SAYFALAR

18 Temmuz 2022 Pazartesi

FATİH SULTAN'IN BEDDUASI

Fatih Sultan Mehmet bir çağ kapatıp bir çağ açan Osmanlı tarihinin en önemli padişahıdır. Görkemli ve büyük bir savaş sonucu fethettiği İstanbul içerisinde alayı ile gezintiye çıkan Fatih, Ayasofya önlerine geldiğinde derinlerden bir inilti sesi duyar.

Yanındakilere talimat vererek derhal bu sesin sahibini bulunup huzuruna getirilmesini emreder.

Sesin sahibi bulunur ve Fatih'in huzuruna çıkartılır. Saçı sakalı birbirine karışmış, pejmürde halde bir keşiş zindandan çıkarılarak getirilmiştir.

Fatih keşişe sorar; "Niçin hapsedildiniz?''

Keşiş, “Kuşatma hazırlıkları sırasında Bizans imparatoru Konstantin beni çağırıp; ''İstanbul'u Türklerin alıp alamayacağını söylemem için remil atmamı söyledi. Remilde İstanbul'un Türklerin eline geçeceğini söylemem üzerine Konstantin kızarak beni zindana attırdı” der.

Bunun üzerine Fatih; İstanbul'un Türklerin elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ve doğruyu söylerse mükafatlandıracağını söyler.

Keşiş remil atar ve şöyle der;

''İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak, ancak öyle bir zaman gelecek ki elinizdeki emlâk ve arazi satılacak bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.''

Bu sözler üzerine Fatih ellerini havaya kaldırarak;

''Fethettiğim yerleri ecnebilere satanlar ''Allah'ın gazabına uğrasınlar'' diye beddua eder.

Bize de "Amin" demek düşer.

Kaynak : "İstanbul Risaleleri" Ord. Prof. Süheyl Ünver

13 Temmuz 2022 Çarşamba

NEME LAZIM

Kanuni Sultan Süleyman’ın kafasına takılan ve onu yoran devamlı düşündüğü bir soru oluşur:

Çok güçlü bir duruma getirdiği Osmanlı Devleti’nin akıbetini hayâl eder. Günün birinde “Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar veya yıkılır mı? Veya bu yıkılma ve yok olma işi nasıl olur?” Diye düşünür.

Bu sorunun cevabını anlamak için de, Sadrazamını dönemin ünlü Türk alimi Yahya Efendi’ye gönderir.

Sadrazam gider ve "Bu devlet nasıl yıkılır?" diye Alim Yahya'ya sorup geri döner.

Kanuni merakla “ne dedi?” Diye sorduğunda Sadrazam cevabı bildirir;

“Neme lazım dendiği zaman..!”

Kanuni, “Başka bir şey söylemedi mi?”

“Hayır efendim. Bir tek cümle söyledi.” der.

Bu cevabı uzun bir süre düşünen Kanuni bir şey anlamaz ve sonunda ünlü alime mektup yazar. Bu cevabın ne anlama geldiğinin açıklanmasını ister. “Ben bir çok yorumlar yapıyorum, ama doğrusu nedir, onu ancak siz söylersiniz” der.

Ünlü alim Yahya Efendi de bir mektup yazıp, Kanuni’ye gönderir...

Mektup şöyle;

“Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzluk sıradan bir hale gelirse, işitenler de “neme lazım” deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse…

Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse.

Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse...

İşte o zaman devletin sonu görünür.

Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır. Halkın güven ve itimadı sarsılır. Asayişe itaat hissi kaybolur. Halkın umutları yok olur, böylece devletin yıkılması mukadder ve kaçınılmaz hale gelir..”

NOT: Bu mektup, 500 sene önce yazılmış ve halen Topkapı Sarayı’nda bulunmaktadır. Alıntı.

30 Haziran 2022 Perşembe

SATILIK ANNE BABA

Bir gazetede bir gün şöyle bir ilan çıkar:
“Yaşlı ebeveynlerimi 10.000 Euro'ya satıyorum. Babam 91 yaşında ve bunama hastası. Annem 89 yaşında, yardımla işlerini yapabiliyor." diye ve bir de banka hesap numarası.

Bu ilan günün en önemli konusu olur ve gören insanlar günlerce konuyu tartışırlar.
Bazıları,
"Nasıl böyle bir rezalet olabilir? Anne Baba satılır mı?" der.
"Hey, neden yetkililer müdahale etmiyor?" diyenler de olur.
Bazıları da başka türlü değerlendirir ve;
'Tanrım, bu bir günah!' diyerek düşünürler.
"Gereksiz bir şey, satın almak için çok fazla para! Bu delilik." diyenler de hayli fazla.

İlan aynı zamanda anne ve babasını uzun zaman önce kaybetmiş genç bir karı koca tarafından da okunur. Bu aile ilandaki satılık yaşlı karı kocayı alıp onları anne babalarının yerine koyup bakmağa karar verirler.

Tutarı banka havalesiyle hesaba havale ederler ve satılık yaşlı çifti evlerine götürmek için verilen adresteki eve giderler.

Geldikleri adreste büyük bir malikane ve etrafında çiftlik var. Alacakları yaşlı çift te 'her halükarda bu konakta oturuyor.' diye düşünürler ve kapıyı çalarlar. Kapıyı gayet iyi halde görünen yaşlı bir adam açar ve kendilerini karşılar.

Genç çift: "İlanı veren galiba sizsiniz. Anne ve babanı almaya geldik. İstenilen parayı zaten banka hesabınıza yatırdık." derler bu adama.

Genç çifti karşılayan yaşlı adam:
"Hoş geldiniz. Bu yaşlı karı kocaya neden bu kadar çok para verdiğinizi bana açıklayabilir misiniz? Size sadece iş, sorun ve bakım dertleri olacak. Hiç bir faydaları olmayacak. Bildiğiniz halde be yaşlı çifti neden almak istiyorsunuz?" diye sorar.

Genç çift:
"Çünkü biz her ikimiz de ailemizi erken kayıp ettik. Genç yaşta onlar olmadan hayata devam ettik. Onlarsız yaşamağa bir türlü alışamadık. İki küçük çocuğumuz var ve onların büyükanne ve büyükbaba kucağına oturmasını, onlardan hikayeler dinlemesini, onlarla uyumasını ve oynamasını istiyoruz. Onları yetişkinlere saygı duyacak şekilde yetiştirmek istiyoruz…" derler.

Yaşlı adam içerdeki karısına seslenir, kadının elinde baston var ama rahatlıkla hareket ediyor ve iyi niyetli, hoş bir tebessümü belli olacak şekilde gülümsüyordu.

Yaşlı adam ve kadın el ele tuttular ve birlikte gülümserler.
"Tamam, sizinle geleceğiz, bu ilandaki ebeveynler bizleriz!" derler.

Genç çift şaşırmış bir şekilde.
"Ama nasıl olur? İlanda onları satanlar; muhtaç, düşkün, durumları da çok kötü olduğunu söylüyor" derler.

Yaşlı çift birbirine bakıp tekrar gülümserler ve kadın genç çifte şu açıklamayı yapar;
"Bugüne kadar sevgi ve anlayış içinde yaşadık, çalıştık, para kazandık, bu köşkü yaptık, çiftlikler aldık ama kader bize çocuk vermedi. Bütün sahip olduklarımızı, iyi insanlara bağışlamağa karar verdik. Onları bu şekilde bulacağımızı düşündük ve bu ilanı verdik. Şimdi biz ve mallarımız gerçekten iyi insanların ellerinde olacağı için mutluyuz." dedi. 

"Sevgi ve nezaket asla karşılıksız değildir. İnsan nasıl düşünürse ve iyi niyetle hareket ederse, mutlaka o şekilde karşılığını görür. Alıntı