SAYFALAR

8 Şubat 2012 Çarşamba

şiir HANGİSİ ?

O mas mavi gözlerin, sanki okyanusların aynısı,
Şansım yoksa vaz geçerim, söyle bana hangisi?
Çok vurgun yedim eskiden, devam ediyor etkisi,
Sana bağlanan çok olur, senin sevdiğin, hangisi?

O kıp kırmızı dudakların, tıpkı ateşlerin parçası,
Geçerken yakınlarından, yakar gidersin herkesi,
Ben şimdi talihsiz mıyım, seni tanıdım doğrusu,
Beklerim cevabını söyle, senin sevdiğin hangisi?

O sam sarı saçların, ince bele kadar uzanır gider,
Bağlamak istersen birini, onun bir tek teli  yeter,
Söyler misin sevdiğin, sana ne der gönlünü eder?
Benim gönlüm sana düştü, senin kin de hangisi?

                                                Recep Ali Öztürk

7 Şubat 2012 Salı

BEŞ KİŞİLİK ÇETE

1976 yılında Adana da 29 adet Murat 124 araba gasp edildi. 11 tanesinin şoförü tabanca ile öldürüldü. Bir kaç şoförü de bağlayarak bagaja kilitlediler, gasp ettikleri arabanın bagajında uzun süre dolandırdılar. Sonra ağzı ve kolları bağlı olarak şehrin uzağında yolun kenarına atarak gittiler. 

Senelik iznin de şoförlük yapan Urfalı Polis Memuru Nabi Tapkan da bir gece bu kişiler tarafından Adana da gasp edilmek istendi ve öldürüldü, arabası gasp edildi. Türkiye'nin Güney, Güney Doğu ve bütün illerinde daha bir çok buna benzer olaylar işlemişler, bir çok gasp ve cinayet olayları çözülememiş faili meçhul olarak duruyordu.

Almanya'dan arabaları ile memleketlerine giderlerken üç Iraklı Akademisyeni Ceyhan Yolu Raşit Ener Turistik Tesisleri yakınında dinlenirlerken, gece geç saatlerde Mercedes arabalarının içinde öldürüp on yaşlarında Ahmet adlı çocuklarını arabada kilitleyip hapis ederek, elli metre ilerde üzüm bağının içinde Suriyeli Müzik Pröfesörü kadına tecavüz ettiler. Ve bu adamlardan para ve bütün eşyalarını gasp ettiler. Gasp edilen eşyalar içinde o zamanlar pek nadir bulunan pilli quartiz kol saat ile, ağlayan, yanı gözlerinden yaş akan bir bebek vardı. Biz bunları yakalamak için Ceyhan Yolu üzerinde çok sayıda değişik uygun yerlerde yabancı plakalı arabalarla pusular attık. Bir türlü düşürüp yakalayamadık.

Üç Iraklı yı öldürüp, Suriyeli bayana tecavüz edip saat ve bebek gasp etmişlerdi. Bir genel uygulama esnasında Adana 81 Sokakta genel evde bir evde, sermaye bir kadının elinde ki bebek dikkatimizi çekti. O cinayet ve tecavüz gecesi gasp edilen ve Türkiye de az bulunan o 'ağlayan bebek' olabilirdi. Bebeği zapt ettikten sonra resimlerini Şam'a o tevaüze uğrayan kadına yolladık. Üç gün sonra tecavüz edilen Suriyeli kadın Büromuza geldi ve elde ettiğimiz bebeğin gasp edilen kendi bebekleri olduğunu teşhis etti. 

Böylece o menfur olayda gasp edilen bebek olduğu anlaşıldı. Bu bebeği haftada bir gelip bir şeyler satan seyyar fakat tanınan bir adam satmıştı genel evde ki o sermaye kadına. Adam tekrar gelince bize haber verdiler ve adamı yakaladık. Adam Sularda sinemasında teşrifatçılık eden bir gençten satın aldığını söyledi. O adamla birlikte Dedektif Emir Aybı ve Pinkerton Şahin Ağan Sulara o delikanlının çalıştığı sinemaya gittik. Adam bebeği aldığı genci gösterdi. Biz genci Kısma davet ettik. O genç İnsan Hakları Evrensel Beyanname bilmem kaçıncı maddesine göre kendisini yakalarsak suç işleyeceğimizi, yakalamak için Savcılıktan kağıt getirmemiz gerektiğini bize anlattı. Fakat biz ona göre suç işledik, yine de kendisini yakaladık. Evrensel beyannameye uymadık yanı. 

Gasp ettikleri Quartiz saat ta zaten kolunda idi. Onu da zapt ettik. Esas tecavüze uğrayan bayanın beyanına göre çok pis kokan birisi vardı, teşrifatçı onu da yakalattı. Arabamıza aldığımız zaman mecburi olarak hepimiz burunlarımızı kapattık. Hakikaten adam çok pis kokuyordu. Beş kişilik ölüm makinesi çeteyi böylece tespit ettik. Bu beş kişi infazcılardı ve Güney Doğu İllerinden olup Adana da ve Güney İllerinin bütününde ve İstanbul da işlemedikleri suç yoktu. Dört kişide yardımcı ortakları vardı. Hepsi toplam dokuz kişi ve suçta kullandıkları araba tespit edilip yakalandı. Bir sten makineli tabanca ve başka da tabancalar yakalandı. Aşağı yukarı üç ay kadar Urfa, Antep, Maraş, Malatya, Diyarbakır İllerinde kaldık suçluları kovaladık, yakalamağa çalıştık. İki tanesini yakalayamadık, firarda kaldılar.

Beş kişilik ölüm çetesini Güney Doğu İllerinde aramağa başlamadan önce çok pis kokan ile, dünya evrensel beyannameye göre yakalayamayacağımız sinema teşrifatçısını yakalamıştık. Onlar tevkif oldular. Onların beyanlarına ve verdikleri bilgilere göre şimdi sıra diğerlerinin yakalanmasına gelmişti. Bu kişiler sadece Adana da değil bütün çevre İllerde aynı şekil öldürme ve araba gasp etme suçları işlemişler, her tarafta ölüm saçmışlardı. Gasp ettikleri araç ve eşyaları köylerde satmışlar, gasp ettikleri bir Murat 124 arabayı Urfa Siverek te bir televizyon ile değişmişlerdi. Alıcı bulamayınca gasp ettikleri bir Murat 124 arabayı da Şanlıurfa Birecik Köprüsü yanından Fırat Nehrine atmışlardı, oradan çıkarttık. Bu çetenin tarafımızdan tespit edilmesi her tarafta duyulunca zarar görenler bir bir Adana ya gelip müracaat ediyorlardı. Maddi imkansızlıklardan dolayı yakalamağa gidemiyorduk.

Aynı şekilde arabası gasp edilirken kardeşi Antep'te yol üzerinde öldürülen kırk yaşlarında Kadir isimli bir adam Kısmımıza geldi. Arabası ve bütün olanakları ile emrimizde olduğunu söyledi. Bütün masraflarımızı çekip bizlere yardımcı olacak, ancak kendisi de bizimle birlikte operasyonlara katılacağını şart koştu. Biz kabul etmedik. O zaman sadece arabasını vererek bize yardımcı oldu. 
Şanlıurfa Halfeti Yukarı Aram Köyü ne suçlulardan birinin memleketine gittik. Aslında Jandarmadan destek almamız gerekirdi fakat Seyyar Jandarma Alayında bazı askerlerin bu suçluları yakalayıp tabancalarını alarak serbest bıraktıklarını tespit etmiştik. Yapılan aramalarda suçlulara ait olan ve olaylarda kullandıkları silahlar askerlere ait evlerde ele geçirildi. Bu nedenle Jandarmaya güvenimiz pek kalmamış ve yaptığımız bütün operasyonları haber vermeden yapıyorduk. Yalnız bu davranışta çok riskli bir davranış oluyordu.

Köyde bazı bilgiler aldıktan sonra bir üzüm bağında pusu attık. İki gün ac susuz beklememize rağmen beklediğimiz yere gelen giden olmadı. Kendilerinin de haberleri olmuş ve bizden kaçıyorlardı. Başka bir yerde Sten makineli tabanca ile suçlulardan birini yakaladık ve Adana ya döndük. 

O suçlulara yardım eden ve yakalayıp bırakan Seyyar Jandarma Komutanlığından bir kaç asker ve subay, astsubay tevkif oldular. O beş kişilik çeteden bir kişi ben Adana dan giderken hala yakalanmamış firar da idi. Bir tanesi de o bize yardım eden Antepli kardeşi öldürülen Kadir tarafından tabanca ile öldürüldüğünü duydum. Zaten bizimle birlikte operasyonlara katılmak isteyişinin sebebi yakaladığımız zaman adamı öldürmekmiş. Sonradan bize anlatmıştı.  

6 Şubat 2012 Pazartesi

SUÇLUYU YAKALADI

1980 güz ayları Adana Cinayet Masası; iki kişinin katili ve birkaç bnka soyguncusu Yaser elleri kelepçeli Polis Memurları Hırsız Ahmet, Antepli Ahmet Mıçı Mustafa ve Ben  Suçlunun suç ortağını yakalamak için Valilik izni ile Gaziantep'e gidiyoruz. Adana yı çıkmadan Karşıyaka Ceyhan Yolunda büyük bir kavgaya rast geldik. Diğer ekiplere anons ettikten sonra, eli kelepçeli suçlu Sami Çiçek Mıçı Mustafa ile arabada otururlarken, biz inerek, olaya el koyduk.

Yaralı vardı. Hastaneye yolladık. Suçlulardan ikisini yakaladık. Esas sanıklar diğer ikisi kaçtılar. Hepimiz  öyle telaşla koşuştururken, arabamızda suçlunun yanında oturan Polis Memuru Mıçı Mustafa yı gördüm, yerde bir ara gözüme ilişti. O da sağa sola koşuşturuyordu. Sonradan aklım başıma geldi. "Sen suçluyu kime bıraktın da otodan indin" dedim. "Suçlu arabada yalnız oturuyor, bana 'sende git' dedi bende geldim." dedi. Hemen arabamızın yanına koştum. Eli kelepçeli iki kişinin katili suçlumuz Sami Çiçek yok, kaçmıştı.

Meslek hayatımda en çok korktuğum, düşünmek bile istemediğim olay başımıza gelmiş, suçluyu kaçırmıştık. Bunu hiç kimseye anlatamazdık. Ya kimseye bildirmeden gidip suçluyu bulacağız, yada intihar bişe edeceğiz. Çünkü sen bedava kaçırdın demezler, ne kadar para aldın da kaçırdın derler. Yakaladığımız yeni olayın  sanıklarını Karşıyaka Karakol ekibine teslim ettik. Arabamızın yanına gelip kara kara ne yapacağımızı düşünürken, birden yabancı gelmeyen bir ses duydum. "Ağabey, ağabey" diye bağırıyordu. Dönüp baktığımda az ilerde eli kelepçeli bizim otomuzdan kaçan iki kişinin katili Sami bir kişiyi yakalamış, bize getirmek istiyor, öbürü de direnirken gördük. Koşarak yanlarına gittik. "Ağabey adama bıçak vuran bu şahıstır. Kaçarken, ta nerde yakaladım. Şerefsizi. Bıçağı da ilerde attı." dedi. Bıçağı da o attığı yerde bulduktan sonra, bizim suçlunun yakaladığı suçluyu da bıçağı ile Karakol ekibine teslim ettik.

Bizim suçlu Sami'ye "Niçin kaçmadın? " diye sordum, "Ağabey bir ara kaçmağı düşündüm, fakat sizin insanlığınıza ihanet edemedim" dedi ve ağlamağa başladı. Gaziantep'in köyünde onun arkadaşı suçluyu bulamadık. Bu suçlu ile kendi köyünde kelepçesiz dolaştık ve geri Adana ya sağ salım döndük. Bize de büyük ders oldu. Bir daha il dışı göreve giderken suçluyu polis memurunun koluna kelepçelerdik.