SAYFALAR

26 Mart 2012 Pazartesi

HA BÖYLE YAVAAAŞ

1987 yılı sonbaharda Anakara da gece otolar üzerinde arama yapıyoruz. Bir Mersedes içinden üç kişi Rize li indiler. Memur arkadaş birinin beni göstererek "Hemşerimuzdur da kurtaracak" dediğini söyledi. Otomobilde bir adet Beretta  marka yepyeni bir silah vardı. Silahı adli emanete şahısları mahkemeye yolladık. Silah olaylarda kullanılmamış olduğundan şahıslar serbest kaldılar.

Her şey normal. Mahkeme her halükar da sonra devam edecek. Aradan 20 gün kadar geçti, Cebeci de Kayserili Ahmet'in kahvesine gittim. Ekibimle birlikte çay içip gidecektik. Kahve iki kattı üstten girilir merdivenlerden aşağı inilirdi. Ben içeri girdim. Yukarıda kimse yoktu, hayretler içinde merdivenin başına gittim. Alt katta bir adam bir şeyler anlatıyor, 35-40 kişi kadar adamda hiç sessiz ayakta onu pür dikkat dinliyorlardı. Memur arkadaşlarıma engel oldum aşağı yollamadım ve bizde yukarıdan dinlemeğe başladık. "Hemşerimuzdur kurtaracak deduk, O kurtarmadığı cibi, ben çi tabancamı acıduğumdan üstünü ha böyle yavaaaş çi çeküp pırakııdum. O cözüm cibi sevduğum silahumun üstini hızlı hızlı şak şak deyi sesleterek çekti pıraktı, çekti pıraktı. Herifte hiç insaf yok çi, ha öyle hemşerimuz olmaz olsun" diyordu.

Bir taraftan da yüksek sesle ağlıyordu. Bende yavaş yavaş indim. Yanlarına gittim. Millet açılınca O ortalarında idi. Beni gördü. Şaşırdı. Baktı baktı tanıdı ve Aha o hemşerim bu idi işte. Ha buraya nerden celdi? Ola beni mi taçip edeisun yoksa hemşerim?" dedi. Sarıldık. Herkes gülmekten yerlere yattı. Bende kendisine çay ısmarladım ve teselli ettim.

25 Mart 2012 Pazar

SIÇAN KAPANI

Mücitler yarışı varmış. Duyar duymaz bizim Temel elinde icadı ile doğruca yanlarına koşmuş, jüriye müracaat etmiş.
"Habu benum icadumdur. Yarışmaya katulacağum." demiş. Elindeki küçük bir tahta parçasına monte edilmiş, çıplak, dik duran, bir jilet ve arka tarafında tahtaya tutturulmuş 50 gram kadar kaşar peynirinden oluşan yaptığı aleti önlerine koymuş. Jüri sormuş;
-Bu nedir?  Temel cevap verir;
-Ha onımı bilemedunuz? O sıçan kapanıdur da, der. Peki nasil olacak derler? Temel açıklar:
- Sıçan ha böyle bu taraftan celecek. Kaşar peynirini cörecek. Yemek için başını uzatacak. Jilet boynunu kesecek ve fare ölecek. demiş. Jüri heyeti "Böyle icat olmaz al aletini ve git" demişler. Hemşerimde almış gitmiş fakat içine de dert olmuş. Ertesi yıl gene yarışmaya katılmış. Bu sene getirdiği yeni icadi, geçen sene getirdiğinin aynısı. Yalnız çok küçük bir değişiklik yapmış. Tahta parçası üzerine monte edilmiş jilet var. Fakat arka tarafında ki kaşar peyniri bu sefer yerinde yok. Yeri boş. Jüri sorar;
- Anlat bakalım nasıl olacak? Temel anlatır;
- Sıçan ha böyle bu taraftan celecek. Jiletin üzerinden başını uzatacak. Bakacak ki peynir geçen sene ki yerinde yok. Allah, Allah peynir nere gitmiş? diyecek. Ve başını sallayacak. Başı sallanınca boynunu jilet alttan kesecek ve fare yakalanacak. Nasıl bunı çok beğendunuz değil mi?demiş.

HANGİ PARMAK

Tıp Fakültesinde okulu bitiren 20 yeni doktoru bir Profesör  başkanlığında kurulan heyet son olarak imtihan ediyor. Ve en son 'Doktor olabilirler' raporu verilecek.

Hepsi birlikte ameliyathaneye girerler. Masada yatmakta olan karnı açılmış bir kadavra var. Heyet başkanı masada ki kadavranın midesine bir neşter atar. İçerden koku ile birlikte pislik dışarı çıkar. Hoca çocuklara; "Çocuklar iyi bakın ben ne yaparsam, sizler de aynısını yapacaksınız. Doğru yapan sınıfı geçer" der. Profesör o mideden çıkan pisliğe bir parmak atıp ağzına götürür, parmağındaki pisliği yalar.

Çocuklar sıraya dizilirler. Hepsi pislikten birer parmak alarak, hoca gibi yalarlar. İmtihan komisyonu içlerinden bir öğrenciye geçer notu verir. 19 tanesi sınıfta kalır.

Neden acaba anlayabildiniz mi? Sadece bir tanesi hoca yaptığı gibi yapmış ta ondan. Nasıl mı? Hoca pisliğe orta parmağını sürüp, çabuklukla işaret parmağını ağzına götürüp yalamış. Bu durumu tek o öğrenci fark etmiş ve o da hoca yaptığı gibi, orta parmağını pisliğe sürüp, işaret parmağını yaladığı için sınıfı geçip doktor olmuş. Öbürleri ise sadece yedikleri ile kalmışlar. Yaa çok uyanık olmak lazım.