SAYFALAR

27 Nisan 2012 Cuma

AMİRLE ARKADAŞ

Ankara Ahlak Büro Amirliği Mitatpaşa Caddesi üzerinde sekizinci katta 'dernek' adı altında bir kumarhane, topallayarak şoförümle birlikte saat 04.00te kumarhanenin olduğu binaya girdik. Topallayarak gittik dedim, çünkü normal gidersem anlar, hemen önlem alırlar. Zile basar veya kapıyı çalarsam yine anlar önlem alırlar. Sürpriz yapıp içeri girebilirsek kumar yakalayabiliriz. Bu derneğin kapısının önünde ki elektrik sigortasını dışardan  attırınca her taraf karanlığa boğuldu. Beş on dakika sonra bakmak için kapıyı açtılar. Kapı açılınca karanlıkta dışarı çıkanlarla birlikte içeri girdik fakat tedbirli davranmışlar, kumar kalkmış herkesin önünde gazeteler vardı, kumar yoktu.

İçerisi çok kalabalıktı kimseye bir şey sormadan biraz oturduk ve çay içtik. Ben çay içip gazete okurken şoför arkadaşta derneğin üye kayıt defterlerini kontrol ediyordu. Dernek sahibi uzun boylu 50 yaşlarında ilk defa gördüğüm bir adamdı ve şoförüm ile konuşuyorlardı; "Ağabey siz hangi bölümdensiniz" diye sordu. Şoför arkadaş böbürlenerek "Ahlak" dedi. "Ağabey siz boşuna yoruluyorsunuz. Amiriniz Recep Bey benim arkadaşım. Dün akşam beraberdik. Yemek yedik" dedi. Ben duymamış gibi hiç oralı olmadım. Şoförüm Hamdullah ile konuşuyorlardı. Ben sadece uzaktan dinliyordum.
Hamdullah benden tarafa bir baktı, galıba ne tepki vereceğimi merak ediyordu. Ben tepki verip hiç ses çıkarmayınca o muhabbeti hiç krsmedi ve sordu:
-Sen demek bizim Amirimiz ile arkadaş sın öylemi.
-Evet
-Akşam yemeğe mi gittiniz?
-Evet. Gölbaşında bir lokantada yemek yedik.
-Peki, seni yakalamaması için para filan da verdin mi?
-Yok, fakat ayrı gayrımız yok, istese veririm.
-Sen kaç paralık adamsın ki benim Amirimi satın alacaksın lan?
-Seni Amirimle tanıştırmamı ister misin? Ama en iyisi tanışma. Çünkü çok pişman olursun dedi..
Bu sırada ben söze karıştım ve şöforum Hamdullah'a
"Doğru söylüyor. Ben geçen bir zaman senin Amirin Recep Bey ile birlikte görmüştüm bu adamı, sen niye kızıyorsun ki?" dedim.
Ve adama döndüm
"Sen de hiç sır saklayamıyorsun. Ne biçim adamsın be birader? Recep Beyi niye ele veriyorsun ki?" dedim.

Oradan ayrıldık. İki üç gün sonra bir Emniyet Müdürü ile birlikte yanıma geldiler. Çok korktuğu halinden belli oluyordu. Hiç birimiz de o konudan bahsetmedik. Ben kendilerini ağırladım. Kalktılar giderken bir yakınımın ismini vererek onunla arkadaşız; "Ağabey çok pişmanım, ben bir hata işledim, beni bağışla af et." dedi. Güldüm ve "Af edilecek bir şey yok. Hem zaten af etmesem yapacağımı o akşam yapardım. Ben unuttum gitti." dedim.

26 Nisan 2012 Perşembe

AMİR YATTI GELİN

Ankara, Ahlak Büro 1998 yılı yine bir kış gecesi. Maltepe de Sarı Sami nin kumarhanesi. Toplanan kumarcılar gece saat 03.00 te "Ahlak Amiri yattı, getirin kumar aletlerini" deyip  yüksek sesle güldükleri ve benimle alay ederek kumar kurdukları haberi bana geldi. Gündüz kimse yokken gittim tespit ettim. Kapıdan girip kumar yakalamam imkansızdı. Çok sağlam bir yerde ve sağlam erketeler yerleştirmişti. Öyle sallana sallana gidip te bu yerde kumar yakalayamazdım.

Yalnız bir hata yapmışlardı. Oyun salonu için iki daire birleştirilmiş, içerisi genişletilmiş ve diğer dairenin giriş kapısı iptal edilerek, kilit yerine kalın bir sac vidalanmıştı. Gündüz kumarhane kapalı iken şoförüm ile bu yere gittik. İptal edilen kapının vidalarını çıkararak sacı söktüm ve kapıyı açtım. İçeride iki metre uzunluğunda bir hol var dı, iptal edildiği için kullanılmıyordu. Holun arkasında da ayna olan bir kapı ile kapatılmıştı. Benim için çok uygun bir yerdi. Akşam üzeri, kumarcılar daha gelmeden içeri iki polis memuru koydum ve kapıyı eskisi gibi üstlerine vidaladım. Polisler bu eski den hol olarak kullanılan boşlukta karanlıkta beklediler. Kumarcılar geldikten sonra da içeride neler konuşulduysa hepsini bir bir not aldılar. Olup bitenleri takip edip bana bir bir bildirdiler. Saat 02.00 sıralarında ben telsizle anons ederek, istirahata çekileceğimden, ekiplerimin faaliyetlerini bildirmelerini istedim. Böylece erken istirahata çekildiğimi öğrendiler. Herkes erkenden uyuduğumu sanıyorlardı. Halbuki ben oraya sakladığım memurlardan haber bekliyordum. Saat 03.30 da bekleyen polis memurları telefon açtılar. Kumar başlamış kumarcılar zokayı yutmuşlardı. Hatta benim komiserlerimden biri de gitmiş. "Kumar serbest arkadaşlar, Recep Bey yattı." deyip yanlarına oturmuş, erkete gibi hareket ediyordu. "Hele Recep Bey bu halı bir görse acaba ne yapar dı?" diyorlar ve yüksek sesle güldükten sonra kumara başlamışlardı. Saat 04.00 e doğru bende yakınlarına giderek uygulama yapmalarını emrettim.

Polis memurları içeri dalar dalmaz, kumarcılar şoke olmuşlar "sakla" diye bir kumarcı yanlışlıkla kumar paraları ile sustalı bıçağını polis memuruma verebilmişti. 15-16 bin dolar para, kadın, erkek karışık 18-20 kişi yakalanarak haklarında işlem yapıldı. Dört kişi de İnfaz suçlusu yakalandı. Benden onlara haber götüren komiser de başka bir birime tayın edildi. 

24 Nisan 2012 Salı

SENİN BU YAPTIĞINI

Yine bektaşi dere kıyısında oturup piizlenirken iki çocuklu bir bayan gelir. 
Bektaşi ye derki "Çocukların biri senin yanında dursun. Ben öbürünü dereyi karşıya geçireyim. Sonra gelir senin yanında ki çocuğu da alır, giderim" der.
Bektaşi da kabul eder.
Kadın bir çocuğunu sırtına alır, derenin karşısında bırakır. Bektaşi nin yanına diğer çocuğunu almağa gelirken, büyük bir dere gelir ve kadını alır götürür.
Şimdi çocuğun biri derenin karşısında, biri Bektaşi'nın yanında kalırlar. Çocukların ikisi de ağlamaktan kıyametleri koparırlar. Annelerini de su götürmüştür.
Çaresiz kalan Bektaşi ellerini havaya kaldırır ve "Ey Allahım senin bu bana yaptığını, ben sana yapsam var ya, beni dokuz köyden kovardın" der.