19 Ekim 2022 Çarşamba
BİR ZAMANLAR POLİS
"Ne çaldın?"
Kadın ezilip büzülüp korkarak cevap verir;
"Çocuklarım için üç yumurta ve bir ekmek çaldım" der.
Polis kadın ile birlikte tekrar bakkala girer. Kadının çaldığı yumurtaları ve ekmeği bakkal sahibine teslim eder. Kendi parasıyla alışveriş yapıp, bir sürü malzeme alır ve kadına verir.
Dışarı çıktıklarında kadın ağlamaya başlar ve polise;
"Efendim bu aldıkların çok, bir azını bana ver." der.
Polis ise kalabalığa dönüp;
"BAZI OLAYLARDA ESNEK DAVRANMAK, İNSANLIĞI ELDEN BIRAKMAMAK LAZIM." der ve kadını serbest bırakır.
22 Eylül 2022 Perşembe
BAŞKA BİR ORGANİZASYON
Önce onu söyleyim, ben hırsızlık masasında çalışırken şimdiki gibi değildi. Şimdi evime giren hırsızı kendim tespit ettim de, devlet yakalamak bile yakalamadı. Biz canla başla çalışır, vatandaşın çalınan malını çıkardık mı, mal sahibinden çok sevinirdik. Öyle olmasına rağmen müştekinin biri bana bir soru sordu, altından kalkamadım. Çünkü düşününce nispeten doğru bir şeye parmak basıyordu “Ağabey ben miyim suçlu yoksa hırsız? Evime hırsız girdi ve yakalanmış. Hırsızla birlikte yer gösterme için evime geldiniz. Hırsıza bile yemeğimi yedirttiniz. Onu arabaya alıp gittiniz. Bana "Kısma gel." dediniz. Yanınıza geldim, hırsızı oturttunuz beni ayakta beklettiniz. Hırsıza ‘ağam-paşam-gülüm’ dediniz, bana git oraya-gel buraya diye icabında bağırdınız. Adliyeye gittim, hakimler hırsıza güler yüz gösterdi beni azarladılar.” dedi. Adam hakikaten haklıydı.
Şimdi gelelim devletin başka bir uygulamasına.
İşte başımdan geçen canlı bir olay;
Ne suçluyum, ne suçsuz. Sadece devlet kapısında adaleti, hakkımı arıyordum.
Hakkım nedir?
Arazimde hudut u geçmişler.
Nasıl geçmişler?
Basbayağı geçmişler.
Kim geçmiş?
Devlet geçmiş.
Tapu çıkartılıp kadastro tarafından kayıt altına alınırken, belki sehven, belki bilerek yanlış kayıt yapılmış. Hudut ların baş tarafından on kadar kişinin yerleri sağ tarafa doğru, bir kaç metre yatık olarak kayıt edilmiş. Bunu kadastro da kabul etmiş, mülk sahipleri de fakat düzeltilmesi mümkün değilmiş. Düzeltilmesi ancak mahkeme kararıyla olabilirmiş.
Ben de İlçemizde ki Avukat Hasan Bey’e gidip, durumu anlattım. Birlikte kadastroya gittik. Onlarda bu hatanın farkında olduklarını, düzeltilmesi için, tapu kaydından sonra 10 yıl geçmemesi gerektiğini ve kadastroyu değil de benim arazime geçen kişiyi mahkemeye verebileceğimi söylediler. Şaşırdım. Ben daha kadastronun şikayet edilemeyeceğini bilmiyordum. Bu memlekette bütün kurumların memurları hakkında görevleri nedeniyle dava açılabildiği halde kadastro memurları hakkında açılamazmış.
Biz de süre dolmadan alel acele 2019 yılında hudut u geçen komşumuzu mahkemeye verdik. Avukatlığı Hasan Bey'in yanında çalışan Avukat Elif Hanım yaptı. 2019/111 Esas no lu Pazar/Rize 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde kadastro tespit tapu iptali ve tescil istemine itiraz niteliğinde dava açıldı ve mahkemeyi kazandık.
2021/18 nolu Gerekçeli Mahkeme Kararına göre 86.18 metre kare arazi bana verilerek, kadastronun bu hatası düzeltilecekti ve ben düzeltildiğini düşünüyordum.
Karardan bir yıl kadar sonra tapudan kontrol ettiğimde bu durumun düzeltilmediğini öğrendim. Mahkeme kararının tapuya geldiğini fakat ben tekrar bir karar daha getirip baş vuru yaparsam düzelteceklerini, yoksa düzeltmeyeceklerini söylediler.
Avukatıma giderek durumu anlattım. Ertesi güne tapudan randevu aldı ve bir mahkeme kararıyla Fındıklı Tapu Dairesine yolladı. Tapu dairesi kendileriyle ilgili olmadığını, kadastroya gitmem gerektiğini söylediler.
Kadastroya gittim. Elimde ki Mahkeme Kararıyla olamayacağını, onu mahkemeye tasdik ettirmemi ve bir de tasdikli Bilirkişi Rapor ve Krokisi getirmemi söylediler. Rize Pazar da ki mahkeme kalemine giderek istenen belgeleri çıkartıp getirip Fındıklı da Kadastroya teslim ettim.
Bir gün sonra telefonuma mesaj geldi “487 tl parayı, Halkbank veya Ziraata yatırın. Parayı yatırdım ve makbuzlarla tekrar kadastroya gittim. “Makbuz gerekmez, biz ekrandan görüyoruz. İşlem bitince sizi arayacağız.” Dediler. Zamanım az olduğundan birkaç defa gidip sordum ve 7-8 gün sonra Tapuya yansıdığını öğrendim.
Tapu dairesinden Belediyeye yolladılar ve arazilerin rayiç bedelleri kayıtlarını alarak Tapu Dairesine teslim ettim. Neticeyi almak için birkaç defa daha tapu dairesine gidip sordum. En nihayet 9-10 gün sonra telefonuma mesaj geldi. “756.00 tl Halkbank veya Ziraat Bankasına yatırın ve işlemleriniz için tapuya geliniz.” Parayı Halkbanka yatırdım ve ertesi gün koşarak tapu ya gittim. İşlem tamam. Kına gibi oldu.
Sırf benden bu kadar parayı alabilmek için günlerce bekletip dolaştırdılar. Her şeyden önce mahkeme beni haklı bulup lehime karar verdiği halde. Bu olayda esas suçlu kim? Kadastro. Ona bir şey yok. Davayı kazandığım için ben suçluyum. Bunu neden yapıyorlar ben anladım. 'Haksızlığa uğrayıp ta adalet arayanlar devlet kapısına gelmesin' diye yapıyorlar. Başka türlü izahı olamaz.
Şimdi ben o muhitte 100 metre kare başkasının arazisini para ile alsam belki 100.00 tl tutmaz ama hesap yapıyorum, Devletim bana Rize İli Fındıklı İlçesi Ihlamurlu Köyünde ki babamdan kalan 86 metre 18 santim büyüklükte ki kendi arazimi;
2000.00tl avukat+
1300.00tl keşif+
487.00tl kadastro+
233.00 tl döner sermaye+
523.00 tl tapu harcı olmak üzere bir de Mahkeme Kararı olduğu halde toplam
4543.00tl ye sattı. Halbuki beni sağa sola yollayıp ta stres yaşatmadan baştan bana “Bu kadar para ver.” Dese olmaz mıydı? Hesaplanamaz mıydı yanı bu para? Ama para kazanmak için bütün bu yolları düşünüp te vatandaşını düşünmeyen o devletin adamına helal olsun. Feto taktiklerini uygulamış. Nasıl bir organizasyon ama? Güzel değil mi? Yaşasın, Adalet Mülkün Temelidir.
15 Eylül 2022 Perşembe
ORGANİZASYON
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği zamanında bir Amerikalı Ajan görevli olarak Moskova'ya gider. Hususi yetiştirilmiş olan Amerikalı Ajan bir Rus vatandaşı gibi 5-10 gün Moskova da yaşadıktan sonra bir ayakkabı alması icap eder ve sorar soruşturur, bir ayakkabı mağazası yerini öğrenir.
Mağazanın kapısına gider, bakar, az kalsın ufak dilini yutar. Hakikaten hiç bir yerde görmediği kadar büyük ve görkemli bir mağaza fakat öyle kalabalık bir alış veriş yapanlarda yok.
Kapıdan içeri girer, bakar içerde iki kapı var. Birinin üzerinde 'YAZLIK AYAKKABILAR' diğerinin üzerinde 'KIŞLIK AYAKKABILAR' yazıyor.
Bu kışlık ayakkabılar yazan kapının kolundan tutup çevirir ve içeri girer. Ayakkabı yok. İçerde iki kapı daha var. Üzerlerinde 'BÜYÜKLER' ve 'KÜÇÜKLER' yazıyor. Büyükler kapısını açıp içeri girer. İçerde tekrar iki kapı ile karşılaşır; 'BAYANLAR' ve 'ERKEKLER' Adam erkekleri tercih edip tekrar içeri girer, yoluna devam eder. İçerde iki kapı daha; üzerlerinde 'ÇİZMELER' ve 'AYAKKABILAR' yazıyor. Adam Ayakkabılar kapısından içeri girer. İçerde 4-5 kapı daha var; üzerlerinde 'SİYAH, KIRMIZI, BEYAZ, LACİVERT' gibi renkler yazıyor. Adam siyah yazan kapıyı açar ve güya içeri girer fakat hiç bir şey yok. Daha kapı filan da yok. Yanı adam dışarı, başka bir caddeye çıkmış.
Cadde de neler olup bittiğini düşünürken yanından geçmekte olan askeri elbiseli birini görür ve ona sorar;
"Ayakkabı almak için ayakkabı mağazasına girdiğini fakat daha ayakkabıları göremeden ve satın almadan dükkandan dışarı çıktığını" söyler.
O asker elbiseli adam cevap verir; "Burası Komünizm Ülkesi. Burada ayakkabı satılmaz ama nasıl? Çok iyi bir organizasyon değil mi?" der.