SAYFALAR

19 Nisan 2023 Çarşamba

GAMZEDEYİM

Tüm şarkıların belki bir hikayesi vardır. "Gamzede’yim deva bulmam" şarkısı ve devamı da belki de bu tür şarkılardandır.

Gam-zedeyim, üzüntü sebebiyle kötü duruma düşmüş bir kişi anlamındadır. Bir depremzede gibi gamzede de gamın içine düşmüş ve kurtulamamış manası taşır.

Hikayenin kahramanı Türk müsikisine imza atmış, ünlü besteci Türk vatandaşı Ermeni Kemani Tatyos Enserciyandır.

Tatyos Efendinin kendi cemaatinden çocukluk aşkı, sevdiği bir kız arkadaşı var. Ancak ailesi göç edip Erivan’a giden kız ile Tatyos uzun süre hiç görüşmezler. Seneler geçer Tatyos efendi başka bir kızla evlenir çocukları olur. O sevdiği kadın hiç evlenmez ve yıllar sonra Erivan da ailesinin işleri bozulunca İstanbul’a geri dönerler.

Eski sevgilisinin döndüğünü öğrenen Tatyos Efendi çok duygulanır fakat evli olduğu için bir daha karşılaşmak istemez.

Bu aşk için yanıp tutuşurken sözlerini yazarak bir eser besteler fakat bu eseri okumağa veya başkalarına göstermeğe cesaret bile edemez.

Bir süre sonra Galata da Pirinççi meyhanesinde gece nihayete ererken, birkaç müşteri ve birlikte oturdukları arkadaşları Ahmet Rasim Bey, Civan ve Andon kardeşler, Şevki Bey, Kemençeci Vasilaki, Tanburi Cemil Bey ve çok az müşterilerin gitmeye hazırlandığı sırada; Tatyos Efendi kemanına uzanır, sanki saatlerdir içen ve çalan o değilmiş gibi, kemanı omuzuna yerleştirip, hafifçe başını kemanın üzerine eğer, dudaklarında acı bir tebessümle o ana kadar duyulmamış, o sevdiği kız için yazdığı ve bestelediği şarkıyı ilk defa orada söyler;

Gamzede’yim deva bulmam,
Garibim bir yuva kurmam,
Kaderimdir hep çektiren,
İnlerim hiç reha bulmam.

Elem beni terk etmiyor,
Hiç de fasıla vermiyor,
Nihayetsiz bu takibe,
Doğrusu takat yetmiyor.

Ehli dilin yoktur kadri,
Uğraşma gel Tatyos gayri,
Eserin çok kıymetin yok,
Git talihine küs bari.

Tatyos Efendi kemanı omuzundan indirdiğinde, hiç kimsenin konuşacak hali yoktur. Herkes hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır. Diğer müşterilerde göz yaşlarını birbirlerine sezdirmeden silmeye çalışırlar. Birkaç hafta içinde İstanbul’da bu şarkıyı bilmeyen, duymayan kalmaz. Şarkı çok meşhur olur.

Bu geceden sonra, yanı şarkıyı söyledikten bir ay kadar sonra, Tatyos Efendinin sağlığı bozulur ve ölür. Ölüm kaydı, kilise defterine Türk müziğinde önemli bir sanatçı olmasına rağmen "Çalgıcı" olarak kaydedilir.

Sanatçının cenazesi arkadaşı Ahmet Rasim Bey'le beraber on-on beş kişi tarafından kaldırılıp, Hasanpaşa Uzunçayır'da bulunan Kadıköy Ermeni Mezarlığı'na defnedilir.

Tatyos'un naaşı klisede iken, cenaze ile ilgilenen arkadaşları Ahmet Rasim ve Kemençeci Vasili’in yanına bir bayan yaklaşır. Üzerinde ‘Tatyos ile birlikte defnedilecektir’ yazılı bir zarf verir ve oradan uzaklaşır. Tatyos’un naaşı ile birlikte toprağa gömülen zarfı Ahmet Rasim ve Kemençeci Vasili açar okurlar. Zarfı veren kadın otuz yıl önceki Tatyos'un çocukluk aşkı Ermeni kadın Elise'den başkası değildir ve içinde şu dizeler yazılıdır;

Gamzedesin devan benim,
Garip kuşsun yuvan benim.
Çektiğimiz yeter gayri,
Kaderimsin inan benim.

Ta'kat yetişmez eleme,
Bülbül imrenir çileme.
Bizim şu kara sevdamız,
Kalsın öteki aleme.

Elbet kadrini bilirim,
İste, canımı veririm.
Küsme talihine Tatyos,
Çok durmam ben de gelirim.

İşte Tatyos Efendinin çocukluk aşkı da Tatyos için böyle yazmış ve kendisi ile birlikte mezara gömülmesini istemiş. Saygılarımla...




11 Nisan 2023 Salı

AH MÜJGAN


Bu şiiri ben yazmadım. Kim yazdığını da bilmiyorum. İnternette bir defa rastladım, çok aradım, orada da yazanı bulamadım. Tek anladığım şey çoook harika yazmış. Çok hoşuma gittiği için sahibinden habersiz yayınlayacağım. Özür diliyorum.

AH MÜJGAN!

Çok arada kaldık biz,
Kendimiz olamadık.
Tespih elimize,
Malboro ağzımıza yakışmadı.

Fes kafamızda,
501 kot pantolon kıçımızda
O Amerikalı kızda ki gibi durmadı.

Western filmlerinde
Ezilen Kızılderililere ağlayıp,
Mavi ceketlileri tuttuk.
Ne solcu olabildik,
Ne sağcı,

Das kapital, okumak için çok uzundu,
Zaten okumayı hiç sevmedik.

Devrim türkülerinin ezgisini tutturamadık,
Bıyığı aşağı bırakmakla olmadı,
Milliyetimizi Araplaştırdık...
Dinimizi Arapça okuduk
Ayetleri anlamadık.
Dünyada anlamadığı bir dilde dua eden başka bir millet var mı? Bilmiyorum.
Hoş millet miyiz?
Onu da bilmiyorum.

Teknoloji çağına yetişemedik,
Bırak matbaayı,
Bilgisayarın tuşuna da,
Yirmi yaşımıza da
Aynı gün bastık.
Cep telefonunu kemerlerimize astık,
Kazağı pantolonun içine.

Çok aralarda kaldık biz.
Toprak ağalarını demokrat,
Kapitalistleri yatırımcı sandık.
En büyük yalanı söyleyene daha çok inandık,
Camide iken 'Uydum imama' derken, biz her yerde imama uyduk.

Laikliğin ne demek olduğunu
Bizi okumanın, eğitimin kurtaracağını anlamadık.
Parayı kazanmak kolay sandık;
Bankerlere, Jet Fadıla,
Çiftlik banklara,
En son kriptocuya kaptırdık.

Çok arada kaldık biz.
Kural koyduk, bozduk,
Anayasa yaptık, uymadık
Üniversiteleri haşat, liyakatı madara,
Bakara’yı makara ettik.

İmamları YÖK’e
Milli güreşçiyi bankaya atadık,
Okul yaptık, eğitim yapmadık,
Yol yaptık çöktü.
Köprü yaptık geçmedik,
Yine de parasını ödedik.

Devletin elektriğini,
Tekelini,
Limanlarını,
Barajlarını,
Fabrikalarını,
Kaz dağlarını bile sattık.

Devletin malı denizdi,
Dezenfektan satmayan kerizdi.

Zaten ortada kaldıydık,
Bir kanal eksikti arada,
Onun da Projesini hazırladık
Yakında yüzeriz kanalda.

Leblebi tozu vardı bir zamanlar,
Pudra şekerine nasıl geçtik?
Hiç anlamadık,
Ve hiç sormadık,
Acaba bu hayatı,
Kendimiz mi seçtik?

Diyeceğim ama diyemiyorum.
Kurtulmak için biri söylemiş işte;
'Muhtaç olduğun kudret
Damarlarındaki, asil kanda mevcuttur' diye..

Bence uyan artık,
Yoksa çok geç kalacaksın.
Kendini kurtaracak başkasını arama,
Seni yine,
Sen kendin kurtaracaksın...

28 Mart 2023 Salı

SAİTİ NURSİ

"Fetullah Gülen Sait Nursi nin öğrencisi ve son temsilcisidir. Nurcular, Süleymencılar, Nakşibendiler, Aczimendiler vs. okullarında asla Kur’an okutmazlar. Nur külliyatlarını Kur’an yerine kor, Kur’an diye okurlar ve okuturlar. Çünkü Saiti Nursi kendi kopya kitabını, Allahın kitabı Kur’ana eş koşmuştur. 

"Derin devlet dediğimiz kişilerde geleneksel ve mezhepsel İslam anlayışlarını bu düşüncelerle birleştirip, kendisini peygamber yerine koyup kutsallaştırmış, tapan, inanmış kadroların ta kendisidir." diyor Alman araştırmacı yazar Hans Von Aiberg. Saiti Nursi İngilizler tarafından çok iyi yetiştirilmiş, Türkiye Cumhuriyetinin din yoluyla yıkılacağına inanmış bir ajandır.


Kürt devleti kurmak için İngilizler tarafından desteklendiği ve eğitildiği kanıtlanan,1899 yıllarında PKK nın temelini  atan, FETO nun fikir babası ve önderi olan, yazdığı Risale-i nur kitaplarında güya İslamiyeti anlatan ve bunların Bitlis mağaralarında kendisine vahiy yoluyla geldiğini iddia eden, 2. Abdulhamit tarafından yazdığı risalelerin Meşved Yahudilerine ait din kitaplarından derlendiği tespit edilerek, tımarhaneye kapatılan bir yalancı, Şeyh Sait ile birlikte hareket ederek Türk Devletini yıkmak isteyen bir isyankar, Said Okur. (Saidi Kürdi,  Saidi Nursi) ‘in ismi Güneydoğu da Türk okullarına verilmektedir. 

Bu adam kimdir? Kimin nesidir? İsmi kim tarafından Güneydoğu İllerimizde ki okullara veriliyor? Buna kadar isim bulamadılar mı?

Yalancı, Müslüman bile olmayan, meczup insanlar, din adamı kabul ediliyor ve yazdığı sahte dini eserlere itibar edilip, ilk olarak 2014 te Diyanet Yayınları, onun eserlerini basıyor. Fikirleri din diye gençlerin beyinlerine sokuluyor ve buna da herkes göz yumuyor. Seyirci kalıyor.

Bitlis'in Hizan ilçesi İsparit nahiyesinin Nurs köyünde, dünyaya geldi. 1878 yılında doğduğu tahmin ediliyor. Esas adı Sait Okur dur. Babasının adı Abdullah Mirza, annesinin adı ise Nuriye'dir. "Bizler Kürtçülüğün temellerini attık, sizlerde inşa edersiniz!" dedi ve 23 Mart 1960 da Şanlıurfa da öldü.

Risale-i Nur'un yazarı Saidi Kürdi 2.Abdülhamid tarafından akıl hastanesine kapatıldı. Sebebi ise Said'i Nursi’nin Bitlis mağaralarında Risalelerin gökten vahiy ile kendisine geldiğini ileri sürmesi ve yalancı olmasıdır. Tabiki bu koca bir yalandır. Abdülhamid Saidi Nursi iddialarının araştırılmasını ister. Araştırma sonucunda yazdığı Risalelerinin İran’daki Meşved Yahudilerinin kutsal kitabı Tevrat'tan aldığı ortaya çıkar ve Saidi Kürdi akıl hastanesine kapatılır. Saidi Kürdi hem Osmanlı, hem e Türkiye'ye isyan eden Şayh Sait ile beraber çalışmış isyanları desteklemiştir.

FETÖ'nün devlete sızmadaki fikir babası Said-i Nursidir. Risalelerinde Atatürk'e ve silah arkadaşlarına çeşitli hakaretler edip 'deccal, süfyan, mülhid, mürted, habis, firavun, zındık, mason, münafık' diyerek saldırmıştır. FETÖ bataklığını besleyen ana damar Said-i Kürdidir. Saidi Kürdi Nur cemaatleri adı altında farklı kollarda ve isimlerde hala daha aktiftir ve faaliyetler göstermektedir. Bu cemaatler yasaklanmadıkça Nurcular Devlete başka isimler altında sızmaya devam edecektir. Said-i Kürdi Kurtuluş Savaşında bölücü Kürt Teali Cemiyeti ile işbirliği yapmıştır.

Saidi Nursi, kendisini Müslüman olarak tanıtmağı başarmış ve herkesi kandırıp, kurtuluş savaşından önce ki yıllarda Enver Paşa'nın isteği ile gönüllülerden oluşan 4-5 bin kişilik milis teşkilatı kurulmuş. Bu kurulan kuvvetlerin başına Miralay rütbesi ile Saiti Nursi komutan olmuş. Van, Muş ve Bitlis'te Rus birlikleri ve Ermeni çetelerine karşı güya savaşmış. Ancak bu savaşların hiç birinde başarılı olamamış, Ermeni çeteciler, Osmanlı Askeri Birliklerine baskınlar yapıp, top bataryalarını bile ele geçirmiş, Osmanlıya, Türk askerine, Türk halkına ve Kürt halkımıza karşı kullanmışlardır.

Asıl ismi Said Okur olup, sonradan Saidi Kürdi, İstanbul’a gidince Saidi Nursi adını kullanmaya başlamıştır. Said-i Nursi'nin müritleri bekardır. Fetullah Gülen de hiç evlenmemiş bekardır. Bunlar hiç evlenmez kadını şeytan olarak görürler. Kadını şeytan olarak görmek ise Zerdüş inancından gelir. Onun için cemaatlerde çok sayıda tecavüz ve cinsel suçlar işlenir. Ve dolayısıyla bu adamın ne millet olduğu de belli değildir.

Saidi Nursi, Kürtler lehine Türk nüfusunu azaltmak için evlenme yasağını Türkler arasında yaymaya çalışmıştır. Risale-i Nur bugün Kur'an yerine cenazelerde ve mezar başında okunuyor ve kutsal sayılıyor. Bunlar resmen paralel din icat etmişlerdir ve esas din hükümlerini boşa çıkarmışlardır.

Devlet tarafından gerçek yüzü ifşa edilmiş birinin peşinden niye gidilir? ATATÜRK düşmanı ve en basit dini konularda bile bilgisi olmadığı için mi? Said-i Nursi ABD gibi emperyalist devletlere çalışmıştır. Papa'ya mektup yazması ve papanın cevabi mektup yazması bu sebepledir.

ABD övmesi de bu faaliyetlerinden dolayıdır. Fetönün dinler arası diyalog planının arkasında ise aslında Saidi Nursi'nin fikirleri vardır. Dediğimiz gibi Fetö ne ise şu anki Nur Cemaati ve Saidi Nursi de odur, farkı yoktur.

Fetö İmamı Adil Öksüz'ün tezide dinler arası diyalogtur. Atatürk Saidi Nursi ve Risale-i Nur konusunda da uyarmıştı.

Atatürk'ün Mecliste söylediği bu sözler Saidi Kürdinin 1925 te yazmaya başladığı ve 24 yılda tamamlanan Risale-i Nur Kitaplarıyla ilgiliydi. Atatürk düşmanı Fetö-nurcu taraftarı Fetöcü tarihçiler bu konuşmayı Kur'an'la ilişkilendirmiştir. Halbuki Kur'anla alakası yoktur. Zira Atatürk KİTAP demiyor, KİTAPLAR diyordu. Risaleler ise 14 cilttir ve esasında Yahudi din adamlarına aittir, bunları kast ediyordu.

Atatürk'ü yıllardır bu şekilde karaladılar. Atatürk’ü din düşmanı gösterdiler. Bakın kimler ne diyor? Acaba niçin neden diyor? Yazar @yusufkrc70

"Sait Nursi’yi değil, imanınızı kurtarın" isimli yazısında Sait Kürdinin Gülen’in hocası olduğunu belirterek Aytunç Altındal’ın kendisine Sait Kürdi'nin Vatikan’a gömüldüğünü söylediğini yazdı. Atatürk, sadece Türk Milletinin menfaatini düşündüğünden Türk'e zarar vereceğini bildiğinden tarikatları yasakladı. Ancak ülkenin son 70 yılında siyasiler bir kaç oy için cemaatlerin tezgahından geçti. Netice 15 Temmuz oldu ve daha da çoğalarak aynı tehlike devam etmektedir. ALINTI