SAYFALAR

20 Aralık 2013 Cuma

KESERLE VURMUŞLAR

1982 yılında Adana Dağlı oğlu Mahallesinde bir adres belirtilerek cinayet işlendiği ihbarı geldiğini bildiren Haber Merkezi, bu yere mıntıka polislerini sevk ederek, inceleme yapmalarını bildirir. Hatta o sırada görevli olan Cinayet Büro arkadaşlarımız da giderek inceleme yapmışlar. O evin sahibi Ramazan'ın cesedi bulunmuş. Ceset morga kaldırılmış. Olay faili meçhul olarak kalmış. 

Olaydan üç gün kadar sonra Antepli Polis Memuru yovrum Ahmet arkadaşımla olay yerine gittik. Daha doğrusu cesedin bulunduğu evin avlusuna gittik. Ev bahçe içerisinde etrafı güllerle çevrili müştemilatı kömürlük, köpek yuvası, kuş yuvaları vs reden oluşan tek katlı çevresi yüksek duvarla çevrili müstakil çok güzel bir evdi. Ziraat Bankası Müdürü oğlunu evlendirdiği zaman bu evi oğlu ile gelinine satın almış ve evde ikisi birlikte kalırlarken bir gece evine gelirken tam evin önünde oğlu Zekai öldürülmüş veya ölü olarak bulunmuş. O anda evde ölen şahsın bir yıl kadar önce evlendiği genç ve güzel bir bayan olan Meryem tek başına kalıyordu. 

Olayı anlattırdık. "Ceset bulunduktan üç gün önce kocasının eve gelmediğini. Başka bir mahallede oturan ve Ziraat Bankasının Müdürü olan babasının evine gitti sandığını. Ertesi gün kayın pederini iş yerinden arayarak durumu kendisine bildirdiğini. Bütün hısım akrabalarından araştırarak olumsuz netice aldıklarını. Bu arada kendisinin de kayın pederi ile birlikte bulunduğunu. Üçüncü günün gecesi bu belirttiğim evlerine kayın pederi ile gelirlerken, duvarın cümle giriş kapısı ile evleri arasında duvarların içinde ki yol üzerine döşenmiş taşların üstünde kocası Zekai'nin cesedini, kafası parçalanmış olarak bulduklarını. Çok sayıda polislerin gelerek burada inceleme yaptıklarını ve katılı yakalayacaklarını" söyledi. 

Kendisine 'etrafa bir göz atacağımızı ve bize refakat etmesini' usulen söyledik. Meryem bizleri pek beğenmediği veya polise benzetemediği için 'esas polislerin araştırma yaptıklarını ve bu olayı çözeceklerini, bizlerin bir şey yapamayacağımızı fakat madem istiyoruz bakmamızı' söyledi.

Meryem oldukça güzel ve birazda şımarık daha 25-28 yaşlarında bir genç kadındı. Güya çok üzüntülü olan Meryem ile, O önümüzde biz arkasında bahçenin her tarafını iyice kontrol ettikten sonra bu küçük şirin eve girdik. Eve girmeden önce dikkatimi çekti, kömürlükte kömür kovasına kan sürünmüş, temizlenmesine rağmen yine de belli oluyordu. 'Çok öncelerden tavuk kestiklerini ve o zaman sürünmüş olabileceğini' söyledi. Evde her oda ya hiç karıştırmadan bir göz attık. Her şey normal fakat yatak odasının duvarları yeni boyanmışa benziyordu. Ne zaman boyattığını sordum. Tek yatak odasının boyanması dikkat çekiciydi. Çift kişilik kocası ile birlikte yattığı yatağı açtım. Herhangi bir şey yoktu. Yatağın üzerinden yorganı aldım ve ters çevirdiğim zaman yatağın alt tarafında yıkanmış veya silinmiş, eski kan lekeleri vardı. Hemen yukarı tavana baktım. Odanın tavanına bakınca, yastık tarafında tavan üzerinde 70 adet irili ufaklı kurumuş kan damlası lekelerinin olduğunu gördüm. Tavanda ki kanları Meryem hiç görmemişti. Çünkü duvarda ki ve yerdeki kanları hep temizlemiş tavandaki kan olduğu gibi duruyordu. Ben gösterdiğim zaman tavana baktı ve kan lekelerini görünce yere yıkıldı, bayıldı. Hemen koluna kelepçe taktık. Tekrar evin bahçesine çıkarak yaptığımız incelemede  kömürlük içerisinde kurumuş kan lekeleri, yıkanmış kan lekeleri ve kömürlük dışında cesedin bulunduğu yere doğru sürükleme izlerini görmemiz üzerine olay meydana çıktı.

Meryem Hanıma döndüm ve "Olayı anlat yardımcı olayım." dedim. Kaşı ve gözleri ile bir kaç işaretler etmeğe başladı ve "Ne olur kimseye anlatmayın sizi ihya ederim."dedi. Çoğu zaman bizleri sivil gördüklerinden polise benzetemiyorlar, dolayısıyla da gafil avlandıkları oluyordu. Meryem olayı anlattı: "Bekarlığımdan beri aşık olduğum Nedim isimli eski komşumu gizlice çağırdım. Kocam Zekai uyurken gizlice içeri aldım. O uykuda iken yatağın içinde kafasına keserle vurarak öldürdük. Aradan beş altı ay geçtikten sonra Nedim ile evlenecektik. Ben kayın pederime kocamın kayıp olduğunu söyledim. Cesedi üç gün kadar kömürlükte sakladık. Sonra ben kayın pederimde iken Nedim cesedi kömürlükten giriş kapısının önüne getirdi ve kayın pederimle güya ben bilmiyormuşum gibi göstererek bulmamıza sebep oldu. Yatak odasını akan kanlardan sebep yıkadık ve duvarları boyattık. Tavanı düşünüp bakmadığımız için oraya sıçrayan kan lekelerini göremedik ve bilmiyorduk. Ta tavana kan nasıl sıçrar hala daha anlamış değilim. Yatağa akan kanı yıkadık fakat azda olsa belli oluyordu. Onun için onu ters çevirdik. Allah ayağımıza dolandırdı sizleri atlatamadık. Yakalandık." dedi.

Arkadaşım Ahmet hemen iki ev ötede ki Meryem'in sevgilisi Nedim'in evine gitti. O da zaten kulağı kirişte öyle bekliyormuş. Meryem'i kolu kelepçeli koltuğa oturtmuştum ve öyle bekliyorduk. Bizi azarlarcasına bir şeyler söyledikten sonra Meryem'in elinde ki kelepçeyi gördü. Meryem de ona tavanda ki kan lekelerini gösterdi ve "Boşuna inkar etme. Her şeyi anladılar. Olayı biz yaptığımızı biliyorlar." dedi. Nedim de artık inkar edemedi. Kendi evlerinin kömürlüğünde sakladığı sapının bazı yerlerinde hala kan izleri bulunan, olayda kullandıkları keseri gösterdi ve olay aydınlandı Her iki sevgili de bir bir ellerini tutarak Adliyeye çıktılar ve tevkif oldular.

Böylece her ikisi de işledikleri suçun karşılığı cezayı çekmek üzere cezaevine gönderildiler.
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder