|
metroya asılan afiş |
Metro ve Otobüslere ilan yapıştırmışlar. 'ARACIM
GÜVENDE' Büyük şirketlerin, bankaların, siyasi partilerin, turistik yerlerin ve bir çok şeyin
reklamını gördüm de polisin
reklamını hiç görmemiştim. Bir şeyi reklam etmek karşı tarafı
kandırarak yutturmaktır.
Yine de reklam edilir vatandaş inceler beğenirse alır veya verir.
Ee şimdi adam polisi reklam ediyor. Ben beğenmesem başkasını seçmek
hakkım var mı? Doktor, öğretmen, avukat ithal edilecek dendi, acaba
polis, askerde mi ithal edilecek te reklam ediliyor. Yoksa polis vatandaşa "Ben kendi derdime düştüm, seni koruyamam, sen kendi çarene bak mı" demek istiyor.
'ARACIM GÜVENDE' başlığı altında bir kaç tavsiyede bulunmuşlar ve metrolara belediye otobüslerine asmışlar. Galiba aracını çaldırma demek istiyorlar. Ya evim güvende değil mi? Güvende, güvende, o da güvende. Hırsız kırsın, girsin, yemeyip biriktirdiğin neyin varsa alsın gitsin yine güvende. Öyle ya evini yiyecek, götürecek halı yok ya.
Ben zaman zaman bahsederim on yıla
yakın Ankara Hırsızlık ve Oto Hırsızlık Bürolarında çalıştım, bir yıl
kadar da Hırsızlık Büro Amirliği yaptım. Az çok nasıl olduğunu bilirim
fakat benim başıma gelenin nasıl olduğunu bir türlü anlayamadım. Eylül
Ayında ben Rize de iken Ankara da ki evime hırsız girdi. Komşuların
haber vermesi üzerine gece saat 01.00 de yola çıkarak apar topar yedi saatte Ankara'ya geldim. Polise haber verdik. Resmi ve sivil iki polis ekibi
geldiler. Evde iyi bir inceleme yaptılar. Daha doğrusu kullandıkları
kimyasallar ile evimi mahvettiler ve harcadıkları malzemelerle devlete
de zarar verdiler. Ne için? Evime giren hırsızı tespit edip bulmak için.
Bu kadar uğraş daha ne için olabilir?
Vatandaşın huzur ve güvenli yaşamasını sağlamak için. Polisin görevi, hırsızın eve
girmesini önlemek; olmadı girdi ise tespit edip yakalayarak, çalınan
malları çıkartmak ve sahibine teslim etmek. Ne ise onlar yanı polisler
hiç bir delil elde edemediler. Biraz da üzülmüş görünerek gittiler. Çünkü eski meslekdaşları yanı bana hiç yaranamamışlardı. Benim hırsız profesyonelmiş ve eldiven
kullanmış. İş başa düştü.
Çalınan antika altın çakmağımı ve Zelus marka altın saatımın Trabzon da bir antikacıda olduğunu tespit ettim ve her şeyi dört
dörtlük delillendirerek yakalanması için internetten aldığım belgeleri
ile polise giderek ikinci bir müracaatta bulundum. "O tamam hemen ekip
çıkaracağız." dediler. Ben o günü ekip çıkacak sandım. Aradan altı ay
geçti üç defa telefon açtım, bir defa da kendim gittim. "Yazı yazdık
daha cevap alamadık." dediler ve hala daha haber yok.
Şimdi çok merak
ediyorum Sizler zarar görenin yanında ki polisler misiniz, yoksa
suçlunun yanında ki polisler misiniz? Bir de madem suçluyu
yakalamayacaktınız benim evimde boş yere niçin inceleme yapıp her yeri
kanserojen maddelerle berbat ettiniz? Madem suçluyu yakalayacaktınız ben
tespit ettim, siz niçin yakalamıyorsunuz? Sözde "Her şey güvende, her şey yolunda." Bu insanlarla dalga geçmektir. İnsanları kandırmaktır.