SAYFALAR

11 Mart 2024 Pazartesi

GERÇEK İMAM

Sizlere gerçek iki Türk Müslüman imamından bahsedeceğim. Türkler başka ülkeleri fet etmeden önce o ülkeye bir gurup Müslüman Türkleri yollar yerleştirir, çevre edinmelerini ve iyi tanınmalarını sağlar, sonra da onların yardımı ile o ülkeyi fet ederlermiş.

Bu vesileyle Belgrat’a da bir gurup Müslüman Türk yollamışlar. Belgrat’ın bir köşesine yerleşen bu gurup, camilerini yapmış ve kendi hallerinde ibadet edip yaşamağa başlamışlar.

Şehre gidip gelmek için de yolda bekleyen faytonları kullanırlarmış. Caminin imamı da herkes tarafından tanınır ve orada bekleyen faytonlara biner öyle gider gelirmiş köylerine.

Bir gün, imam faytondan inerken ücret için faytoncuya tüm para vermiş. Faytoncu paranın üstünü verirken yanlışlıkla 10 dolar fazla vermiş imama. İmam evde parasını sayınca yanlışlığı fark etmiş.

Kendi kendine 10 doları geri versem mi faytoncuya diye düşünmüş, ama içinden bir ses te ‘çok az bir para, belki de faytoncu farkında bile değil. Aslında bu parayı başka ihtiyaçlarıma da kullanabilirim. Çünkü bu bana ALLAH'tan gelen bir hediye.’ Diye de düşünmüş.

Birkaç gün sonra bir daha şehre giderken faytoncuların beklediği durağa gelen imam bakmış, o faytoncu durmuş orada yine yolcu bekliyor. İmam birden fikrini değiştirmiş. Hemen faytoncunun yanına yaklaşıp,10 doları faytoncuya uzatmış ve "Geçen sefer bana paranın üstünü yanlışlıkla fazla verdiniz. Al bu sizin!" demiş.

Faytoncu gülümsemiş ve imama:

“Siz, Müslümanların yaptığı o yeni caminin imamısınız değil mi? Aslında uzun süredir sizi gözlüyordum ve caminizde ziyaret etmek istiyordum. Amacım İslami öğrenmek ve Müslüman olmaktır. Bu yüzden bilerek size fazla para verdim. Nasıl tepki vereceğinizi öğrenmek istedim.” Demiş.

İmam kala kalmış, artık bacaklarını hissetmiyormuş. Yere düşmemek için, başkalarına hissettirmeden sendeleyerek gidip faytonun kapısına zor tutunup kendine gelmeye çalışmış.

Gözlerinden yaşlar dökerek göğe bakmış ve: “Ey ALLAH'ım az daha İslam dinini 10 dolara satıyordum!” demiş.

Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal, Sultan Beyazid Camii Vaizi Abdurrahman Kamil Efendi Hocayı çağırtarak ertesi günkü Cuma hutbesinde, Kurtuluş Savaşı’nın öneminden söz etmesini istemiştir. Gecenin ilerleyen saatlerinde Abdurrahman Kamil Efendi Hoca, Atatürk'ün istediği yarınki Cuma hutbesini hazırlaması gerektiğini belirterek Mustafa Kemal’den müsaade istemiştir. Bunun üzerine Mustafa Kemal ayağa kalkarak:
“Yanınıza bir adam katayım, karanlıktır” deyince, Abdurrahman Kamil Efendi Hoca, Mustafa Kemal’in gözlerinin içine bakarak: 
“Gözlerinizin ışığı beni götürür Paşam!” demiştir.
Bu söz üzerine biraz duygulanan ve düşünen Mustafa Kemal, hocaya:
“Baba! Bu işte muvaffak olmak da var, olmamak da. İnşallah muvaffak olacağız. Eğer olamazsak bizi asarlar. Kelle gider!
Ne dersin?” diye sorunca, Hoca Kamil Efendi, yine Mustafa Kemal’in o derin mavi gözlerinin içine bakarak:
“Oğul! Sen ki genç yaşta başını vatan millet uğruna feda etmişsin, benim bu ihtiyar kelleyi de, koy senin uğruna feda olsun” demiştir.
Kaynak: Bizden biri Atatürk, s.26-27 

Ben hiç yorum yapmayacağım. Şimdiki imamlarla siz kıyaslamasını yapınız, düşününüz ve ona göre karar verip hareket ediniz. Bazıları İslami satıyorlar mı satmıyorlar mı, anlayınız. Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder