SAYFALAR

3 Mayıs 2014 Cumartesi

VİCDAN

“Türk tarihi ile uğraşan bütün Avrupalı tarihçilerin biricik gayesi vardır, o da Türkleri tarihlerinden koparmaktır.” Arthur Mills Perce Stratton
Arthur M. Stratton
Yukarıda ki alıntıyı okudunuz mu? Arthur M. P. Stratton söylemiş. Babası İngiltere den Amerika'ya yerleşmiş bir Hırıstıyandır. 

Bakın işte ne demiş. Ben ne zamandan beri söylüyorum belki de bana inanmıyorsunuz. Şimdi bu adama ne diyeceksiniz? Ezbere mi konuşuyor? Hayır doğruyu konuşuyor. Öbür vicdansız arkadaşları gibi konuşmağa vicdanı el vermiyor. Bu sözü söyleyene kadar kim bilir nelere şahit olmuş ve ne tartışmalardan geçmiştir. 1975 te bu adam ölmüş. Allah bu adamı Müslüman Rahmeti ile ödüllendirsin. Sahipsiz bir millete yapılan haksızlıklara vicdanı razı gelmemiş ve en sonunda doğruyu söylemiş. 

Bütün Avrupalı da doğruyu biliyor fakat herkes doğruyu söyleyecek vicdana sahip değildir. Kim bilir başka söyleyenler de var da biz bilmiyoruz. Daha önce de bir Ermeni Rahip ten bahsetmiştim. Hani 1933 te İngiltere de Kilise de ayın yaptığı sırada Ermeni Örgütlerince örgüt üyesi iki kişi tarafından bıçaklanarak öldürtülmüştü ve katiller kahraman ilan edilmişti. İşte bu Ermeni Piskopos Gevond Turyan da 1917 de bir kitap yazmış, Ermeni isyanlarının Kiliselerden tezgahlanıp yönetildiğini, yabancı ülke elçilikleri ile irtibatlar kurularak Osmanlının yıkılması için çalışıldığını ilk olarak o anlatmıştı. Ve hala daha bizim haklı olduğumuzu savunacak bu Piskoposun eserinden başka bir kitap veya kaynak elimizde yoktur. Demek ki o da Ermeni olmasına rağmen dayanamadı ve doğrusunu yazdı, vicdanını yıkamadı. Bu Ermeni Piskoposa da Allahtan rahmet diliyorum. İşte vicdan budur. Vicdan, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak, yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. İnsana her zaman doğruyu söyletir.

2 Mayıs 2014 Cuma

şiir EY ANA

Ey ana.. bir gün büyüyeceksin, ev kuracaksın
Çoluk çocuğuna, ekmek götüreceksin,
Hanımın bekleyecek, pencerede,
Dememiştin ki bana.

Hayat yollarında yalnız başına yürüyeceksin,
Hem de dikenli, geçilmez, zor yollarda,
Beni bırakıp gideceğini, sokaklarda,
Dememiştin ki bana.

Budur işte, içlerinden belki de en önemlisi,
Sen olmayınca bana, zor olur yaşaması,
Dünya sensiz bir hiç imiş, doğrusu,
Dememiştin ki bana.

Başımı senin mezar taşına, koyup yattığımı,
Rahatsız ederim diye, gizli gizli ağladığımı,
Her dakika, her saat, her gün aradığımı.
Bana söylememiştin ki, gideceğini,
Bir daha geri, hiç gelmeyeceğini,
Ve sensiz yaşayamayacağımı!
Sen dememiştin ki bana.
                                         Recep Ali Öztürk

30 Nisan 2014 Çarşamba

BAHTIYAR

Napolyon Bonapart, Saint Helena adasında sürgün bulunduğu sırada sormuşlar;
"Fatih Sultan Mehmet mi yoksa siz mi daha büyüksünüz?"
Soranlara şöyle cevap vermiş:
"Büyüklükte Fatih'in çırağı bile olamam. Çünkü ben, kılıçla zapt ettiğim yerleri henüz hayattayken geri vermiş bir bedbahtım. O ise; fethettiği yerleri nesilden nesle intikal ettirmesini bilen bir bahtiyardır. Ne mutlu ona." demiş.