SAYFALAR

29 Kasım 2016 Salı

KENDUNİ HAZIRLA

Temel İstanbul Teknik Üniversitesinde okula başlamış.
Babası da oğluna Rize'den devamlı para gönderir ve
"Derslerine iyi çalış. Sakın karı kız ayağına takılma ha. Göreyim seni okulunu tez elden bitir." diye nasıhatlar edermiş ve biraz da aksi olduğu için Temel ve kardeşleri babalarından çok korkarlarmış.

Temel o sene sınıfta kalınca memlekete ağabeyisine bir telgraf çekmiş.

"Ağabey ben sınıfta kaldum. Yakında geleceğum. Sen babami hazurla ha!"

Ağabeyisinden Temel'e telgrafın cevabi gecikmemiş:

"Ben babamu hazirladum. Sen da çenduni hazırlamadan sakın celmeesun ha!"

28 Kasım 2016 Pazartesi

ANNE SİVRİSİNEK


Sivrisinek, hayatta kalmaları için yavrularına ders veriyordu:
- Bakın yavrularım; şu gördüğünüz bir örümcek ağıdır. Şu köşede hareketsiz duran da sinsi, kurnaz, acımasız bir örümcektir. Şimdi pusuda ağına böceklerin takılmasını bekliyor. Eğer ağına takılırsanız sizi yavaş yavaş öldürür ve yer. Çok acımasızdır.

Tam o sırada gök gürültüsü gibi bir kükreme duyulur. Yavru sivrisinekler korku içinde annelerine sarılırlar.
Anne sivrisinek yavrularını teskin eder:

- Çocuklarım, korkmanıza hiç gerek yok! Bu sesini duyduğunuz ormanlar kralı aslandır. Çok uysal ve zararsız bir hayvandır. Hiç bir zararı olmaz. Usulca yaklaşıp her zaman onun kanını içeriz.

24 Kasım 2016 Perşembe

BEN ANLAMAM

Bir profesör konferans vermek için Ankara'dan İstanbul'a gitmiş. Belirlenen saatte salona girmiş fakat ne görsün? Salonda yalnızca bir kişi oturuyor.
Profesör bir an konferans vermeyip gitmeye yeltenmiş. Ancak bunun kendisini dinlemeye gelen kişiye saygısızlık olacağını düşünüp vazgeçmiş. Gidip kürsüdeki yerini almış fakat "Acaba bu kişi tek başına beni dinlemek ister mi?" diye düşünüp;
Profesör adama sormuş:
- Beyefendi gördüğünüz gibi salon boş. Ama siz bana ve fikirlerime değer verip buraya kadar zahmet etmişsiniz. Eğer isterseniz ben konferansı yalnızca sizin için de sunarım. Ne dersiniz?

Adam cevap vermiş:
- Vallahi ben anlamam! Ben seyisim. Ahıra bir at gelse de yem veririm, yüz at gelse de yem veririm.
Profesör mesajı almış. Hatta biraz da aşka gelip kürsüye çıkmış. Anlattıkça anlatmış. Anlattıkça anlatmış. Normalde iki saatlik konuşma hazırlamışken, bu hızla dört-beş saat anlatmış.


Nihayetinde konuşmasını bitirip adama sormuş:
- Beyefendi nasıl buldunuz konuşmamı? Beğendiniz mi?
Adam cevap vermiş:
- Vallahi ben anlamam! Ben seyisim. Ahıra bir at gelse de yem veririm, yüz at gelse de yem veririm. Ancak! Ahıra bir at gelirse diğer doksan dokuz atın yemini de, o ata vermem!.