SAYFALAR

27 Mart 2013 Çarşamba

HİPNOZUN ETKİSİ

Hırsızlar içeri girebilmek için bir evin kapısını testere ile kesmeğe uğraşırken apartman sakinlerinden bir kaç adam görürler. Hırsız olduklarına hiç ihtimal vermezler ve bakarlar ki evin kapısını güpe gündüz kesiyorlar "Siz ne yapıyorsunuz?" diye sorarlar hırsızlara. Hırsızlar "Hiiç, saz çalıyoruz?" diye cevap verirler. Adamlar "Hanı biz hiç saz sesi duymuyoruz. "derler. Hırsızlar "Biz şimdi çalıyoruz, siz sesini biz gittikten sonra, yarın duyacaksınız." derler. Ertesi gün hakikaten duyulur. Bu evden büyük bir hırsızlık yapılmış.

Bazı insanlar başkalarını kandırıp işlerini yürütürler. O kandırılan insanlar çuvala girdiklerini çok zaman sonra anlarlar, fakat iş işten geçmiş olur. Çuvaldan da daha hiç çıkamazlar. O çuvala koyan da koyulanın haline belli etmeden gizli gizli güler. Her şey yavaş yavaş alıştıra alıştıra kolaylaştırılarak kabul ettirilir.

El-Kaide ile PKK aynı değil midirler? İkisi de terör örgütü. ABD El-kaide örgüt üyesini, ufak bir şüphe ile gördüğü her yerde sorgusuz sual sız öldürüyor. Hatta liderleri Usame Bin Ladin i Okyanusun dibine gömdü. Kimseye gösterdiler mi? Hayır. Kimseye sordular mı? Hayır. Hani bizim PKK ya niçin öyle değil? Ona üç bin tır silah ve mühimmat veriyor. Savaş araçlarına kendi bayraklarını çekiyorlar. Yanı PKK iyi örgüt, El-Kaide kötü örgüt müdür? Böyle herkes uyutulur işte. Sonra bilinmesi gereken bir husus daha var. PKK hiç bir zaman Kürtleri temsil etmiyor. Ve üstelikte vaktiyle şimdiki PKK lılar bir çok Kürtleri yine Türkiye de katlettiler. İnsanlar çok kolay kandırılırlar. Örgüt elemanları bile işlenip, uyutularak öyle bir hale getirilirler ki, gider babasını öldürür veya intihar ederler. Herkes kandırılabilir. Bu usuller le bir ulus, bir kitle bile kandırılıp yok edilebilir. Bırakınız eskileri kafanız karışır. Irak'a bakınız; ABD OKYANUSU GEÇİP NE ÇİLELERLE, NE MASRAFLARLA NİÇİN GELDİ IRAK'A? SÖZDE DEMOKRASI GETİRMEK İÇİN GELDİ. IRAK'I KURTARMAK İÇİN GELDİ: KİMDEN? GALİBA SADDAM DAN. IRAK HALKI NE YAPTI? YOLDA KARŞILADI. "AMAN NE OLUR GEL, BİZİ SADDAM dan KURTAR" dediler. O NE YAPTI? GELDİ fakat KURTARDI MI? DEMOKRASI GETİRDİ Mİ? HAYIR. DAHA FENA HALKI BİRBİRİNE DÜŞMAN ETTİ. Ama herkesi baştan ne güzel kandırdı. Sonra birbirine düşürdü. Ülkeyi kan gölüne çevirdi ve çekildi gitti.

Daha her şey gözünüzün önünde. Aradan beş sene bile geçmedi. Suriye ye de öyle yaptı. Hiç kimse ses çıkardı mı? Yok. İşte bu sihirbazlıktır. Bir oyunu karşında ki ne defalarca yapıyorsun. Karşı taraf uyanmıyor. Oyun olduğunu anlayamıyor. Biz şimdi tam o durumdayız. Tam uyuduğunuz ve yanlış iş yapacağınız zaman IRAK' ı düşünün yeter. Gözünüzün önünde canlandırın. O masum insanların köpeklere boğdurulmaları. Çıplak olarak bir bir üzerlerine yığılmaları. Binlercesine tecavüz olayları.  Ebu Gureyb hapishanesin de yapılan akıllara durgunluk veren işkenceler ve tecavüzler. Sizler IRAK'ı hiç ama hiç unutmayınız. O zaman belki sihirbazın etkisinden kurtulur, kendi vatanınızı savunabilirsiniz. Belki diyorum çünkü kurtulmak çok zor.

Hem daha zaten kurtulmanıza müsaade etmez izin vermezler ki. Bu duruma getirene kadar düşünün ne kadar çile çekmiş ve ne kadar masraf etmişlerdir? Onu öyle yarım bırakmazlar. Ve inşallah kendimize gelip kendi irademizle doğrusunu düşünerek karar verebiliriz. ÖLÜM ve KALIM kendi kararlarımızda saklıdır. Eğer hipnozun tesirinden uyanıp kalkabilirsek! Unutmayınız. Kimse başkası için iyi rüya görmez. Ve uzaklardan gelip başkasını kurtarmazlar. Daha doğrusu hiç kimse menfaatsiz başkası için elini bile kaldırmazlar. Ve başkaları diğerlerinin omuzlarına basarak yükselirler.

26 Mart 2013 Salı

NASIL GEÇİNİR

Alman, Fransız ve Türkiye Başbakanları bir arada iken gazeteciler başbakanlara sorular sorarlar.
Sıra memur maaşlarına gelir:
Alman Başbakanı "Biz memurumuza dört bin mark maaş veririz. İki bin beş yüz markı ile geçinirler. Artan bin beş yüz markına hiç karışmayız. Ne yaparlarsa yaparlar." demiş.
Fransız Başbakanı "Biz memurumuza beş bin frank maaş veririz. Geçimlerine dört bin frank yeter. Geri kalan bin frankına karışmayız. Diledikleri gibi kullanırlar." demiş.
Bizim Başbakanımız da anlatmış;
"Bizim memurun geçimi için normalde dört bin tl yeter. Biz kendilerine iki bin tl maaş verebiliyoruz. Gerisi iki bin tl yı nerden bulurlar, nasıl geçinirler? Ben hiç karışmam" demiş. 

25 Mart 2013 Pazartesi

KIYASLAYIN


katledilen Osmanlı askerleri
Avrupa Ülkelerin de kadınlar küçük çocuklarına süt verirken 'Eğer İstanbul'u Türklerin elinden geri almazsan, şu içtiğin süt sana haram olsun.' derlermiş.
Bütün dünya devletlerinin Ülkemize saldırdığı 1917 lı yıllarda İngilizlere Mısır da esir düşen 15 000 Osmanlı Askerlerine; İngiliz askerleri ve Ermeni askerleri tarafından akıllara durgunluk veren işkenceler yapıldıktan sonra bir çoğu hunharca katledilmiş.
15 000 Osmanlı Askeri de 'Fenni temizlik' adı altında 'CERASOL' lu havuzlara zorla sokulmuş ve kasıtlı olarak kör edilmişlerdir. 'Savaş suçu' işlendiği için Türkler tarafından dava açılmış, fakat Winston Churchill (Çörçil) "Savaş suçu insanlara karşı işlenir. Türkler insan değiller. Onun için suç işlenmemiştir." demiş ve hiç bir kimse ceza almamıştır.
Sonraları da 'Soy Kırımı' diye Türkleri suçlamışlardır.
Bu konuda; internetten alıntı video ve resim yükledim. Vaktiniz olursa videoyu lütfen seyrediniz. Türk düşmanı iseniz ve vicdanınız da yoksa 'OH OLSUN' dersiniz.
Vicdanınız azıcık varsa, Türk düşmanı dahi olsanız 'VAH,YAZIK' diyeceksiniz ve içiniz sızlayacak. Çanakkale Savaşında seyrettiniz mi bilmem. Türk Askeri yaralı düşman askerine matarasında ki suyunu verip, kurtarmak için sırtında taşıyor. KIYASLAYIN!
İnsan olup olmadığımıza da Çörçil karar veremez. Zira O nun ataları ve tarih, Türklerin nasıl insan olduklarını iyi biliyorlar.
Bizleri kıskanıyorlar ve Türk olmadıkları için kahrediyorlar.
Geçen sene Başbakanları "Türk Ulusu gibi olmağa ve onlar gibi yaşamağa çalışınız" diye vatandaşlarına tavsiyede bulundu.
Sizler asla Türk Milleti gibi insan olamazsınız! Çünkü sizin DNA nız bozuk.