SAYFALAR

4 Şubat 2024 Pazar

HAYVANLAR VE DOĞA OLAYLARI

Eskiden büyüklerin torunlarına “Uluma, yağmur yağdıracaksın” demelerinin temelinde gerçekten hayvanlarla ilgili kadim bilgiler saklıdır.

Kurtlar yağmurlar gelmeden evvel uzun uzun ulurlar. Arkasından da fırtına olur ve yağmurlar yağmağa başlar.

Bunu aslında fırtınalı yağmuru haber vermekten ziyade çağırmak için yaparlar herhalde. Uluyarak fırtınayı çağırırlar ki yağmurdan sonra geyiklerin taze ot fışkıran açık bölgeye akın etmelerini ve onları avlamayı düşünürler.

Geyikler yağmurun etrafa yaydığı taze ot kokusunu alır ve ona giderler. Bunu bilen kurtlar da uluyarak fırtınalı yağmuru çağırırlar. Büyüklerin diline yerleşen bu sözün öz anlamı da bence budur.

Örümcek ağına dikkat etmek gerekir. Havaya güvenemeyenler, örümceğe rahatlıkla güvenebilirler. Yağışlı ve sert hava yaklaşırken örümcekler hisseder ve ya ağlarını terk eder ya da ağ üzerinde çok fazla hareketlidirler. Yaklaşan bol rüzgârlı ve yağmurlu havaya karşılık ağlarını güçlendirmek için yoğun bir çalışma safhasına girerler. Sakin hava şartlarında ise ağının ortasında durup avlarını beklerler. Sabah saatlerinde örümcek ağlarına çiy düştüğü görülürse gün içinde tertemiz ve taze bir hava yaşanacağı anlamına gelir.

Karıncalar da bu ilimden nasibini almış hayvanlardır. Genelde sağa sola koşuşturarak yiyecek arayışı halindeyseler, yağış yakındır, yağmura hazırlık yapıyorlar, fakat tek bir çizgi üzerinde dümdüz ilerliyorlarsa hava güzel, keyifleri yerinde demektir.

Sadece hayvanlar doğadan haber vermezler. Bazı doğa durumları da yeni hava şartları hakkında bilgi verir. Mesela Ay’ın etrafında parlak bir hare oluşur. Bu hare ertesi gün gelecek olan yağmurun habercisidir.

Otları okşamak da hava şartları hakkında doğru bilgi almak açısından önemlidir. Sabahları kapı önünde ya da etraftaki herhangi yeşillik bir alanda otlar okşandığında avuç içi kuru kalıyorsa, gece olmadan önce gün içinde yağmur yağacağının işaretidir. Bu işaretleri takip etmek bile insanın doğa ile bütünleşmesini sağlar. Bütünleşme ve uyumlanma ile birlikte insanın sezgileri de güçlenir ve hissetme duygusu artar.

Eski Türk avcıları üzerinde sayıların yazdığı takvimleri takip etmezler, doğanın işaretlerine göre zamanlamalarını organize ederlerdi.

Özellikle de yaprakların ağaçlardan düşme zamanı onlar açısından çok önemliydi. Ağaçların yaprakları sonbaharın ilk ayında düşmeye başlıyorsa, o yıl kış yumuşak geçecektir. Eğer ki sonbaharın ikinci ayında yapraklar düşmeye başlarsa, o yıl kış sert geçecek ve hayvanlar zor şartlar altında yaşamlarını sürdürebilecek. Bu şartlar altında av hayvanı bulmaları zor olduğu gibi, avlanma sırasında hayati tehlikeler de söz konusu olacaktır. Avcılar bu verilere göre önlemlerini alırlardı.

Doğayı anlamak için kuşların hareketlerini de gözlemek gerekir. Kargalar güzel havayı çok sever. Kara renkli oldukları için güneşin sıcaklığını daha çok çekerler ve bu onların enerjilerini çoğaltır. Enerjileri yüksekken havada eşleriyle birlikte uçarlar.

Çiftler halinde gökyüzünde uçan kargalar görüldüğünde, bu hem o gün, hem de ertesi gün mis gibi bir bahar havasının yaşanacağına işaret eder.

Eğer ki kuşlar sonbaharda ötmeyi kesmişlerse, kış mevsimi sert geçecek demektir. Çünkü kuşlar ötmeyi kesip sert geçecek kış ayları için hazırlık yapmağa başlamışlar, bu yüzden de susmuşlar demektir.

Hava yağmurlu olduğu halde kuşlar ötüşüyorsa bu durum yağmurun hemen dineceğine işaret eder. Yağmurda kuşlar ötmüyorlarsa, bu da yağmurun süreceği anlamına gelir.

İlkbaharda otlar boy atmaya başlarlar ve yaz mevsiminin başına kadar da uzamaya devam ederler. Otların boyu yaklaşmakta olan kış mevsiminde yağacak karın yüksekliğini gösterir. Bununla birlikte kışın sertliği ve uzunluğu hakkında da tahminler yürütülebilir.

Bir yıl kar ne kadar yoğun olursa, gelecek yıl o kadar bereketli, verimli ve ürünlü geçer.

Bulutlar ne kadar yüksekteyse, o gün o kadar açık ve temiz bir hava yaşanacak demektir.

Arılar sadece güneşli ve rüzgârsız havalarda dolaşıp polen toplarlar.
Rüzgâr ve yağmur bacaklarına yapışmış polenleri yıkayabileceği için kovanlarında kalmayı tercih ederler. Yağmur yağacağı, sis bastıracağı ya da rüzgâr çıkacağı zaman arılar ortalıkta görünmezler.

Koyunlar yağmursuz havalarda otladıkları için açık havada çayıra çıkarak etrafa yayılırlar. Bulutlar da tıpkı koyunlar gibi gökyüzüne parça parça dağılmış halde ve bembeyazsa o gün hava yağmursuz, sakin ve açık olacaktır.

Kedi köpek ve diğer evcil hayvanlar mutlaka doğa hakkında bir şeyler bilirler fakat insanlara bildiremezler. Konuşmalarımızın bir çoğunu anladıkları halde kendi bildiklerini insanlara anlatamazlar. Bazen uyarılar için kesik kesik havlamalar dışında hiç bir şey yapamazlar. Kendi aralarında anlaştıkları halde insanlarla iletişim kuramaz ve bildiklerini anlatamazlar. Eğer bu mümkün olsaydı belki de insanlar deprem olmadan çok önce haberdar olacaklar ve önlemlerini alacaklardı.

Velhasıl doğada her şeyin bir anlamı, manası var da biz insanlar bunu görüp çözemiyoruz. Hayatta en büyük dersleri hayvanlardan ve doğadan alıyoruz. 'Su iki molekül hidrojen ve oksijen birleşmesinden olur' diyoruz fakat doğada iki molekül hidrojen ve bir molekül oksijeni birleştirip su yapamıyoruz. Ve dolayısıyla da kabul etmek lazım ki dünyada ki sırların hiç birini bilmeyen zavallı yaratıklarız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder