SAYFALAR

9 Mayıs 2012 Çarşamba

MALINA BEREKET

Fatih Sultan Mehmet ilk seferine çıkmadan önce bir gayri müslim den borç para almış.
Gittikleri seferden zaferle ve zengin olarak dönmüşler.
Bu zaman zarfında borç aldıkları gayri müslim adam ölmüş.
Fatih'in veziri yazılı olarak not halinde hiç bir vasisi olmadığından bu gayri müslime olan borcun ödenmemesini, maddi değerin hazineye kalmasını önermiş.
Fatih Sultan Mehmet kendisine verilen bu rapor kağıt üzerine şanına yakışır şekilde derkenar olarak şöyle not düşmüş;

- Ölüye rahmet,

- Malına bereket,

- Mirasçılarına afiyet,

- Senin gibi Mel'una naalet.

8 Mayıs 2012 Salı

AKSİLİK

İlk polis olduğumuz yıllarda eski polis ağabeylerimiz bazen öğüt verirlerdi.
Mesela;
" Çalışanın işini, çalışmayanın maaşını artırırlar"
" Polisin eskisinden, amirin yenisinden, bekçinin hepsinden kork"
" Polis yanında bir yedek tabanca ve esrar bulundurmalı"
Şimdilik hatırladıklarım bunlar.
Birincisi biraz doğru gibi, çalışırsın görevini tamamlarsın hemen yenisini verirler. Diğerleri yatar sen devamlı çalışırsın. Bazen de mükâfatını alırsın tabi.
İkincisi tamamen doğru. Bu üçünden uzak duracaksın.
Üçüncüsunu ne için demişler bilmiyorum. Hatta ilk polis olduğumuz zaman narkotikçi polis memurundan bir arkadaşımla küçük birer parça esrar aldık onu yanımızda taşıyordum. Nerde kullanacağımı bilmiyordum. Nazar olayına iyi geldiğini duymuştum, galiba onun için diye düşünüyordum. Bir polis ağabey, zorda kaldın mı onu üzerinde yakalamış gibi davranarak başkasını suçlayıp kendini kurtarabilmek için kullanacağımı söylemesi üzerine başka bir şey aklıma gelmedi de kurtulmak için köprüden geçerken Seyhan nehrine attım.

Alaattin isimli bir polis arkadaşımla Ankara da ilk göreve başlarken Personel Şube Müdürü rahmetli Hasan Bey "Çocuklar kimliklerinizi verin, sizlere yeni kimlikler vereyim" dedi. Ben kimliğimi Müdür Beyin masasına koydum. Alaattin isimli arkadaşımda kimliğini cüzdanın içinden çıkarmak için uğraşırken birden elinden bir şey fırladı ve Müdür Beyin masasının üstünden kucağına düştü. Bu yarım plaka esrardı. Meğer Alaattin esrarı hala daha saklıyormuş, yanlışlıkla elinden fırladı. Hemen Alaattin de atladı kapmak istedi. Müdür Bey de kapmak istedi.

Mücadeleyi Alaattin kazandı ve ağzına attı. Kimliği çıkarırken aksilik ya esrar sakladığı yerden Müdür Beyin kucağına atılmıştı. Ve hakkında işlem yapıldı ceza aldı. Ben de diğer arkadaşlara, "Alaattin arkadaşımız personel müdürüne esrar satmak isterken yakalandı." diye anlatıyordum. Hayatta yasalara uyarsan huzur içinde yaşarsın. Hem vicdanen hem ruhen rahat olursun. Yılların bana verdiği tecrübeye dayanarak söylüyorum. Hiçbir suç cezasız kalmaz.

ALLAH GÖNDERDİ

Bir kadının kocasından başka üç tane dostu varmış. Zengin, orta halli ve fakir vasıflı dostlarının hepsine bir gün birer görev vermiş.
Zengini bir tepsi dolu fırın kebabı ve pilav getirecek.
Orta halli olan bir damacana dolu ayran getirecek.
Fakir olan dostu da boş gelecek, bir şey getirmeyecek.
Dostrlarının her üçü de evde iken kapı çalınmış. Aralıktan bakmış ki kapıda kocası. Kocası da aksi mi aksı, her şeye sebep bulur, kavga çıkarırmış.
Kadın hemen dostlarını içer ki odaların birinde saklamış ve kocasını içrti alıp onunla ilgilenmeğe başlamış.
Adam gitmeyince içerde bekleyen dostları da üç dört saat beklemekten iyice sıkılmışlar.
Kocası "Hanım şimdi bir fırın kebabı olsa da yesek." demiş.
Kadın yüksek sesle "Allahım bir tepsi fırın kebabı yolla da yiyelim" demiş.
Hemen içerden Zengin dostu elinde tepsi ile çıkagelmiş.
Kocası şaşırmış "Kimsin sen be adam nerden geliyorsun? demiş.
Dostu da "Eşiniz istedi ya Allah gönderdi" demiş ve kebabı bırakıp evden çıkıp gitmiş.
Kocası; karım acaba erenlerden mi? diye düşünürken "Yanında da ayran olsa da içsek" diye söylenmiş.
Kadın hemen "Allahım bir damacana da ayran yolla içelim" demiş.
Hemen ikinci dostu da içerden ayran ile gelmiş.
Bunu gören koca iyice fıttırmış. "Sen kimsin?" demiş adama.
O da "Karınız istedi ya Allah tan ayran getirdim" deyip damacanayı bırakıp çıkıp gitmiş.
Aradan biraz daha geçmiş.
Hiç bir şey getirmeyen fakir adam, içerde beklemekten iyice yorulunca o da çıkmış yanlarına gelmiş. Kadının kocası onu da görünce temelli fıttırmış; "Sen de kimsin be adam, ne arıyorsun?" diye bağırmış.
"Beni de Allah yolladı. Boşları alıp götürmeğe geldim" demiş.