SAYFALAR

14 Nisan 2014 Pazartesi

KAFA YORMAK

1980 yılında İsveç Stockholm Büyükelçiliğinde görevli iken, Elçiliğin dış kısmında her hangi bir tehlikeye karşı İsveçli bekçiler dolaşırdı. Bunların hepsi genç üniversite öğrencileriydi. Bayan erkek bu görevi yapıyorlar ve para kazanıyorlardı. Silahları yoktu. Ellerinde küçük bir cihaz vardı ve bu cihaz üzerinde ki kırmızı düğmeye bastıkları zaman, tehlikeyi merkezlerine bildirmiş oluyorlardı ve az zamanda İsveç Polisi gelip olaya müdahale ediyorlardı.

Bu bekçiler devamlı orada görevli olduklarından samimi olup konuştuklarımız olurdu. Bir akşam göreve erken geldim. Elimde içerisinde Türkçe şarkılar olan bir teyp kaseti vardı. Orada görevli bayan bekçi bana elim de ne olduğunu sordu? Her zaman bizlerle konuşup anlaşmak, samimi olmak isterlerdi. Ben de yeni öğrenmekte olduğum çat pat İngilizce ile kendisine dilim döndüğü kadar, güya bir şey biliyormuşum gibi, kaset olduğunu, içinde şarkılar olduğunu ve teypte dinleyeceğimi söyledim. Meğer bu İsveçli Viking beni imtihan ediyormuş. Kaseti elimden aldı, o yana çevirdi. Bu yana çevirdi ve üzerinde ki '60' rakamını gösterdi. "Bu nedir?" dedi. Ben o zaman otuz dört yaşlarındaydım ve o zamana kadar hiç merak edip incelememiştim. Kaset Türkiye de yapılmadığı için üzerinde İngilizce bir şeyler yazıyordu. Ben öyle rasgele attım. "Altmış metre." dedim. Öyle ya ne önemi var? Meğer o 'altmış minit', altmış dakika demekmiş. Bir hafta o bekçi bana aman vermedi. Hep tenkit etti. Düşünmeden, işkembeden konuştuğumu, Türklerin hep böyle yaptığını, yanı açıkçası yarı aptal olduğumuzu bana anlattı. Ben sonra çevirdim tabi. Altmış metre olduğunu bildiğimi fakat iyi dil bilmediğimden öyle sehven söyleyebildiğimi anlattım. İnanmadı. Belki de o kasetin altmış metre olup olmadığını evinde ölçtü, biçti ve iyice emin olduktan sonra benimle iddialaştı.

Aslında o çok haklıydı. Ben de sonraları ondan öğrendiğim için bazı şeyleri ölçmeğe çalışırım. Anlatılan doğru olsa da her şeyi araştırmak kafa yormak lazım. Çünkü dünyada bana bir şeyi öğretenler Tanrı değildirler. Onlarda kafa yorarak deneylerle, veya bir başkasından öğrenip bize öğretiyorlar. Düşünün bir kelimeyi işlerine geldiği gibi değiştirip veya yerini kaydırıp anlatsalar dünya da çok şey değişir.

11 Nisan 2014 Cuma

ASİMİLE ETMEK

Ben niye Hemşinlilerin Ermeni olduklarına inanmıyorum? Çıkmış babası Kanada lı anası Ermeni olan Agop Jack Hacikyan bir yalan uydurmuş ve uzun uzun kitap yazmış. Yok Prens Hamam varmışta, Ararat ve Kotayk bölgeleri varmış ta zamanla hamam Hemşin'e dönüşmüş te Hemşinliler oluşmuş ta. 

Peki Hınçak mı, yoksa Taşnak mıdırlar? Onu unutmuş yazamamış. Agop Jack Hacikyan Hemşinlilerden bahsettiği bu kitabını 1950 de yazmış. Türkiye nin yıkılması için elinden ne gelirse yazan ve yapan, annesi Ermeni babası Kanada lı bir Ermeni dir bu adam. Bunun sözü ile Hemşinliler Ermeni olacaklar. Bu çok abestir ve görünen yalandır.

En önemlisi eskilerin hepsinin bildiği gerçekler var. Ermenilerin Erzurum ve Doğu İllerinde başlattığı isyan ve halka ettikleri zulümler 1913-14 yıllarına rastlar. Ermeni yazar ve Rahip Gevond Turyan isimli Papaz 1917 de bu Ermeni isyanlarının gerçek yüzünü anlatan bir kitap yazar. Türklere oynanan oyunları bir bir anlatır. Bütün isyanların kiliselerden yönetildiğini anlatır. Doğrusunu anlattığı için, bu papaz,1933 te New york ta kilise ayını esnasında Ermeni teröristlerce öldürülür.

Papaz Gevond Turyan'ın anlattığı 1913-14 Ermeni isyanları sırasında Erzurum ve Doğu halkı katledilirken Rize-Fındıklı şimdiki Sulak Köyü camisinde Erzurum da ki vatandaşlarımıza yardım için bir cuma günü Osman Efendi'nin Ahmet (Ahmet Aslan) vaaz verir. Hemşinli ve Lazlardan oluşan 40-50 kişilik bir grup toplanır. Yaya silahları ile katliamları önlemek ve orada ki halkı korumak, onlara yardım etmek için Erzurum'a gider milis kuvvetler oluştururlar. Gidenlerden Firalın Ali (Ali Şişman) ve İslamoğlu Mahmut'un Hasan (Hasan Aslan) sadece bu ikisi sağ olarak geri dönerler. Diğer arkadaşları geri dönemez, mezarlarının yerleri bile belli değildir. 1950 de yazdığı kitapla Hemşinlileri Ermeni eden Agop Jack Hacikyan 1914 te Ermeni olduğunu iddia ettiği Osman Efendinin Ahmet'in Ermeniler tarafından şehit edildiğini nasıl anlatacak, nasıl izah edecek? Buna inanmak aptallıktır. Şehitlerimize hakarettir. 

Sağ olarak geri dönebilen Laz Fıralın Ali (Ali Şişman) ve Hemşinli İslamoğlu Hasan (Hasan Aslan) tarafından anlatıldığına göre; Ermeniler akan kaynak suların gözlerine keskin zehirler koymuşlar ve içen herkes ölmüş. Arkadaşları ölünce bin bir müşkülle altı ay kadar sonra geri dönebilmişler. Ermeni olsalar Ermenilere karşı kendi başlarına gidip savaşırlar mı? Ermeni olsalar zorla Türk ve Müslüman edildiklerini o tarihte bilmezler mi?

Agop Jack Hacikyan'ın kitabına göre asimile işi de güya1800 lü yıllarda yapılmış. Şimdi ben 1913-14-15 yıllarında bizzat o köylerden şehit edilen onlarca insana mi inanayım, yoksa Agop Jack Hacikyan'ın 1950 de yazdığı yalan kitabına mı inanayım. Ermenilere karşı gönüllü savaşan bu Hemşinli ve Laz Vatandaşlar 1913 te kim olduğunu bilmiyorlar da, 1950 de Agop'tan mı öğrenecekler? 

Osmanlı zaten 1460 tan sonra Trabzon ve Rize ye hakim oldu. İstanbul dururken, devlet yönetimine ve Askeriyeye Hıristiyan Ermenileri olduğu gibi hiç değiştirmeden alırken, 2000 km uzakta Rize'de adamların soyunu, dinini, isimlerini değiştirip niçin asimile etti Osmanlı? Evet Ermeniler o bölgede asırlar önce yaşamışlar. Yaylalarda 'bunlar Ermeni evleri' diye sahipsiz yıkık duvarlar gösterirlerdi eskilerimiz. Hala daha böyle yıkık duvarlar ve mezarlar vardır. Ve bir çok yer isimleri Ermenicedir. Osmanlı, Ermeni insanları değiştirdi, Türk etti de, yer isimlerini niçin değiştirmedi? Her şeye gücü yeten Osmanlının bu isimleri değiştirmeğe mı gücü yetmedi?

Ermeni Rahip ve Yazar Gevond Turyan'ın 1887 ve 1907 de yazdıklarına göre 14.yüzyılda bölgeye Türklerden önce Araplar gelmişler. Ermeni ve Araplar arasında kanlı savaşlar olmuş. Halkın isteği üzerine Fatih Sultan Mehmet 1461 yılında buraları Osmanlıya katmış ve tüm yaşayan halkı huzura kavuşturmuş. Daha önce Ermeniler Araplardan canlarını kurtarmak için altınlarını gömüp kaçmışlar. Şimdi de Avrupayı almışlar arkalarına bu olayları Türklere mal edip oyunlar hazırlıyorlar. Türkler hakkında kuyruklu yalanlar uyduruyorlar.

Hemşinliler her şeyi biliyor. Hemşinliler; 14. yüzyılda İran, Musul, Horasan üzerinden Anadolu'ya 16. yüzyılda Horasan, Erzurum, İspir üzerinden gelip Doğu Karadeniz'de Hemşin'e ve Çamlıhemşin'e yerleşmişlerdir. Hemşin ve Çamlıhemşin den giderek yerleştikleri başka yerlerde de 'HEMŞİNLİ' diye tanınmış ve adlandırılmışlardır.

Hemşinliler Altay ve Ural dağları eteklerinden Moğol ve Rus saldırıları nedeniyle göç eden Kıpçak (Kuman, Kun) Türk'lerinin Dörtoba Boy'larının ve Akkoyunluların torunlarıdırlar. Erken yerleşik düzene geçtikleri ve başka kültürlerin etkisinde kaldıkları için geçmişleri unutulmuş veya unutturularak asimile edilmeğe çalışılmış, zaman zaman dilleri de değişikliklere uğramıştır. Hepsi öz ve öz Türktürler.





10 Nisan 2014 Perşembe

NE İSTİYORLAR

Ermeniler 1973 ten 1983 yılına kadar 42 Türk diplomatını katletmişlerdir. Ve çok gariptir ki hiç bir dünya devletinin sesi çıkmamıştır. Hasbel kader Türkiye de bir Ermeni veya PKK lı öldürülse kontur gerilla veya derin devlet denerek devlet suçlanır, Türk Milleti suçlanır. Bunların yaptığı suç değil de Türkler yaptıysa neden suçtur? Dünyada her millete nefsi müdafaa vardır, Türk Milletine nefsi müdafaa yoktur. Neden? PKK nın temelinde de Ermeniler olduğunu unutmayınız. Ve asıl önemlisi Türkleri yok etmek için Avrupa tarafından asırlar önce bir plan yapılmış. Bu plan saklanıyor ve nesil değiştikçe her beş-on sene de bir, hiç değiştirmeden eskiden olduğu gibi uygulanıyor. Vatana hizmet edenler düşman gösteriliyor. Kendileri dost görünüp, çeşitli ustalıklarla içten bölerek Türkiye yi yok etmeğe çalışıyorlar. Bu da taraftar toplayarak birbirine düşürmek suretiyle yapılmaktadır. Osmanlı da Ermeniler Hükümette Bakan hatta şeyhülislam olmuşlardır. Dünya da başka hiç bir örnek verebilir misiniz? Kareçin Pastırmacıyan isimli Ermeni banka soymaktan sabıkalı, dört yıl Erzurum dan milletvekili seçilmiş, Osmanlı mebusudur. Yardımcısı Murat kod adlı Hamparsum Boyacıyan da Babiali de dört yıl Millet Vekilliği yapmış. Eeh sonra ikisi de Ermeni çetelerini yöneterek Doğu da isyanlar başlatmışlar ve halka kan kusturmuşlardır. 29 Ekim 1912 Kamil Paşa Kabinesi Dışişleri Bakanı Gabriel Narodonkyan Efendi. Posta Telgraf Bakanı Mosoroş Kikik Bey dir. Balkanlar da hiç savaşmadan Bulgarlara toprak vermiştir Gabriel Narodonkyan Efendi. Şimdi de durum aynı PKK lı Millet Vekilleri. Değişen sadece isimler. Her zaman söylüyorum, oyun, senaryo aynı, değişen sadece isimler. Bu böyle devam edecek. Yarın Lazlar, Çerkezler sahneye çıkacak. Ermenilerin ve Kürtlerin hiç birinin bir kabahatı yok. O şekilde yönlendirilip kışkırtılıyorlar. Türkler Ermenilerle tarih boyunca iç içe yaşamışlardır. Ermenilere en büyük kötülüğü Ruslar yapmışlar. Topraklarını bile ellerinden almışlar. Köle gibi kullanmışlar ve hala daha kullanıyorlar. 1751 yılında şimdi ki Rusya Türk ve Ermeni topraklarında kurulmuştur. Ermeniler Ruslar a toz kondurmaz. Ruslardan tokatı yeseler de asar başlarını giderler. Onlar tarih boyunca Ruslarla bir olup bizimle uğraşıyorlar. Sahi Ruslarla niçin uğraşmıyorlar? Bütün Ermeni toprakları Ruslarda.