SAYFALAR

23 Ekim 2024 Çarşamba

İLK SOYGUNCUMUZ

Tarih; 7 Temmuz 1961. Tam 63 yıl önce, Buğday Bankası'nın İstanbul Çemberlitaş Şubesi'ne hızla dalan eli sten tabancalı genç bir adam, vezneye yönelir ve elindeki torbayı memura uzatarak, "Ne varsa, bütün parayı doldur" diye bağırır.

Kasadaki 2.900 lira çantaya girdikten sonra havaya bir el ateş edip, "takip edeni vururum." diye bağırır ve chewrolet arabasına atlayarak oradan uzaklaşır.

Olayı yaşayan herkes donup kalır, sanki rüya görüyorlardı. Bu olay polis kayıtlarına Türkiye'nin ilk banka soygunu olarak geçti.

Soygunu gerçekleştiren gangsterin adı Necdet Elmas idi.

Aynı adam üç gün sonra Çatalca'da aynı yöntemle bir benzin istasyonunu daha soydu.

İlk banka soygunundan tam 41 gün sonra bu kez Kazlıçeşme İş Bankası Şubesi yine aynı yöntemle soyuldu.

Soygunlar seri olarak devam ediyor, dur durmak bilmiyordu.

Necdet Elmas bu defa tam 165.850 lira kaldırdı. Bu paranın 100 bin lirasıyla o tarihte İstanbul Boğazı'nda geniş bahçeli, bakımlı, güzel bir yalıyı satın alabilirdi.

Necdet Elmas'a ün ve prestij sağlayan asıl olay ikinci banka soygunu, yanı İş Bankası soygunu oldu. Veznenin önünde durup bankayı soyarken, tam o sırada gençten birisi elindeki 480 lira parayı bankaya yatırmak için bekliyor ve korkudan titriyordu. Genç bütün cesaretini toplayarak soyguncu Necdet'e "Abi benim paramı da alacak mısın?" dedi.

Necdet sert şekilde sordu: "Sen de kimsin oğlum? Ne iş yapıyor sun?" diye. Genç "Abi ben işçiyim." dedi Necdet Elmas'a
"Sok oğlum onu cebine, biz işçinin parasını almayız." dedi.

Yüksek sesle konuştuğu için zaten ölüm sessizliğinde olan bankada bu lafları herkes duymuştu.

İşte bu sözleriyle ertesi gün gazetelerin de cilalamasıyla, milletin gözünde banka soyguncusu değil de, bir halk kahramanı gibi algılanmaya başlandı.

Adeta zenginden alıp fakire dağıtan, iyilik perisi Arsen Lüpen veya Robin Hood olmuştu.

Türkiye'de ilk defa ekipler halinde 700 polis Necdet Elmas'in peşindeydi. O dönemde sıkıyönetim olduğu için Jandarma birlikleri de her yerde onu arıyordu. Güvenlik güçlerinin arabaları, saatte 70 km. hız yaparken, Necdet Elmas'in çaldığı Amerikan arabaları 140 km. hızla, arkasında toz bırakıp kaçıyordu.

Kadıköy Kalamış'ta kıstırıldı ama arabasını ateşe vererek yaya olarak kaçmağı başardı.

Gazetelere "The gangbuster of İstanbul" imzasıyla mektuplar göndererek soygunları nasıl yaptığını, bundan sonra nereleri soyacağını mizahi üslupla anlatırken "Bu polisler boşuna maaş alıyorlar. Hepsini kovmak lazım." şeklinde mesajlar dahi gönderiyordu.

Tek başına bir çılgın adam adeta devletle, emniyet güçleriyle dalga geçiyordu.

Ülkedeki herkes hatta Bakanlar Kurulu'nda hükümet üyeleri bile bu adamı konuşuyorlardı.

Türkiye sanki gizli bir düşmanıyla savaşa girmişti. Toplumu bir Necdet Elmas paniği sarmalamıştı.

Sonuçta Necdet Elmas'ın kellesine o günler için astronomik rakam olan 100 bin lira ödül konuldu.

Necdet suç arkadaşı Necdet Sinkıl ile birlikte, yeni planlar hazırlayıp, yeni soygunlar yapmak için, Darıca'da bir tanıdığının evine gitti.

İlk gün çok iyi ağırlandılar, ancak ikinci gün rekor ödülü almak isteyen ev sahibi polise ihbar etti.

Jandarma ve polis evin etrafını sarınca Necdet Elmas kapıyı açıp komutandan hazırlanmak için izin istedi. Traş oldu, tertemiz takım elbisesini giydi ve teslim oldu.

Kadınlara, paraya ve Amerikan otolarına dayanamayan Necdet'in görüntüsü şık bir beyefendi olarak topluma yansıdı.

Necdet Elmas fakirlik nedeniyle zor koşullarda liseyi bitirdikten sonra İstanbul Hukuk Fakültesi'ne girmişti. Amacı ünlü bir kanun adamı olmaktı ama o, kaderin cilvesi sonucunda Türkiye'nin ilk banka soyguncusu oldu.

Soygunlardan öyle çok paralar kazanmasına rağmen bir kuruşu yok, ailesi sefaletler içinde yaşıyordu. Necdet Elmas genç yaşta evlenmiş 3 erkek çocuk sahibi olmuştu, ancak yoksulluk yakasını bırakmıyordu. Bu arada büyük oğlu 7 yaşındayken gıdasızlık ve bakımsızlıktan ölmüştü.

Kültürlü, çok şık giyinen, güzel konuşan, kibar ve yakışıklı, elit bir salon adamıydı aslında.

Duruşmada hakimlere yaptığı benzeri görülmemiş savunma aradan 50 yıl geçmesine rağmen kıdemli hukukçular arasında efsane gibi anlatılırdı.

Uzun yıllar Sultanahmet Cezaevinde yatarken bütün yönetimin saygısını kazandı.

Cezaevi Müdürü ve bütün gardiyanlar bile geleneklere ve talimatlara aykırı olarak ona 'Ağabey' diye saygıyla hitap ederdi.

Cezaevine büyük bir kütüphane kazandırdı. Okuma yazması olmayan mahkumlara öğretmenlik yaptı. Tutuklu yargılanan zanlılara hukuk dersleri verir, taktik gösterirdi.

Özel sorunları olan, başı sıkışan genç mahkumlar Necdet Elmas'a danışırlardı.

Cezaevinin bahçesine Türkiye'de bir ilk olarak havuz kazandırarak tarihe geçti.

Dürüstlük ve iyi insan olmak konusunda cezaevinde bir çok konferanslar verdi. Bu konferanslara bazı meraklı hakim ve savcıların da dinleyici olarak katıldıkları bilinir.

Necdet Elmas 1974 affıyla salıverildi.

Gelenektir. Hapisten çıkanlar şayet geride güzel dostluklar bırakmışsa diğer mahkumlar tarafından cümle kapısından alkışlarla uğurlanırlar. Buna da öyle oldu, saatlerce kapıda mahkumlar ve yöneticiler tarafından alkışlandı ve cezaevinden tahliye oldu. Bir süre İstanbul'da kaldıktan sonra memleketi olan Konya Ereğli'ye yerleşti.

Hayatta kimsesi kalmamıştı. Tek başına sakin bir yaşam sürdürdü ve Ocak 2017'de 82 yaşındayken hayata veda etti.

İşte yıllar önce Türkiye'de ilk banka soyguncusunun kaldırdığı çok büyük paralar ve yaşadığı sefaletlerden sonra topluma yansıyan çok renkli hayat hikayesi.

Günümüzde soyguncular sayesinde sadece bankalar değil, ülke her tarafından soyuluyor. Kimsede "Tık" yok.

Din adamlarından iktidar milletvekillerine, yandaş işadamlarından gazeteci sıfatlı kişilere, futbolculardan sosyal medya maymunlarına hatta sağlıkçılara, emniyetçilere kadar bir çok isim milyon dolarcıklarla birlikte anılırken hiçbir anormallik hissedilmiyor.

Ne olduğu çözülemeyen garip işlemler, karmaşık pis işler toplumu arsız sarmaşık bitkisi gibi çevrelemiş durumda. Kimin eli kimin cebinin neresine kadar uzanmış bilinemiyor. Adalet diye bir şey kalmamış, Türk adaleti bu komediyi seyretmekle meşgul.

Karnını doyurmakta zorlanan milyonlarca vatandaş ise, sanki yerli drama dizi seyredermiş gibi ağzı açık şaşkınlıkla bakıyor.

Ülkenin her şeyi değişti.

Din tezgahtarları, cahil, hırsız, avantacı, pislik, gerici yobazlar sayesinde Türkiye acınacak durumda.

Bu ülkenin banka soyguncusu bile eskiden onurlu sevilir kişilerdi. Nereden nereye


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder