SAYFALAR

19 Kasım 2021 Cuma

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Köyün birine bir imam tayın olur. Gider görevine başlar. Köylü ile çok güzel anlaşır ama, her eşek anırması duyduktan sonra köylülerin abdest tazelemesine bir türlü anlam veremez.

Dikkatini çeken bu olayın nedenini sorar köylülere. Köylüler, yıllar evvel ki başka bir imamın, “eşeğin anırdığını duyarsanız veya eşek görürseniz abdestiniz bozulur” diye vaiz ettiği, o yüzden de, yıllardır o vaize göre hareket ettiklerini söylerler.

İmam, böyle bir şey olamayacağını düşünür ve köyün yaşlı insanlarını bir bir dolaşır, araştırır. Evet çok yıllar evvel, köyde su olmadığı için, köy halkı toprakla abdest alıp, yani teyemmüm edip namaz kıldıklarından ve ihtiyaç olan suyu da, köye eşeklerin sırtında kaplarla taşıdıkları için; “Abdestinizi teyemmum ederek toprakla alabilirsiniz. Ancak, sırtında su taşıyan eşekler köye yaklaştıkları zaman anıracaklarından sesleri duyulduğunda toprakla alınan abdest yani teyemmum geçersiz olur, bozulur. Çünkü artık o eşek köye su getirmiş ve su vardır. Su ile abdest almak gerekir." diye o zaman ki köy hocasının vaız ettiğini öğrenir.

Halbuki yıllar sonra köye borularla su getirildiği, camilerde ve evlerde bile su aktığı, herkesin abdestlerini su ile aldıkları halde, köylüler yine de bir eşek anırmasını duydukları zaman hala daha abdestlerinin bozulduğunu düşünerek abdestlerini yeniliyorlar.

Görünen o ki, zaman geçtikçe şartlar değişse de, huy, pek değişmiyor. İnsanoğlu, bir konu hakkında, bilgi edinme, araştırma, ya da doğrusunu öğrenme yerine, medyada yer alan ya da kulaktan dolma eskiden öğrendiği batil bilgilerle yanlışları doğru bilip yaptıkları hataları sürdürebiliyor.

17 Kasım 2021 Çarşamba

TEMEL'İN AKLINI BEĞENMEYENLER

Temel Vatikan’da gezinirken upuzun bir kuyruk görür. İnsanlar ard arda dizilmiş sıra bekliyorlar.

Kuyrukta bekleyenlerden birine "Bu neyin kuyruğudur?" diye sorar.

"Bu kuyruğun diğer ucunun kiliseye uzandığını ve Vatikan Kilisesinde bir papaz tarafından Cennette bir parça yerin1000 dolara satıldığını," söylerler. Yanı 1000 dolar veren ölünce direkt Cennete gidecek."

Temel kuyruğu takip ederek doğruca kilisenin kapısına gider. Kapıdaki görevlilere; "Ben Cenneti değilde Cehennemi satın almak istiyorum. Beni papaz ile görüştürün." Der.

"Olmaz burada cehennem satışımız yok. Cennetten bir parça yer almak istiyorsan git sıranın sonunda kuyruğa gir." Derler. Tartışmaları içeriden duyan papaz; "Sorun bakalım Cehennemi almak için ne kadar parası var?" der.

Temel; "10.000 dolarım var. Cehennemin tamamına hepsini size vereceğim. Yeterki Cehennemi bana sat." der.

Papa bakar ki bu adam aptal, hazır ayağımıza gelmiş, bununda parasını alayım diye düşünür ve gülerek..;

"Tamam 10 000 dolar ver. Cehennemin hepsi senin olsun." der. Sözleşmeler yapılır, senetler imzalanır. Temel Papa dan Cehennemin tapusunu, papa da Temelden 10.000 dolar parayı alır. 

Temel kiliseden dışarı çıkar. Cennetten yer almak için kuyrukta günlerce bekleyenlerin gireceği kapıya elindeki belgelerin bir süretini ve bir de bildiri asar.

"Eyyyy Uşaklar, ben
 Cehennemin tümünü satın aldım. Hiç kimse artık Cehenneme giremeyecek. Boşuna yerden Cennetten yer alıp ta paranızı papaya kaptırmayın. Dağılabilirsiniz." Der ve herkes dağılır.

Cennet satışlarının sıfırlandığını anlayan papa ve ekibi 10.000 dolara sattığı Cehennemi Temelden geri alabilmek için Temel ile pazarlık eder ve bir milyon dolar verir fakat Temel satmaz.

Netice: Düşünen ve Allah ile arasına başka kimseyi sokmayan, akıllı insanlar çoğalırsa, din tüccarları iflas ederler.

13 Kasım 2021 Cumartesi

KITLAMA ÇAY

Anadolu'da ve Doğu İllerinde çay içilirken genellikle şeker çaya karıştırılmaz, kıtlama denilen bir usulle içilir. 

Ben ki bu şekilde çay içenleri ilk olarak çocukken gördüğüm zaman çok merak etmiş ve bende denemiştim fakat bir türlü bir tat alamamıştım. Hatta bize çay bahçesi yapan Erzurum ve İspir li işçiler vardı, onlar hep öyle kıtlama çay içerlerdi. Niçin böyle çay içtiklerini o zamanlar bir çok kişilere sormuştum. En doğru cevabı da Burhanettin Ağabeyim vermişti. "Fakirlikten." demişti. Kıtlama çay kültürü belki de İran dan bizlere geçmiş ve hala daha devam etmektedir.

Yeni öğrendim, bunun aslı öyle fakirlikten filan değilmiş. Bakın değerli İlahiyat Pröfesoru Yaşar Nuri Öztürk 'kıtlama çay' içme olayını nasıl anlatıyor?

Eskiden İran'da çaya tatlandırıcı olarak hurma ve üzüm katılıyordu.

İngilizler İran'a şeker satmaya kalktıklarında bunu başaramadılar.

Sonra İranlı Mollalarla irtibat kurdular.

İngilizler Mollaların vereceği fetva karşılığında kazancın % 10'nu

teklif ettiler...

Nitekim bir cuma namazında o bölgenin en büyük ve kalabalık camisinde cuma hutbesinde mollalar şu vaazı verdi: "Siz Allah'ın nimeti olan hurma ve üzümü nasıl olur da çaya katarsınız! Bundan böyle çaya şeker katacaksınız!"

Bu vaazdan sonra İran'lılar çaya şeker katmaya başladılar. İşler yoluna girince İngiliz'ler, mollalara verdiği % 10 payı satışların iyi gitmediği gerekçesiyle vermemeye başladılar.

Bunun üzerine mollalar ikinci bir fetva verdi cuma hutbesinde: "Gâvur icadı şekeri çaya katmak caiz değildir "!... Haramdır.

Bu fetva üzerine İran'lılar evlerindeki şekerleri sokaklara döktüler.

İngiliz firmaları mecburen, mollalarla yeniden masaya oturdu.

Fakat mollalar bu sefer % 20 pay istedi.

Eee dinsizin hakkından imanlı gelirmiş. İngiliz'ler çaresiz kabul ettiler.

Mollalar cuma hutbesinde bu sefer: "Biz size 'çaya şeker katmayın'

dedik ama 'sokaklara dökün de' demedik, şekeri sokağa dökmeyeceksiniz. Şekeri çaya batıracak ve böylece gâvur icadı şekere boy abdesti aldırarak içeceksiniz!" diye fetva verdiler.

Tabii ki bu fetva İran halkı tarafından yaşama geçirildi ve zamanla bütün müslümanlara yayıldı.

Dinin cahil insanları aldatmak, yönlendirmek, onları sömürmek açısından ne kadar etkili olduğunu gösteren bir örnektir bu yaşanmışlık. Alıntı Prof. Yaşar Nuri ÖZTÜRK. Resim internetten.