SAYFALAR

30 Kasım 2011 Çarşamba

şiir ÜZÜLMEDİN Mİ ?

Soruyorum, söylemiyor, gökte ki kuşlarda,
Adlarımız duruyor, yosun tutmuş taşlarda,
Bunca sene aradım, gözlerim de yaşlarda,
Sen saklandın, durdun da, üzülmedin mi?

Geçmişi hep hatırlarım, o yerleri görünce,
İkimiz de durduk, dönüp baktık doyunca,
Sonra sen ki kaçtın gittin, o yol boyunca,
Ben arkandan baktım da, üzülmedin mi?

Başında mor eşarbın, görsün tanısın diye,
Yokuşlardan çıkarken, el sallardın geriye,
Aklımı baştan aldın, beni çevirdin deliye,
Garip oldum, dolandım da, üzülmedin mi?

Verdin dertlerini de, bakmadın arkamdan,
Ben afetsem seni, kabul etmez ki yaradan,
Diyelim, acı haberimi, alamadın postadan,
El beni ağlarken gördün de, üzülmedin mi?
                                       Recep Ali Öztürk



21 Kasım 2011 Pazartesi

şiir HATIRALAR AŞKINA

Biz daha beter olduk, gülerken başkasına,
Görürsen el salla da geç, hatıralar aşkına,
Kimse acımaz bana, bırakma tek başıma,
Halımı arada sor da geç, hatıralar aşkına.

Sana geldim uzaktan, neler oldu bilmedik,
Beraber mutlu olduk, daha sonra olmadık,
Bir gurur yaktı bizi, sevdamıza doymadık,
Rastlarsan bir bak ta geç, hatıralar aşkına.

Görüşemedik yıllarca, halbuki hep istedik,
Anılarımızdan kaçıp, biz maziye gizlendik,
İstersen kabul etme, ikimiz de çok özledik,
Sen kapımdan gel de geç, hatıralar aşkına.

Merak ettim hep seni, acaba hayatta mısın?
Kenar mahalleler de, kendince yaşar mısın?
Aklına gelir miyim, beni hiç hatırlar mısın?
Önce bir haber sal da geç, hatıralar aşkına.
                                       Recep Ali Öztürk

20 Kasım 2011 Pazar

DİLİ TUTULDU

Karı-Koca ikisi de Gazi Üniversitesinde profesör Ankara'da mutlu bir yaşam sürüyorlardı. Erkek, eşini bir konferans için Esenboğa Hava alanına bırakıyor. Yanı İstanbul aktarmalı olarak Almanya'ya yolcu etti. 

On beş gün kadar yalnız kalacak. Evine döndü ve bir Rus Kadın çağırdı. Nataşa yatak odasında beklerken kendisi de banyoya girdi.

Gelelim Almanya'ya gidecek olan eşine. İstanbul a indi fakat telefonla arkadaşları konferansın ertelendiği haberini verdiler. Ankara da ki eşini bilgilendirmek için aradı fakat telefonu kapalıydı bir türlü ulaşamadı. 

Kocasından habersiz geri döndü, Ankara'ya evine geldi. Kapıyı çaldı fakat açan olmadı. Çünkü kocası banyodaydı, il sesini duymadı. Anahtarı ile evin kapısını açtı ve üzerlerini değişmek için doğru yatak odasına gitti. 

Gördüğü manzara müthişti, gözlerine inanamadı, yatağında sarışın bir bayan vardı. Durumu hemen anladı ve bu bayanın eline 100 dolar sıkıştırarak onu kapıya kadar getirip yolcu etti. Kendisi soyunarak yatağa girdi, başını yorgan ile kapatarak beklemeğe başladı. 

Anladınız değil mi? nataşa gitti yerine Profesörün Almanya'ya gidecek olan esas karısı konferans iptal olunca geri geldi ve nataşanın yerine yatağa girdi. Banyodan çıkan kocası, üzerinde bornozla türküler söyleyerek yatak odasına geldi. Yorganı çekip almak ve nataşa bildiği kadına ulaşmak istese de bu biraz zor oldu. Nataşa bildiği kadın yorganı bırakmıyordu. Epey bir boğuşmadan sonra yorganı açtı, keşke açmaz olaydı. Nataşa yerine yatakta karısını görünce hiç konuşamadı. Orada yere yığıldı kaldı.

Hanımı evi terk etti gitti. Kendisini komşuları yarı baygın doktora yetiştirdiler. Tedavi oldu, fakat bu ani şok etkisiyle uzun süre konuşamadı, dili tutulmuş. Karısını da kayıp etti tabi. Bu olay gerçektir. 

On sene kadar önce yaşandı. Kader midir, nedir? Okuyanlar karar verin. Bir dakika içinde adamın bütün dünya varlıkları yok oldu gitti. Hayatı, sağlığı her şeyi değişti, sıfırlandı. Allah bazen ölümü aratıyor insana. Hangi akıllı bu tuzağa düşmez ki?