SAYFALAR

4 Ocak 2014 Cumartesi

VERESİYE

Karadenizli Erzurumun Olur Kasabasına yerleşmiş ve orada bakkalcılık yapar geçinir gidermiş. Ahalı çok sinirli olduğunu kısa zamanda anlamış ve durmadan kızdırırlarmış. Karadenizli de durmadan basarmış kalayı. Eşi benzeri duyulmamış küfürler eder, rahatlarmış. Takılanları da rahatlatırmış. Herkes bu duruma alışmış hususi gelir takılırlarmış. Kasabada bazı esnaf ile ceza hakimi anlaşmışlar ve hakim yalancıktan Karadenizliye bir ceza vermiş. Şimden sonra Karadenizli her kime söverse, o adama 'bir sarı lıra' altın ödeyecek. Karadenizli ağzına fermuar çekmiş. Ne oyunlar yapmışlarsa hiç kimseye cevap vermemiş. Kasabanın esnafı da 'nasıl küfür ettirebiliriz' diye iyice inatlaşmışlar. Bir sabah Karadenizli bakkalını açarken kurdukları tuzağa düşmüş ve ayaklarından ip ile tavana asılı kalmış. Komşuları hemen yere indirmişler fakat bu da ağzında ki fermuarı açmış. Hepsine sıradan söverken bir bakmış ki o cezayı veren hakim de yaya dairesine gidiyor, denk gelmiş. Hakim görürken çıkarmış o sövdüğü adamlara sarı liraları tek tek vermiş. Ve sonra gelmiş hakimin önüne dikilmiş:
"Hakim Bey senin de bilmem nerene. Al şu sarı lirayı. Zabıt katibininde bilmem neresine. Al şu lirayı da Ona ver. Ceplerini yoklamış, bakmış ki sarı liraları bitmiş. "Vallahi daha altınım kalmadı Hakim Bey. Onlar da veresiye kabul etsinler, Kaymakam ile Savcının da bilmem nerelerine" diye alayına basmış küfürü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder