SAYFALAR

3 Haziran 2014 Salı

O ESKİ SUÇLU

Adana Cinayet Masası aşiretlerin görülmekte olan bir davasında Adliye içinde cinayet işleneceği istihbaratı alındığından üç memur arkadaşımla birlikte Adana Adliyesinde bulunuyorduk. Dava aşiret davası olduğu için koridorlar çok kalabalıktı. O kalabalık millete üç polis ne yapabilir? Bizlerde işte o kalabalıkla sağa sola gidip geliyorduk. En azından bir olay olursa anında el koyacaktık. Ama Allahtan öyle bir olayda olmadı.

O kalabalığın arasında üstü başı pek düzgün olmayan bir adam bana dikkatlice bakıyordu. Bana da pek yabancı gelmeyen bu adam hatta beni takip ediyordu. Yanıma geldi. Sabıkalı bir suçlu Baraka Mehmet, cezaevinden yeni çıkmış, aradan uzun zaman geçmiş, ben zaten unutmuştum. Adliye koridorunda karşılaşınca o beni tanıdı, ben kendisini tanıyamadım. İki elini önüne bağladı ve saygı gösterisinden sonra kendini tanıttı. Ben de hatırladım. Evet Mehmet silahla üç kişiyi gasp etmiş ve Narlıca Mahallesinde pusu atarak üç arkadaşı ile birlikte tekrar başka bir vatandaşı gasp ederken suç üstü yakalamıştık. Cezasının bir kısmını yatmış, çıkmış. Aşiret olayıyla bir ilgisi yok. Cezaevinde ki bir olaydan ifade vermek için oraya gelmiş ve bana rastlamıştı.

Bir kaç dertlerini anlattıktan sonra "Yolsuzum ağabey on lira ver." dedi. Bende çıkardım verdim. Daha artık her gittiğim yerde o kalabalık insan topluluğunun içinde alçak boyu ile her adım attığım yerde önümde Baraka Mehmet'i görüyordum. "Sen ne yapıyorsun? İşin yok mu? İşine gitsene." dedim. Çünkü rahatsız olmağa başlamıştım. "Seni bırakıp gider miyim? Ya ağabeyime bir şey yaparlar sa." diyordu ve hala daha kovmama rağmen yanımdan ayrılmıyordu. Güya aklınca o da beni başkalarından korumağa çalışıyordu. Omuzundan tuttum ve "Geri dur be kardeşim." diyerek sağ kolundan da tutunca şaşırdım.

Ceketinin kolunun içinde saklanmış sapı elinde kocaman bir bıçak tutuyordu. Güya aklınca beni koruyordu veya o kalabalıkta beni bıçaklayacaktı. Bıçağını geri aldım. Yalvarmağa başladı "Ağabey beni öldürürler. Bıçaksız gezemem. Buradan çıkınca ilk işim bir bıçak daha alacağım." dedi. Kapıya götürdüm. Bıçağını geri verdim ve biraz korkuttuktan sonra bir daha yanıma gelmemesini söyleyerek kovdum. Ondan sonra Baraka Mehmet her gördüğü yerde ellerini önüne bağlar, ben geçene kadar hiç hareket etmez beklerdi.  

2 Haziran 2014 Pazartesi

UYANIK REZWAN

Aşağıda ki mesaj bir hafta önce Uluslar Arası Dolandırıcı Rezwan Mirza dan bana gelmiş. Ben de yayınlıyorum. 

Anladığım kadarıyla özet olarak, Husson Öztürk bankasına 27 milyon 700 bin dolar yatırmış. Adam Endonezya da ölmüş. Benim soyadım tuttuğundan Rezwan Mirza ile bu parayı bölüşüp yiyeceğiz. Her zaman söylerdim 'Zengin olacağım' diye. Bakın 13 milyon 850 bin dolar nasıl ayağıma geldi. 

Para parayı çeker derler. Yalnız parayı alabilmem için az bir problem var. Bir kaç bin dolar yatırmam gerekiyor. Fakat ben vaz geçtim zengin olmak istemiyorum. Beni seçtiğin için teşekkür ederim. Başka kapıya bakarsan iyi edersin. Sana başkalarıyla afiyet olsun Mr. Rezwan Mirza. Ben öyle az para için hırsızlık yapmam. Madem senin bankan var beni bankana ortak et o zaman bir şeyler düşünürüz. Hoşça kal.

Enter a message to introduce yourself.Dear  Öztürk,
It’s my urgent need For a foreign partner that made me to contact you for this transaction.I am Rezwan Mirza  working with Barclays Bank here in Dubai(U.A.E) I write to contact you over a very important business transaction which will be of our interest and benefit to our both families.

In 2007,one Mr. Husson   Öztürk, whose surname is same as yours and has your country in his file as his place of origin, made a fixed deposit for 36 months, valued at $26,700,000.00 with my bank. I was his account officer before I rose to the position of Managing Director. The maturity date for this deposit contract was 27th of September 2010.Sadly Mr.Husson was among the death victims in the September 2009 earthquake in Indonesia that left over 1,200 people dead while he was there on business trip.

Since the last quarter of 2010 until today, the management of my bank have been finding means to reach him so as ascertain if he will roll over the Deposit or have the contract sum withdrawn. When I discovered that this will happen, I have tried to think up a procedure to preserve this fund and use the proceeds for business.

Some directors here have been trying to find out from me the information about this account and the owner, but I have kept it closed because, I know that if they become aware that Mr Husson is late, they will corner the funds for themselves. Therefore, am seeking your co-operation to present you as the one to benefit from his fund at his death since you have the same name, so that my bank head quarters will pay the funds to you. I have done enough inside bank arrangement and you only have to put in your details into the information network in the bank computers and reflect you as his next of kin.

If you concur with this proposal, I intend for you to retain 50% of the funds while 50% shall be for me. Kindly forward your response to me immediately through email below:
Mr. Rezwan Mirza
Barclays Bank of Dubai
Email: gzwmirza@gmail.com

31 Mayıs 2014 Cumartesi

BAĞIRAMAZSIN

1976 yılı Adana Cinayet Masası Tuncay isimli bir hırsız yanında çalıştırdığı elemandan sebep başka bir dolandırıcıyı bıçaklamış, öldürmüştü. Geldi bize teslim oldu. Onlarda öyleydi. 

Dolandırıcılar yanlarında çocuk çalıştırır, çaldırdıkları paraları ellerinden alır öyle geçinirlerdi. Ayrıca o çocukla cinsel ilişkiye de girerlerdi. Başka bir dolandırıcı onun yanında ki çocuk ile ilişkiye girince öldürmüş. Uyuşturucu ne almışsa ağzından salyalar akıyordu. Öyle külhanbey ağzıyla bizlerden çay, sigara filan istedi. Belli ki sarhoş olduğu için hiç bir şeyin farkında bile değildi.

"Ağabey ğarkın (halkın) çocuğunu düzüyordu ben de öldürdüm." diye ifade veriyordu. Her şey ispatlı ve delilli, o zaman ki usullere göre Suç Üstü olarak evraklarını tamamladık ve şahıs hem haplı hem de tehlikeli olduğundan bir an evvel elimizden çıksın diye yetiştirip aynı gün Adliyeye intikal ettirdik. Hakim ifadesini alırken üç polis arkadaşta Tuncay tehlikeli olduğundan her hangi bir olay yapmağa kalkarsa mani olmak için hemen yanı başında bekliyorduk. Her zaman Hakim ifade alırken her ihtimale karşı, hakimin güvenliği açısından ben sanığın arkasında her hangi bir saldırısını önlemek için kendi prensiplerim olarak hazır bekler, tevkifinden sonra da hemen kelepçeyi takar cezaevine götürürdük. Başka suçlularda da ben hep aynı uygulamayı yapardım. Şimdi ki sanık Tuncay da haplı ve tehlikeli olduğu için tam arkasında bekliyordum. Öyle gençten bir hakim önümde ayakta duran Sanık Tuncay'ın ifadesini alıyordu.

Sanık Tuncay'ın kimlik tespitini yaptıktan sonra Hakim bana döndü ve "Sen kimsin? Ne bekliyorsun? Sen de mi sanıksın? Söyle bakıyım adını, soyadını" diye sordu. Polis olduğumu söyledim. Yüksek sesle bana "Sanığın yanında ne bekliyorsun?" diye bağırdı. Şahsın üzerinden daha hap etkisi geçmemiş. Sağa sola saldırabilir. Böyle bir saldırıyı önlemek için beklediğimi söyledim. 
Hakim bana; "Saldırı için mış. Çekil oradan." dedi. Şoke oldum ve sol tarafa bekleyen diğer arkadaşım Komando Şahin'in yanına geçerek birlikte beklemeğe başladık. Bu sırada ifade veren Sanık Tuncay "Sen polis ağabeyime nasıl hakaret edersin? Lan dümbük." dedi ve hakimin tarafına kürsü üzerinden atlayıp geçmek istedi. Ben hakimi kurtarmak için o tarafa doğru koşarken arkadaşım eski polis Komando Şahin kolumdan tuttu ve "Polis olaya en sonunda gider. Sen ne biçim adamsın? Beklesene yahu. Bıraksana ki hakimi bir terbi etsin." dedi. Biraz geç kaldım ama ben yine de Tuncay'ı tutarak geri salona indirdim. İfadesini alan ve beni azarlayan hakim korkudan biraz kaçtı, sonra da orada düştü, kriz geçirdi, hastahaneye kaldırdılar.

Tuncay tevkif oldu. Cezaevine götürürken de bana kızıyordu. "Bırakmadın ki herifi bir benzetsem" diyordu. O hakim daha sonra ki seferlerde de 'Sanığın arkasında niçin durmuyorsunuz? diye bizleri azarlıyordu. Fakat ben daha hiç durmadım ve bana da hiç bir şey demezdi. Bazen de getirdiğimiz suçluyu "Tevkif edeyim mi?" diye bize sorardı. Şerefsiz Nuray diye bir Polis arkadaşımız da "Suçu çok. Tevkif et, bu Şerefsizi Hakim Bey" derdi. (Dümbük: Adana da karısını satan adamlara derler.)