SAYFALAR

22 Temmuz 2015 Çarşamba

VAZ GEÇSEN


1952 yılları idi. Ben 5-6 yaşlarında çocuktum. Bizim evimizden Amcam Hüsnü'nün evine yaya bir saat kadar yürüdükten sonra gidilirdi.

Eskiden Dedem Sulak köyü ve Ihlamurlu Köylerinde çok büyük araziler açıp imar etmiş. Babam ile Amcam ayrıldıkları zaman Sulak Köyün de ki araziyi Babam küçüğü olduğu için zorluk çekmesin diye komple Amcama vermiş. Babam ile amcam iki kız kardeşi almışlar ve dolayısıyla amcamın hanımı teyzem olurdu. Annem ile birlikte evlerine gittiğimiz zaman geri yollamazlar bir kaç gün Amcam ın evinde kalırdık. Annemle Teyzem kız kardeş oldukları için sabahlara kadar yatmaz gizli gizli konuşurlardı.

Evleri Lazların içinde ve cıvarlarında hiç hemşenli yoktu. Amcamın kalabalık ailesi vardı. Şayıste Teyzem hanımı, Fadime Abla büyük kızı, Ali Paşa Ağabeyim, Neziye Abla, Saadet Abla, Fazilet Abla, Tacettin Ağabey ve Orhan Ağabey de çok güzel Lazca konuşurlardı. Bende oralara gitmeği çok severdim. Çünkü Laz çocukları ile çok daha güzel anlaşır ve oynardık. Yalnız daha ziyade ben büyük adamların muhabbetini çok sever, onların yanlarında oturur, konuştuklarını kelimesi kelimesine büyük bir hazla dinlerdim. Onların da muhabbet ve şakaları çok güzel olurdu.

Bir akşam Hüsnü Amcamın evine gittiğimde evde yalnızdı ve bana "Güli gel Nezmi'nun evine bir gidelum. 'Geçmiş olsun' diyelum" dedi. Nezmi hemen evinin alt tarafında ki Laz komşusu idi ve o bölgenin tanınmış en iyi ev ustalarından birisiydi. Sehender yaparken çatısından düşmüş, ağır yaralanmıştı.

Evine gittik. Evin içi toprak fakat çok temizdi. Ateşin yanında bir sedir gibi bir şey yapılmış Nezmi Amca bu sedir üzerine serilmiş yatakta yatıyordu. Tavandan açık ateşın üzerine zincir asılmış ve zincire takılmış lahana kazanı kaynıyordu. Evde ben tanımadığım bir kaç başka misafirler de vardı. Yan tarafta tekne içerisinde misafirlere ikram için yeni toplanmış incir ve üzümler görünüyordu.

Amcam selam verdi ve yanda ki iskemleyi çekip oturduk. Nezmi Amca Amcama yırtık pantolonu için bir kaç şaka yapıp takıldıktan sonra hepsi birlikte gülüştüler. Hazır cevaplı lığı ile tanınan Amcam da "Ya Nezmi sen çok tedbirli her şeyi bilen bir ustasın, nasıl oldu da oradan düştün?" diye sordu. "Hiç sorma Hüsnü, Sehenderin çatısını yapıyordum. Birden başım döndü ve ayağım kaydı. Anladım ki düşeceğim bana zarar vermesin diye elimde ki biçkiyi bir tarafa, öbür elimde ki keser ve tahtaları da öbür tarafa doğru fırlattım attım. Aşağı baktım ki düşeceğim yer çok yüksek. Hasretimi almak için döndüm son bir defa daha öyle köye doğru bir baktım ve sonra yere düştüm. Kolum bacağım kırıldı, ucuz atlattım." dedi.

Amcam da hazır cevaptı ya "Ee Nezmi o kadar ki zor oluyordu, vaz geçsen, düşmeseydin da.." dedi. Orada en az bir saat kadar millet gülme krızine girdi ve hasta Nezmi Amca da hastalığını unutup ayağa kalktıydı. Millet konuşma aralarında gülüp gülüp tekrar kendi mevzularını anlatmağa devam ediyorlardı. Hepsine Allahtan bol bol rahmet diliyorum.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder