SAYFALAR

18 Ağustos 2022 Perşembe

HAKSIZLIĞA KARŞI




Yıl 1980, yer İsveç’in başkenti Stockholm. Büyükelçilik koruma görevim esnasında Stockholm de yaşarken başımdan geçen çok ilginç bir olay. Burada paylaşmak istiyorum.

İsveç te hemen hemen bütün hizmetler postanelerde yapılır. Bu nedenle insanlar sık sık bankalardan çok postanelere giderler. Ben de Adana da Polis arkadaşım Burhanettin’e bir adet Amerikan kelepçesi yollayacaktım. Kelepçeyi mağazadan aldım ve kutusunun içinde, ben dil bilmediğim için Elçilik şoförü Ündal ile birlikte öğleden sonra Huddinge Postanesine gittik. Yılbaşı yakın olduğu için bayağı bir kuyruk vardı. Biz kuyruğa girdikten sonra arkamıza baktığımızda az zamanda bizden sonraki kuyrukta uzayıp gitti. Bir saat kadar sonra sıramız geldi ve elimde ki paketi görevini yapmaktan yorulmuş veya bıkkınlık gelmiş, her halinden sinirli olduğu anlaşılan bir bayan görevliye uzattım.

Bu memlekette de yabancılar kara kafalarından dolayı hemen tanınırlar ve yerli halk tarafından hiç sevilmezler, bu durumu da her sahada fark ettirirlerdi. Hatta kara kafalıları 'fifon (şeytan)' diye vasıflandırırlardı ve 'Gou your Home (Evinize gidin)' derler hemen saldırıya geçerlerdi.

Bayan görevli elimde ki pakete bir göz attı ve 'kapatıp iyice bantladıktan sonra getirmemi söyledi.' Ündal dillerini anladığı için bayana 'bantımız olmadığını, içine bakacaklarını sandığımız için kapatmadığımızı, orada kendilere ait masada ki bant ile kendisinin yapıştırmasını' söyledi. Yabancı olduğumuzu bilen görevli bayan bize bağırmağa başladı. Bir şeyler söylüyor, bir taraftan da bağırıyordu. Arkamız da da 50-60 kişi kuyrukta insanlar, olan bitene ister istemez büyük bir sessizlik içinde şahit oluyorlar ve öylece bekliyorlardı. Ben çok korktum, yabancı düşmanlığı var ya, ilk etapta arkamızda bekleyenlerin bize saldıracaklarını düşündüm.

Görevli bize ‘Kuyruğu engellememizi, en arkaya geçmemizi, paketi bantladıktan sonra tekrar kuyruk sırasına göre oraya gelmemizi bağırarak bayağı bir azarlayarak söyledi ve bizden sonrakilere ‘Sırada ki’ diye bağırdı. Biz de bir şey diyemedik, arkaya da gitmedik ve yana çekilerek kenarda beklerken, müthiş bir şey oldu. 

Sırada ki görevli tarafından çağrılan adam gişeye yanaşmadı. Görevli bayan birkaç defa bağırdı; "NEXT, NEXT" hiç kimse işlem yaptırmak için gişeye yanaşmadılar. 

Biz 'bize saldırırlar' diye düşünürken kuyrukta bekleyen o memleketin vatandaşları, insanlar bize sahip çıkmışlardı. En öndeki beyefendi yüksek sesle “Lütfen bu adamların işini görün. Onları bekletmeyin. Biz o zaman işimizi yaptırırız, yoksa sabaha kadar bekleriz.” Dedi. Gözlerim yaşardı. Orada bulunanlar ne zaman anlaşıp hep birlikte o şekilde karar verip hareket ettiler? Nasıl oldu da, onca kişi bir kişiye yapılan haksızlık için tepki gösterdiler? Hala daha anlamış, bir anlam vermiş değilim ve çok da hayret ediyorum.

Hiç bir işlem yapmadan 20-30 dakika kadar bekledikten sonra görevli bayan sinirli bir şekilde yanıma yaklaştı, göndereceğim paketi elimden çekip aldı ve işlemimizi tamamladı, makbuzu verdi. 

Biz oradan ayrılırken arkadaşım Ündal bir konuşma yaparak arkamızda kuyrukta bekleyen, o asıl hareketi yapan İsveçlilere çok teşekkür etti ve el sallayarak oradan ayrıldık.

İşte sizlere örnek alınacak bir olay. Halbuki 'kuyruktan bir kişi eksildi' diye orada bekleyenler sevinecekken İsveçli Gavur öyle yapmadı. Hiç biri gişeye gitmedi.

Biz arabaya binerken, sırada arkamızda ki adam da işini bitirmiş yanımıza geldi ve “O görevli bayan dersini aldı, bir dahaki sefere vatandaşa yanlış yaparken üç kez düşünecektir. Ona haddini bildirdik. Sizlere iyi günler.” Dedi.

Kendimize veya bir başkasına yapılan haksız bir davranış karşısında, çekimser kaldığımız veya başka nedenlerle tepkimizi koymadığımız sürece, yaşamımızda bir çok defa daha aynı haksızlıklarla karşılaşacağımızı unutmayalım. Saygılarımla..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder