SAYFALAR

28 Nisan 2015 Salı

HAYALETLER

Bazen hayatta garip şeyler oluyor. Küçüklüğümüzde yürürken sağımız ve solumuzda bazı ayak sesleri gelirdi. Bilhassa tenhalarda bu sesler bariz bir şekilde duyulur hatta biz durunca o sesler kesilir yürümeğe başlayınca tekrar başlardı. Bizlerinde çok tuhafımıza gittiği için büyüklerimize anlatır ne olduklarını sorardık. Onlarda "Meleklerdir. İyidir sizleri takip ediyor ve koruyorlar. Korkmayın" derlerdi fakat şimdilerde o sesleri duymadığım gibi o zaman ki seslerin de ne olduğunu hala daha bilmiyorum. Bazen de bilhassa gece yalnızken birisinin ismimizle bizi çağırdığına şahit olurduk. Belki o sesleri kendi kulağımız üretiyordu. Burada resim de çıkan hayaletlerin çoğu uydurma olsa da belkide gerçek olanları da vardır.

                            Lütfen resim üzerine tıklayınız.
Burası bir İngiliz mezarlığı. Fotoğrafçı mezarlığın resmini çekmiş
Resimleri tab ettiği zaman 
bu kızın resmini görmüş ve bu olaydan sonra ömrünün geri kalanını akıl hastanesinde geçirmiş.




































Eski boş bir evin resmi çekildiği sırada içerde görülen kişi  

Cenaze taşınırken onları izleyen kişi

 Gece yolda resim çektiren iki kişiyi izleyen solda üçüncü kişi

Balkonda bir kız var. Bu ev 8 sene önce yanmış ve 
içinde bir kız da yanarak ölmüş. 
 
 Merdiven üzerinde tesadüfen çıkan resim 

Çocuğun resmi çekilirken sol da görülen bilinmez resim 

Sol tarafta çıkan bilinmeyen resim

Hayalet gelin sofra bezi silkitiyor

Eski bir kalede çekilen resim ve tesadüfen çıkan kadın resmi

Mezarlıkta tesadüfen kameraya takılan resim


        Resim çektiren adamın sol tarafında bir görüntü daha var. 
                                
Yerde dalların arasında ve ağacın üzerinde ki resimler

Ağaçların arasında ve üstünde makinaya takılan hayalet resimler 
 
hatıra resim arkasında hayalet resim
İstanbul da cami avlusunda çekilmiş
Ormanda piknik esnasında çekilmiş
sokak lambası ile hatıra resmi


 Çorumda bir mağara incelenirken makinaya takılan hayaletler

 Doğada bulutlardan Atatürk resmi

  Anıtkabır üzerinde Atatürk'ün buluttan oluşan resmi


Gök yüzünde Atatürk'ün yüz şekli

27 Nisan 2015 Pazartesi

şiir BİRTANEM


Hanımeli çiçek açtı, kokusundan geçilmiyor birtanem,
Deli gönlüm seni seçti, başka biri sevilmiyor birtanem,
Gözlerim hep sana bakar, göremese, çiçeklerin içinde,
Bu dünyanın kahiri, sen olmadan çekilmiyor birtanem.

Sen gideli havadisin, gurbetinden gelemiyor birtanem,
Her tarafta arıyorum, kayıp olan bulunmuyor birtanem,
O gün bu gün derken sonunda, günler gelip geçiyorda,
Sen aklıma gelince, hasretinden durulmuyor birtanem.

Dertliyim çaresizim, yol üstüne beklenmiyor birtanem,
Gözlerime duruyorsun, başkasına bakılmıyor birtanem,
Merak edersen beni, gelip gör ki bu halımı ben miyim,
Ayrılık hiç iyi değil, eğer yoksan yaşanmıyor birtanem.
                                                           Recep Ali Öztürk

25 Nisan 2015 Cumartesi

MANKURT

'MANKURT' Hiç duydunuz mu bilmem. Bu kelimeler ikisinin de maanaları aynıdır. Fındıklı Orta Okulunda okurken Nurettin Dekelli (Termik Çobanı dediğimiz) Yozgatlı bir Almanca Öğretmenimiz vardı, bizlere o söylerdi. Kafamda yer ettiği için Rize Lisesinde okurken kütüphanede ansiklopediye baktım ve maanasını öğrendim. Beyinsiz, geri zekalı, aptal, geçmişini bilmeyen insanlara söylenen bir kelime imiş.

Cengiz Aytmatov isimli bir Kırgız yazarın kitabında yazıyor. Kitabın adı 'GÜN UZAR YÜZYIL OLUR' Eski tarihlerde Juan Juanlar kabilesi varmış. Bu kabile savaşta esir aldıkları Türklerin kafalarını ustra ile kazıtırlar. Deveden yüzdükleri sıcak deriyi ustra ile kazıtılmış bu kafalara sıkı sıkıya sararlar. 15-20 gün yerlere çaktıkları kazıklara el ve ayaklarından bağlayarak güneşin altında tutarlar. Ustra ile kazınmış kafalardan çıkmak isteyen saç kılları deve derisine dayandığı zaman onu delemez, geri dönerek beyine kadar gider, beyine batar ve müthiş bir acı verirmiş. Bu kişilerden bazıları bu acıya dayanamaz bağıra bağıra ölürler, sağ kalanlar da bilincini ve kimliğini kayıp ederler. Bu insanlara MANKAFA derlermiş. Mankafalar ise efendilerini bir tanrı bilir, ne isterse, ne derse taparcasına veya ölümüne onu yaparlar, yanlarından hiç ayrılmazlar, kölesi olur efendilerinden başka hiç bir kimseyi tanımazlarmış. Efendileri de bu insanlara her türlü hizmetleri yaptırdıkları gibi, savaşlarda ve en zor işlerinde kullanırlarmış..

Juan Juanlar kabilesini daha sonra Türkler ortadan kaldırmış yok etmişler fakat metodlarını yok edememişler. Hala daha günümüzde bile bu metod kullanılıyor. Hem de hiç kimse mankafa olduklarını hissetmeden, farkına varmadan. Hala daha bir insanı mankafa yapıyorlar. Bu işi esir alarak, deve derisi ve güneş kullanarak dıştan yapılan kaba bir etki ile değil de, daha modern usullerle yapıyorlar. Mesela: uyuşturucu, servet, şöhret, şehvet, din gibi etkenleri kullanarak kandırıp yapıyorlar. Bilhassa gençleri, hatta bazı siyasetle uğraşan kişileri Mankafa yapıp bütün geçmişini, kimliğini, milli duygularını unutturup istedikleri gibi kullanıyorlar. Yoksa bir insan canlı bomba olabilir mi? 

Allah insanı insanın eline bırakmasın ve kimseye fırsat vermesin. Onun için tekrar söylüyorum: Bir işi yapmadan önce en az üç defa düşünüp karar veriniz. Lider SİZ olunuz. Beş para etmezlerin peşinden 'Lider' diye gitmeyiniz.