SAYFALAR

7 Aralık 2016 Çarşamba

BAHŞİŞ AYARI

Nasreddin Hoca kasabanın pazarına gitmiş. Eşeğini bir yere bağlamış. Alış veriş yapmış. Döndüğünde eşeğini bağladığı yerde bulamamış. Hiç vakit kaybetmeden bir tellâl tutmuş. 
Şöyle bağırtmaya başlamış :
"Eşeğimi kim bulup getirirse, semeriyle, yularıyla ve üstündeki her şeyle beraber eşeğimi ona vereceğim."
Hoca efendi ye; "Eşeği bulana verecek olduktan sonra ne diye arıyorsun ?" diye sormuşlar.

Hoca;
"Kaybolan şeyi bulmanın keyfini bilmezsiniz siz!" demiş.

Ve devam etmiş:
     "Eşeği bulup getirene mükâfat olarak o eşek yeter."
     "Gençliğimi bulup getirene bütün servetimi veririm."
     "Cenneti bulsam, canımı da veririm." demiş.


6 Aralık 2016 Salı

ET NEREDE

Bir gün Hoca' nın canı et yemeği istemiş. Kasaptan iki kilo et alıp evine götürmüş.
"Akşama güzelce pişir bunları." demiş hanımına.
Ne var ki o gün eve hanımının misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş.
Akşamda bir tarhana çorbası çıkarmış Hoca' nın önüne.
"Et nerde?" demiş Hoca.
Kadın doğruyu söyleyememiş,
"Eti kedi yedi" demiş.
"Getir şu kediyi bakalım." demiş Hoca.
Sonra teraziyi çıkartıp kediyi tartmış.
Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor.
Hoca hanımına sormuş:
"Peki hanım, kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?" diye


30 Kasım 2016 Çarşamba

ANTİKA SEMER

Amerikalı bir antikacının yolu Türkiye'ye düşmüş. Hayvan pazarında gezerken birden, önünde ihtiyarca bir adamın yanında duran, zayıf mı zayıf, hasta bir eşek görmüş. Ancak dikkatini çeken, bu zavallı eşeğin üzerinde gördüğü, oldukça eski ve son derece değerli olan antika bir semermiş.

Antika kültürü olmayan bu zavallı ihtiyardan semeri son derece ucuza satın alabileceğini düşünerek pazarlığa başlamış. Köylüyü kandırabilmek için yalnız semeri değil de, eşeği satın almak için uğraşıyormuş. Sıkı bir pazarlıktan sonra, eşeği normal fiyatının 4-5 katına satın almak üzere anlaşmış. Milyonlarca dolar değerinde ki semeri, 4-5 eşek parasına aldığı için sevinmeye tam başlamışken, ihtiyar yanında ki çocuğa seslenmiş:

"Oğlum, kalk da ahırdan yeni bir semer getir beyefendi için, bu eski semerle göndermeyelim onu. Ayıp olur!" demiş.

Amerikalı tutuşmuş haliyle:

"Benim için sorun değil. Eskisini verin. Zahmet etmeyin..." filan derken bayağı bir dil dökmüş.
En son bizim ihtiyar dayanamamış:

"Boşuna uğraşma beyim, biz o semerle çoook eşekler sattık!" demiş.