SAYFALAR

24 Mart 2023 Cuma

DAMAT RÜSTEM PAŞA



Bosna’da domuz çobanlığı yapan bir babanın oğludur. Bazı kaynaklarda Sırp olduğu söylenir. Babası vergisini ödeyemeyince çiftlik ağası küçük Rüstem’i babasından alıp Osmanlı’ya devşirme verir. Osmanlı Sarayına iç oğlanı olarak girer. Hırpani giyimle gelen kirli bir çocuk tez zamanda şans yüzüne güler ve zengin olur.

Sarayda Kanuni Sultan Süleyman’ın elindeki bir şey pencereden düşer. Padişahın yanında bulunan aveneleri düşen eşyayı yere düşmeden yakalamak için çapalarken aşağıdaki Genç Rüstem sıçrayarak havada yakalar ve bu hareketiyle padişahın gözüne girer. Artık şans hep ondan yanadır.
                                                                           
Paşa olduğunda Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan’ı alarak damat olmağı çok ister. Bu durumu sezen ve Rüstem Paşa’yı kıskanan diğer paşalar onun cüzzamlı olduğu dedikodusunu çevreye yayarlar. O yıllarda kan tahlili laboratuvarları olmadığı için cüzam hastalığını bit ile test ederler. Eğer üzerinde bit çıkarsa cüzzamlı değildir, bit çıkmazsa cüzamlı olduğuna inanırlar. Çünkü bitler cüzzamlı insana yaklaşmazmış.

Rüstem Paşa Kanuni Sultan Süleyman’ın kızına talip olunca sarayda soyundurulur ve üzerinde bit aranır. Kaftanının yakasında bir tane bit bulunur ve cüzzamlı olmadığı anlaşılarak padişahın kızı Mihrimah Sultan ile evlendirilir. Bazı kaynaklara göre de bit olmadığı halde Rüstem Paşa üzerini arayan adamı tehdit ederek bit olduğunu söyletir.

Bu durumlara şahit olan şairin biri de şöyle der;

“Olursa bir kimsenin bahtı kavi talihi yar,

Gün gelir ki kehlesi bile işe yarar.” 

Kehle bit demektir. Bir kimsenin şansı olur talihi yaver giderse, gün gelir biti bile işe yarar. Demek istemiş şair.

Bitin kerameti bu kurnaz Sırp’ı sadrazamlığa kadar götürür. 

Rüstem Paşa’nın talihi güldüğü başka bir şey daha var, sarayın şeytanı kaynanası Hürrem Sultan ile omuz omuza verip Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi dahil bir çok olayda işbirliği yapması ve Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünü başlatması. 

Hürrem Sultan sarayda gücünü gösterirken Rüstem Paşa Osmanlı için vergi toplayanlardan, iş yapan iş adamlarından, şeytanın bile aklına gelmeyecek yerlerden Besmele ile sakalını sıvazlayıp “sakal” yani rüşvet alması. O kadar çok rüşvet topladı ki, küp küp altınları saklayacak yer bulamıyordu.

Dikkat çekmemek ve Osmanlı gelirinden çaldığı paraları aklamak, sarayın gözünü boyamak için camiler, külliyeler, köprüler yaptırıyordu. Rüstem Paşa Cami, Mihrimah Sultan Cami en bilinenleridir. Ola ki Kanuni huzura çağırıp “Şu şu yerlerden niye rüşvet aldın?” diye sorsa:

“Almaya aldım ama o paraları cami yapımında hayır hasenat işinde kullandım.” Diyordu.

Bitli Rüstem Paşa da her hırsız gibi çaldığı paraları yiyemeden daha 61 yaşında iken öldü. Ölmeden önce kendi dışkısını karıştırıp içinde altın aradığı söylenir. Küpler dolusu altınları ile Kanuni’den daha zengin olduğunu söyleyenler bile vardır. 

Ama neyine yaradı. Şimdi kendisini kimler aklına getirip yad ediyor? Hiç kimse! Çalmak veya başkasının hakkını almak kimseye fayda sağlamaz. Bunu herkes anlayabilse bütün kötülükler kendiliğinden silinip gidecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder