Parmak izi; öyle bir şey ki hiç itiraz edemeyeceğin bir delildir. Bir insanın parmak izine benzeri bir parmak izi, ancak bir buçuk miliyon yıl sonra başka bir insanda olabilir. İnsanoğlu herhangi bir pürüzsüz satıha elini sürdüğü zaman her nasıl olursa olsun görünmeyen ancak sonra iyotlandığı zaman maydana çıkan parmak izleri bırakır. Parmak izleri virbel ve lasso diye önce ikiye, sonra bunlarda kendi aralarında bir kaç sınıfa ayrılırlar. Bu da tasnif olayını kolaylaştırır. Bir olay yerinde şüpheli bir iz çıkmış ise, bu iz tasnife sokularak saklanır. Alınan parmak izleri veya mevcut parmak izleri ile karşılaştırılır. On iki karakter tutarsa o şüpheli iz o şahsa ait olur. En güvenli kimlik tesbiti parmak izi ile olur. Meşhur Amerikalı Gangster Barnaby Jones vaktiyle parmak izlerini yok etmek için bir çok usuller denemiş, girişimlerde bulunmuş fakat başarılı olamamıştır. Mesela; Ellerinde kemiklere kadar bütün etlerini aldırmış. Yerine gelen yeni etlerde ki parmak izi hiç değişmemiş, eskisinin aynısı olmuş. Hatta ellerini karın boşluğuna yapıştırtarak iki yıl bitişik yaşadıktan sonra, ameliyatla ellerini ayırtmış ve yine de parmak izlerini değiştirememiş.
7 Ocak 2014 Salı
6 Ocak 2014 Pazartesi
MA-FİYA
Mafiya : Benim kızım. İtalyanca Ma: Benim, Fiya: Kızım. Demek ki Mafiya nın esas maanası 'benim kızım' demektir. 'Peki nerden çıktı şimdi bu' diyeceksiniz. Sizlere MAFİYA veya MAFYA kelimesinin anlamını anlattım. Çok eski zamanlarda İtalya da Sicilya ve Korsika adalarında kızlar tarlaya çalışmağa giderlerken veya tarlalarda çalışırlarken tanımadıkları erkekler tarafından zorla kaçırırlarmış. Kaçırılan kızlarda bir daha bulunmazlarmış. Bazen de kaçırırlarken kavgalar olur insanlar ölürmüş. İşte kızlarının kaçırıldığını duyan veya gören anneler bağırırlarmış: "Ma Fiya, Ma Fiya = Benim Kızım, Benim Kızım" Daha sonraları da bu isim karanlık işler ve kanunsuzluklar yapanlara isim olarak kalmış: "Mafya"
4 Ocak 2014 Cumartesi
VERESİYE
Karadenizli Erzurumun Olur Kasabasına yerleşmiş ve orada bakkalcılık yapar geçinir gidermiş. Ahalı çok sinirli olduğunu kısa zamanda anlamış ve durmadan kızdırırlarmış. Karadenizli de durmadan basarmış kalayı. Eşi benzeri duyulmamış küfürler eder, rahatlarmış. Takılanları da rahatlatırmış. Herkes bu duruma alışmış hususi gelir takılırlarmış. Kasabada bazı esnaf ile ceza hakimi anlaşmışlar ve hakim yalancıktan Karadenizliye bir ceza vermiş. Şimden sonra Karadenizli her kime söverse, o adama 'bir sarı lıra' altın ödeyecek. Karadenizli ağzına fermuar çekmiş. Ne oyunlar yapmışlarsa hiç kimseye cevap vermemiş. Kasabanın esnafı da 'nasıl küfür ettirebiliriz' diye iyice inatlaşmışlar. Bir sabah Karadenizli bakkalını açarken kurdukları tuzağa düşmüş ve ayaklarından ip ile tavana asılı kalmış. Komşuları hemen yere indirmişler fakat bu da ağzında ki fermuarı açmış. Hepsine sıradan söverken bir bakmış ki o cezayı veren hakim de yaya dairesine gidiyor, denk gelmiş. Hakim görürken çıkarmış o sövdüğü adamlara sarı liraları tek tek vermiş. Ve sonra gelmiş hakimin önüne dikilmiş:
"Hakim Bey senin de bilmem nerene. Al şu sarı lirayı. Zabıt katibininde bilmem neresine. Al şu lirayı da Ona ver. Ceplerini yoklamış, bakmış ki sarı liraları bitmiş. "Vallahi daha altınım kalmadı Hakim Bey. Onlar da veresiye kabul etsinler, Kaymakam ile Savcının da bilmem nerelerine" diye alayına basmış küfürü.
"Hakim Bey senin de bilmem nerene. Al şu sarı lirayı. Zabıt katibininde bilmem neresine. Al şu lirayı da Ona ver. Ceplerini yoklamış, bakmış ki sarı liraları bitmiş. "Vallahi daha altınım kalmadı Hakim Bey. Onlar da veresiye kabul etsinler, Kaymakam ile Savcının da bilmem nerelerine" diye alayına basmış küfürü.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)