SAYFALAR

10 Şubat 2024 Cumartesi

CAZI


Eski Türk inançlarında olduğu gibi, Doğukaradeniz de de bazı inançlar vardır. Mesela 'Cazı' isimli bir varlığa inanılır.

Cazı kimdir, nedir?

Gecenin geç saatlerinde, herkes uyuduktan sonra, girdiği küpün içinde, kimseye görünmeden havada giderek, köyde ki lohusa kadınları bulup, yanlarında yatan yeni doğmuş bebeklerinin ciğerlerini her zaman yanında taşıdığı agışı ile çıkarıp yiyen bir yaşlı kadındır. 

Havada küpün içinde giderken, daha önce mezarlık üzerinden alıp yanında kese içinde taşıdığı bir avuç toprağı, lohusa kadının yatmakta olduğu o evin üzerine geldiği zaman, evin üzerine serper. Mezarlık toprağı serpildikten sonra evde uyuyanların hepsi derin bir uykuya dalar ve uyanamazlar.  

Küpün içinde havada seyahat ederken yanında bebeğin ciğerini çıkarmak için kullandığı, küçük, bir ucu eğri kanca gibi agış dedikleri, özel yapılmış bir alet taşıdığına da inanılır. Esas agış dedikleri bir tarafı düz diğer ucu kanca gibi bükülmüş, açık ateşi karıştırmak ve ekmek yaparken pilekiyi kaldırmak için kullanılan demirden yapılmış ince uzun bir alettir. Cazı ise bebek ciğeri çıkarmak için onun küçüğünü bir yerden bulmuş ve onu kullanır.

Bebek ciğeri çıkaracağı eve yaklaşan cazı, odada annesinin yanında veya beşikte yatmakta olan 5-10 günlük taze erkek çocukların ciğerini agışı ile çıkarır yer ve çocuğun ölmesine sebep olur. Kendi de tekrar geldiği küpe girip çıkar geri evine gider.

Bir başka inanışa göre; Cazı bir evde yeni doğan bir 
bebeğin ciğerini çıkarmak için küpün içinde havadan eve kadar gittikten sonra, eve girerken 'Örümcek' şeklinde görünür. Bebeğin yanına örümcek olarak yaklaşır. Bu nedenle gece gördükleri örümceği hiç iyi saymaz ve hemen öldürürler.

Cazıdan korkanlar, yeni doğan bebeklerin hayatta kalmasını sağlamak için, bebek olduğu odada sabaha kadar hiç uyumadan nöbet tutanlar olur. Çünkü cazıların erkek olduğu odaya veya kocası ile yatan kadının yanına girmediklerine inanılır. Bir de bebeklerini bu cazılardan korumak için bebeğin uyumakta olduğu beşiğin içinde, yastığın altına tabanca veya bıçak gibi silahlar koyarlar. Cazı silahlardan da çok korkar ve silah olan yere asla yaklaşamaz. 

Çeşitli defalar güya bazı cazı ların bebek sahipleri tarafından yakalandıkları da anlatılır. Mesela birisi gece evinin duvarında bir örümcek görmüş. Örümceği yakalamak isterken o da kaçmak istemiş ve örümceğin bir bacağı kopmuş. Adam karanlıkta örümceği kayıp etmiş. Sabah olup gün ağardığında evinin ortasında bir bacağı kopmuş bir kocakarı yatarken bulmuş. Güya işte o cazı ımış. 

Yine bir baba odada saklanıp bebeği için beklerken cazı gelmiş. Tam çocuğun ciğerini çıkaracakken yakalamış ve cazı adamdan kurtulmak için çok yalvarmış, bir daha cazılık yapmayacağına yeminler etmiş. Adam da canını bağışlamış ve güya ondan sonra da doğan çocukları yaşamış. Buna benzer hikayeler de çok anlatılır.

Köyde cazı olan kocakarılar da tahmin edilerek bilinir fakat bir suç isnat edilmez, sadece dedikodusu yapılır. Bir de Cazı’lar çok çirkin olurlarmış. Onlara tekerlemeler de söylemişler; “Çat orada, çat burada, çat kapının ardında. Sabuna basasın, tepen üstü düşesin, mendebur olasın, sakat kalasın” diye.

Bir de cazıların her şeyi bildiklerine inanırlar. Çok dikkatli olup ta bir şeyi çok inceleyen insanlara 'Cazı gibi' yakıştırması yaparlar ve deyim haline gelen bu cümleyi çok kullanırlar.

Hikaye veya inançları ne derece doğru bilemem fakat gerçekten de akşamdan iyi iyi beşiğe girip te, ertesi sabah ölü olarak bulunan bir çok bebeklere o zamanlar rastlanılırdı. Bazı ailelerin peş peşe dört çocuğu, beş çocuğu bu şekilde öldüğü bilinmektedir.

Bu ölüm olayları gerçek fakat dedikleri gibi çocukları öldüren cazı değil de,
 ölmelerinin sebebi; gündüz ve gece hiç dinlenmeden çalışan Karadeniz kadını çocuğun annesi, gece çocuk ağlamağa başladığı zaman, memesini ağzına verip te yorgunluktan üstüne uyuyabilmesi neticesinde, meme çocuğun solunum yollarını kapatarak nefes alamadığı için boğulup ölümüne sebep olduğu ve anne bilmeden kazaen öldürebildiği bebeğinin ölümüne bir sebep bulunamayınca, suçu Cazı olarak adlandırdıkları bu hayalı varlığa yüklemiş olabilirler.

Dünyanın her tarafında ve her kültüründe buna benzer mitolojik olaylar vardır. Sanırım bu olaylar insanların başlarından geçen ve sebebini anlamadıkları bazı olaylar karşısında, zorunlu sebepler ile yarattıkları bazı hayali varlıklardır. Cazı da olmadığı halde 
insanlar tarafından korkulan ve olduğuna inanılan hayalı bir yaratıktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder