SAYFALAR

27 Temmuz 2012 Cuma

ÖZLÜ SÖZLER

- Aç koyma hırsız, çok söyleme yüzsüz, çok verme arsız olur.
- Zulüm ile abat olanın akıbeti berbat olur.
- Bana benden gelir her ne olursa, başım rahat olur, dilim durursa.
- Çocuğu işe yolla, sende arkadan kolla.
- Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsi bozuk olan cinsine çeker.
- Göz o dur ki dağın arkasını göre, akıl o dur ki başa ne geleceğini bile.
- El yumruğu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz sanır.
- Sırrını söyleme dostuna, o da söyler dostuna, biri on bir olur.
- Düşmanına korktuğunu belli etme, seni oyuncak eder.
- Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse, diğerleri de yanlış gider.

BELLİM OLMİİR


Erzurum lu iki genç kız İstanbul'a gitmiş on beş gün kaldıktan sonra geri Erzurum da ki evlerine dönmüşler. 
Adettir akrabalarını ziyarete gidecekler, aynanın karşısında süslenmiş ler, püslenmişler.
İstanbul'a gitmişler ya güya hanım olmuşlar; biri öbürüne 
"Hele bim bana bakki hiç bellim olir mi" diye sormuş arkadaşına.
Arkadaşı da; baştan aşağa bir güzel süzdükten sonra 
"O kadam çibarsın, o kadam çibarsın ki, hiç bellim olmiir."demiş.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

KIVILCIM

1980 yılı Adana Karşıyaka da bir gece gece kulübünde otururken vatandaşın biri yanımıza gelerek yüz yüze bir ihbarda bulundu. Bu durum bizim için pek olağan dışı idi. Bazı notlar aldık fakat ben hiç ihtimal vermedim. Çünkü düşman oldukları kişileri böyle bildirip güya akıllarınca polisi kullanarak intikam alma yoluna gidiyorlardı. Bu ihbarcı bize bir isim ve adres veriyor, bu kişinin ortalığı kasıp kavurduğunu, hatta yengesini bıçakladığını beyan ediyordu. Karakoldan araştırdık böyle bir olay yok. Aman çok iyi, bizce ihbar asılsız çıktı. Aradan bir zaman geçti, umuma açık yerlerde kimlik kontrolleri yaparken, kahvenin dışında iki sandalyeye birden oturmuş 35 yaşlarında biri gözüme ilişti. Başına dikildim, fakat tek başıma adamı zapt edebilmem mümkün değildi. Adama "İsmin ne? Kimliğini ver" dedim. "Beton Hasan derler bana. Kimliğim yok." dedi. Beş polis daha yanıma geldiler. Kelepçe vurduk. Adamın üzerini aradım suç unsuru yok fakat atletinin üzerinde pas lekeleri var, ya silah taşıyor, yahut ta hırsız levye taşıyor. Direk evine gittik. Daha önce bize ihbar edilip te biz ihtimal vermediğimiz adam. "Söyle lan hangi örgüttensin" dedim. "Kıvılcım" dedi.  İlk defa duydum. Arnavutluk Devlet Başkanı Enver Hoca Örgütü imiş. Sizler de hiç duymamışsınızdır. Ey Allahım daha neler varmışta biz bilmiyormuşuz. Daha önce ihbarcı şahsın bize anlattıklarının hepsinin doğru olduğu ve şu suçları işledikleri ortaya çıktı:

1- 11 kişilik silahlı çete kurdukları,
2- Yengesini silahla yaraladığı,
3- Taksi durağında oturup, "Yala ayaklarımı lan" deyip bir şahsı öldürdüğü,
4- Çeşitli gasp, banka soygunu, tekel soygunu ve yaralama ile, üç kişi de başka olaylarda öldürdüğü.

Bunlar tespit edebildiklerimiz. Bu olayların bazıları polise hiç intikal etmemiş. Görüp bilenlerinde korkudan bildirmeyip şahitlik etmedikleri anlaşıldı.
Bütün olayları delil lendirdik ve Sıkıyönetim Mahkemesine yolladık. Beton Hasan arkadaşları ile birlikte tevkif oldu. On beş gün kadar sonra Sarıçam Mahallesinde Beton Hasan'ı yine başka bir kahvede bu sefer üç sandalyede birden otururken gördüm. Gözlerimi sildim uyanayım diye tekrar baktım, O. "Bıraktılar ağabey" dedi. Aldık arabamıza getirdik attık nezarete. Değerli Müdürümüz Salih Dost 'nasıl bırakılır' diye küplere bindi, fakat askeri mahkeme kime ne diyeceksin? O akşam Sıkıyönetim Mahkemesinden bir yazı geldi "Falanca oğlu falanın sehven salıverildiğinden derhal yakalanarak gönderilmesi" diye yazılmıştı. Adam zaten elimizde idi, hemen götürüp teslim ettik. Polis o adamı bıraksa veya kaçırsa hapisten hiç çıkamaz. Bırakanlar için işlem yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Büyük ihtimalle işlem yapılmadı yapılsa duyardık.