip çocuklarımıza bırakalım. Yapılan oyunlar TEKRAR dan ibarettir.

Tavsiyem: Yakın tarihimizden başlamak suretiyle 'neler olmuş' bir kaç kaynaktan inceleyiniz. O zaman her şeyi anlayacaksınız. Büyünün, hipnozun etkisinden kurtulacaksınız. Ben ne yapacağım vatansız hürriyeti? Bir düşünsenize, Vatan olmadan 'HÜRRİYET' olur mu? Veya 'hürriyet alacağım' diye vatan verilir mi? Demokrasi ve Hürriyet için vatan verilse de Afganistan, Irak, Mısır, Suriye ve Libya gibi verilir. Hem de ne Hürriyet, ne Demokrasi. Görüyorsunuz işte ölen öldü, kalanlar da birbirlerine düşürüldü, düşman edildiler. Kıyamet kopana kadar düzelmez, birbirlerini öldürürler. Kazandıkları DEMOKRASİ; HÜRİYET bu mudur?   

25 Mart 2014 Salı

ÇİVİ GİBİ !

Dursun, arkadaşı Temel ile karşılaşır. Biraz sohbetten sonra:
- Temel sizin komşunuz İdris, nasıl adamdur?
- Neden sorayısun çi?
- Onı işe alacağım da.
- Çivi gibi adamdır da.
Aradan bir kaç hafta geçer ve Temel Dursun'u arar:
- İdris, hiç de deduğun cibi çalışkan biri değilmiş. İşe aldım fakat pişman oldum.
Temel cevap verir
- Ben 'çivi cibidur' demekle çeskindur demek istemedum çi. 'Kafasına vurmadan iş yapmaz' demek istemiştum da...