SAYFALAR

6 Ocak 2023 Cuma

BOZKURT VE TÜRKLER

    
Türk boyları, soyun bir kolu Gökkurt’tan, diğer kolu ise Gökgeyik’den geldiğine inanırlar. Kurt sürülerinin başında bulunup liderlik eden bozkurtlara da Gökkurt denilir. Kaskır ve Börü kelimeleri de değişik lehçe ve şivelerde kurt demektir. Bozkurt gökyüzünü temsil eder. Alageyik ise yeryüzünün simgesidir.

Göktürklerin gök mavi bayraklarında kurtbaşı resmi vardır. Savaşçılığı ve savaş ruhunu, özgürlüğü temsil eder. Türk ulusunun başına bir iş geldiğinde, bir tehdit belirdiğinde, o kurt ortaya çıkar ve yol gösterir.

Ruslar ayıyı, İngilizler aslanı, Amerikalılar kartalı, İspanyollar boğayı milli sembol saymışlar.

Türkler, neden başka bir hayvan değil de Gök yeleli Bozkurt’u sembol edinmişler? Belki de bozkurtlar ile Türkler arasınada ortak bağlar vardır.

İşte sebepleri;

1 - Bozkurtlar atasına ve töreye bağlıdırlar;

Bozkurtlar, karakurtlarla birlikte yaşarlar amma ikisi arasında çok belirgin ayrılıklar var. Bozkurt sürüsünden ayrılan bir erkek bozkurt karşılaştığı bir karakurt sürüsüne girer. Ve girdiği sürünün liderliğini alır. Fakat karakurt sürüsünden ayrılan bir kurt bozkurt sürüsüne giremez. Bozkurt dişisi asla bir karakurtla çiftleşmez. Bozkurt sürüsünden ayrılmış bir bozkurtta tekrar o sürüye geri alınmaz.

2 - Bozkurt özgürlüğüne düşkündür;

Dünyada evcilleştirilemeyen tek hayvan Orta Asya bozkurtlarıdır. Asla evcilleştirilezler. Yakalandığında gırtlak kısmında bulunan öd denen keseyi parçalar ve intihar eder. Bozkurt esareti kabul etmeyen bir varlıktır. Bozkurt’un boynuna tasma takıp bir kafese koyamak imkansızdır. Bozkurt ölümü kabul eder, asla teslim olmaz, esaret altında yaşamaz.

3 - Bir bozkurt bir sürüye girerse sadece yiyeceği kadar avlar; 

Yavrusu olan bir hayvana asla saldırmaz. Bozkurt leş yemez. Kendi avını kendisi avlar ve yer, asla başkasına yedirmez. Başka hayvanların avladığı avı da yemez. Diğer kurtlar bir sürüye girerse hepsini öldürürler.

4 - Bozkurtlar eşlerini kıskanırlar;

Bozkurt dişisi asla bir kara kurtla çiftleşmez. Bozkurt yaşamında tek eş seçer. Başka bir eş ile asla bir araya gelmez.

5 - Bozkurtlar savaşçıdır, asla yenilgiyi kabul etmezler;

Bozkurt sürüsü sağdan ve soldan giden öncüler, akabinde de göbekten gelen ana kuvvetle saldırır düşmanlarına. Bozkurt cesaretli ve ölümüne mücadele eden bir yapıya sahiptir.

Kışın aç kaldıkları zaman avlarını yakalamak için taktikler uygularlar. Bu taktiklerden biri; kurt sürüsü iki guruba ayrılır. Birinci gurup birkaç kurt fedai gurubu; ikinci gurup ise kalabalık pusu gurubudur. Fedai gurubu köpeklerin bulunduğu yerleşim yerine girer ve köpeklere görünür. Sonra yenilmiş gibi davranıp köpeklerden kaçmağa başlar. Köpekler de kurtların ardından onları kovalamağa başlarlar. Ama köpekleri bir sürpriz beklemektedir. Çünkü kalabalık olan pusu gurubu, onları yerleşim yerinin dışında hilal biçiminde dizilmiş ve iyice gizlenmiş şekilde beklemektedirler. Fedai kurtlar, köpekleri kurnazca bu hilalin ortasına çekerler. Köpekler hilalin içine tümüyle girince, pusu gurubu bozkurtlar hilali uçlarından kapatır ve köpekler bir çember içine alınmış olur. Artık köpeklerin kurtuluş şansı yoktur. Zafer kurtlarındır ve karınlarını doyurmak için avlarını parçalarlar.

Eski Türkler, kurtlarda gördükleri bu oyunu bir savaş manevrası durumuna getirmişler ve yaptıkları birçok savaşta kullanmışlardır. Bu savaş manevrasına ‘Kurt Oyunu , Hilal Taktiği, Turan Taktiği’ gibi adlar verilir.

6 - Bozkurtların bir lideri vardır ve sürü o liderin emrinden çıkmaz;

Bozkurt liderine bağlıdır, dinlenme anında da lideri etrafında koruma tedbirleri alır. Bozkurtların avlanmaları, toplu yaşama kurallarına uyma açısından bir sistem içerisindedirler, yani asildirler, kendi törelerine uyarlar.

7 - Bozkurtlar planlı ve organizeli hareket ederler;

Karda yürüyen 35-40 kadar bir Bozkurt grubunu takip etseniz ancak, beş, altı ayak izi görebilirsiniz, o kadar dikkatli, kurnaz ve organizedirler. Grup önde giden öncü bozkurtlar ve lider bozkurt’un ayak izlerine basarak ilerlerler. Bozkurtlar asla organizesiz ve plansız hareket etmez, avlanmazlar.

8 - Bozkurtlar merhametlidir ve bir birlerine sahip çıkarlar;

Sürü de bir yavrunun hem annesi, hem de babası ölse yavru hayatta kalır. Grup hiyerarşisi o yavrunun bakımı, beslenmesi ve hayatta kalmasını sağlar. Diğer grup üyeleri yavruyu evlat edinir ve kendi yavruları gibi büyütürler.

9 - Türklerin sembolü, Gök yeleli bozkurttur, yani 'Gökbörü' .

Gerçekten de Türk milletinde asırlarca bozkurt gibi şahsiyetler yetişmiştir ve yukarıda ki özellikler Türk milletinin genlerinde vardır.

Türkler, Bozkurtlar ile aynı karaktere sahip olduklarından sembol edinmişlerdir. Bozkurt sadece Ortaasya da yaşar ve tarih öncesi dönemlerden beri Türkler tarafından kutsal sayılır. Türk Milleti bozkurt soyundan geldiklerine inanırlar. 

Bozkurt Atatürk tarafından da ulusal sembol kabul edilmiş ve birçok yerde bozkurt resmi kullanılmış, bozkurt soyadları verilmiştir. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Türk parası üzerine bile bozkurt resimleri basılmıştır.

Dünyanın her yerinde avcılık yapmış ve ölmeğe yakın av maceralarını kitaba dökmüş ABD li bir avcının, Ural dağlarında yaptığı avcılık esnasında yaşadığı ilginç bir olay şöyle anlatılır;

Bir avcı ekibi, 2 rehber ile Ural Dağları eteklerinde bir Bozkurt sürüsü ile karşılaşırlar. Bozkurt cinsi her yerde bulunmadığı için hepsini avlayıp mumlamak isterler. Avcıları fark eden sürü, kaçar ormana girer. Sürü ormana girdikten sonra içlerinden üçünün geri geldiğini görür avcılar. Sanki vurulmağı istiyorlarmış gibi oracıkta öylece dururlar ve t
abii ki üçü de avcılar tarafından vurulur. Sürüyü kaçırmak istemeyen avcılar, diğer kurtları da öldürmek için peşlerinden ormana girerler. Avcılardan biri yılan sokması neticesinde ölür ve av yarım kalır, sürüye ulaşamazlar. Dönüşte vurdukları 3 bozkurtu almaya gelirler. Kitabın yazarı ölene kadar unutamayacağı bir manzara ile işte burada karşılaşır.

Kurtlardan biri ölmüş, birisi ise ölmek üzere ve acı çekiyor. Sonuncu kurtsa kaburgasıyla kalça kemiği arasındaki bölgeden yara almış, ayakta durmakta zorluk çekmesine rağmen, ölen bozkurtu yemeye gelen 4 karakurt ile cenk ediyor. 4 Karakurt ise yaralı bozkurt yüzünden ölü bozkurta yaklaşamıyor.

Avcıları gören karakurtlar kaçıyorlar. Onların uzaklaştığını gören Bozkurt, ağır yaralı olan ve acı çeken diğer Bozkurtun boğazını ısırıyor ve onu öldürüyor. Sonrada kendi düşüp ölüyor. Ölen ilk Bozkurtun da boğazındaki diş izlerini farkedince, daha fazla acı çekmemesi için arkadaşı tarafından öldürüldüğünü anlıyorlar.

Üzerlerine doğrulmuş namludan korkmayan bozkurtlar ve diğer gördükleri, avcılarda hayranlık ve büyük saygı uyandırıyor. Kurtları doldurmadan vaz geçip, toprağa gömmeyi daha uygun buluyorlar. Gömme işlemi bittikten sonra avcılardan biri yerde kar üzerinde ki bozkurtlardan akan kanlara dakikalarca bakıyor, gözleri yaşarıyor ve bıçağı ile koluna bir yara açıp, bozkurtların mezar taşına kendi akan kanıyla tek bir kelime yazıyor “SORRY” (ÜZGÜNÜM)


1 Ocak 2023 Pazar

TÜRKLERLE İLGİLİ TARİHİ SÖZLER

Türkler yalnız bugün değil geçmişte Büyük Hun İmparatorluğundan tutun da, Selçuklu, Osmanlı gibi kurdukları tüm devletlerde, kimseye hiçbir ayrımcılık yapmadan, sen-ben demeden başka milletten, dinden veya mezhepten insanlarla barış, huzur, güven ve uyum içinde yaşamayı bilmişlerdir. 

İşte tarih boyunca dünyaya hükmetmiş Türk devletleri ve Türk Milleti hakkında söylenen sözlerin bir kaçı. Bu sözleri ben söylemedim, araştırmacı ve bilim adamları, tarihçiler söylüyor. Keşke Yunan olsak diyenler iyi okusunlar.

Türkler ölmeyi iyi bilirler. Ben de ölmeyi bilen bir milletin yenilmeyeceğini bilecek kadar tecrübe sahibiyim. -Montecucco

Eğer bir Türk devleti olmasaydı mutlaka yaratmak gerekirdi. -Adolphe Thiers

Bana Türk'lerden kurulu bir ordu verin dünyayı rehin alayım. -Napolyon Bonaparte

Türkler öldürülebilir ama mağlup edilemez. -Napolyon Bonapart

Türkler dünyanın en temiz, en dürüst, en namuslu milletidir. -Pierre Loti

Irk ve millet olarak Türkler, geniş imparatorluklar içerisinde yaşayan kavimlerin en asilidir. -Alphonse de Lamartine


Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler -Fransız Albert Sorel

Türkler,devlet yıkmakta ve devlet kurmakta birinci sınıf üstatlardır. -Joseph von Hammer Purgstall

Kılıcı eşsiz bir maharetle kullanan Türk eli, mağlup ettiği insanların yarasını sarmakta da bir o kadar ustadır. -İngiliz Lord Byron

Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır. -Sir Charles Vere Ferrers Townshend

Haydi beni bir daha tutuklayın İngilizler! Ama görüldü ki tutuklama ve öldürmeyle iş bitmiyor! İşte Türkler, kendi cenaze merasimi için hazırlanan tabutlarını, sahiplerinin başlarına geçirdiler! -Mohandas Karamçand. Türk Kurtuluş Savaşı'nın Türklerin zaferiyle bitmesi üzerine söylenmiş.

Türkler öyle bir millettir ki, eğer saldırırsak tamamını yok etmemiz gerekir. Yoksa bir tane bile hayatta bırakırsak, yeni bir devlet kurar ve intikamını alır. -Adolf Hitler

On ulusun on yiğit adamın gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk'e bedel olamaz. -Charles Mcfarlane

Türklerle dost ol, ama sakın düşman olma. -Gianni de Michelis

Eğer kendilerini tanımış olsaydınız, Türklere hayran olurdunuz. -İngiliz Sir Mark Sykes

Türklerle savaşmak talihsizliktır. -Sir Winston Churchill

Türk milleti iki bin yıldır profesyonel askerdir. Türklerin mesleği askerliktir. -Donaldson

Ey Türk, titre ve kendine dön! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, kim bozabilir senin ilini ve töreni! -Bilge Kağan

Biz Türk milleti temiz bir milletiz. Biat nedir asla bilmeyiz. Bundan dolayı Tanrı bizi aziz kılmıştır. -Alparslan

Ne Mutlu Türküm diyene! -Mustafa Kemal Atatürk







31 Aralık 2022 Cumartesi

DİVANÜL LÜGATİT TÜRK


DİVAN’ÜL LÜGATİ’T TÜRK İÇİN KAÇ BİLİM ADAMI ÖLDÜRÜLDÜ BİLİYOR MUSUNUZ?

Uzak yerin haberini kervan getirir. Kaşgarlı Mahmud

Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan meşhur eseri Divanü Lügati’t Türk’ü tercüme etmek isteyen çok sayıda Türk bilim adamı Rus ve Çinliler tarafından öldürüldü. İşte Rus ve Çinliler tarafından katledilen Türk bilim adamları…

Dünya üzerinde bir kitap, basımı için bu kadar çok sayıda bilim adamının can vermesine sebep olmamıştır. Bu kitabın ismi; Divanü Lügati’t Türk, yazarı da büyük bilgin Kaşgarlı Mahmud… Bu sene 1000′nci doğum yılı kutlanan ve 2008 yılı da kendi yılı ilan edilen Kaşgarlı Mahmud’un Türkçe’nin ilk büyük sözlüğü ve ilk Türk ansiklopedisi olan Divanü Lügati’t Türk, tam 800 yıl boyunca ortada yoktu; tıpkı bir diğer kitabı Kitab’ül Cevahir gibi…

Divan-ı Lügat’it Türk, geçtiğimiz yüzyılın başında, Ali Emiri tarafından bulundu. Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı Yakup Deliömeroğlu, kitabın bulunuşunu şöyle anlatıyor: “Kitabı sahaflarda Ali Emiri Efendi buldu. Ali Emiri Efendi, kitabı satın aldığında duyduğu sevincini şu şekilde dile getirir: ‘Bu kitabı aldım; eve geldim. Yemeği içmeği unuttum…

Bu kitabı sahaf Burhan 33 liraya sattı. Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığındaki elmaslara, zümrütlere değişmem.’ Büyük bir coşku içinde olan Ali Emiri Efendi kitabını kimseye göstermek istemedi. Hem kitabı kıskanıyor ve hem de kaybolmasından endişe ediyordu. Devrin ünlü simaları Ziya Gökalp ve Fuad Köprülü gibi şahıslar, Ali Emiri Efendi’nin Divanü Lügati’t Türk’ü bulduğunu işitmiş ve görmek istemişlerse de Ali Emiri Efendi onları kitaba yanaştırmamıştı. Kitabı sadece çok güvendiği Kilisli Rıfat Efendi’ye gösteriyordu.

Ali Emiri Efendi satın aldığında, kitap hırpalanmış ve yıpranmış bir vaziyetteydi. Şirazeleri çözülmüş, formaları dağılmış, sayfaları birbirine karışmış ve numaraları da yoktu. Bu sebeple kitabın eksik mi, tam mı olduğu belli değildi. Ali Emiri Efendi bunun tespitini Kilisli Rıfat Efendi’ye yaptırdı. Kilisli Rıfat Efendi, iki ay müddetle kitabı üç kere okudu, karışmış sayfaları yerli yerine koydu ve numaralandırdı. Daha sonra da kitap Matbaa-i Amire’de üç yıl süren bir maceranın ardından basıldı.

Yakup Deliömeroğlu, kitabı kendi dillerine tercüme etmek isteyen çok sayıda Türk bilim adamının da bu yolda Rus ve Çinliler tarafından şehit edildiğini söylüyor. İşte Rus ve Çinliler tarafından katledilen Türk bilim adamları…

Dîvân ü Lügati’t Türk’ün Türk dünyasında ilk tercüme girişimi Azerbaycan’da oldu. Sovyet Bilimler Akademisi’nin Azerbaycan Şubesi, bu iş için Halid Said Hocayev’i görevlendirir. Hocayev, 1935-37 yıllarında bu görevi tamamlar. Fakat Hocayev ve yardımcılarının başarısının mükafatı, ölüm olur.

1937 yılında bu kez meşhur Uygur şairi Kutluk Şevki ve eğitimci şair Muhammed Ali Dîvân ü Lügati’t Türk’ü Uygurcaya tercüme ettikleri için katledilirler ve bütün çalışmaları yakılır. Kutluk Şevki, hac yolculuğu sırasında uğradığı İstanbul’dan Kilisli baskısını alarak ülkesine götürmüştür. Bilim dünyasına hizmet için giriştikleri iş, kendi sonlarını hazırlar.

Uygurlar, 1944 yılında Şarki Türkistan Devleti’ni kurduklarında, ilk iş olarak Dîvân ü Lügati’t Türk’ün tercümesi işine girişirler. Bu iş için meşhur âlim İsmail Damollam görevlendirilir. Birinci cildin tercümesi tamamlanmıştır ki, Rusya ile Çin anlaşarak Şarki Türkistan Devleti ortadan kaldırılır ve İsmail Damollam öldürülür. Şarki Türkistan’ın Kızıl Çin tarafından işgal edilmesinden sonra Uygur bölgesinde Sinjang Özerk Yönetimi kurulur. Kaşgar bölgesinin Valisi Seyfulla Seyfullin, maddi kaynak da ayırarak tanınmış şair ve tarihçi Ahmed Ziyaî’yi, Dîvân ü Lügati’t Türk’ün tercümesi için resmen görevlendirir. 1952-54 yılları arasında Divanın tercümesi tamamlanır ve Pekin’e basılması için gönderilir. Baskının giderleri de Kaşgar valiliği bütçesinden ayrılmıştır. Ancak Pekin 'karşı devrimcilik ve milliyetçilik' suçlamaları ile Ahmet Ziyaı’yi 20 yıl ağır hapse mahkûm eder ve Ziyaî cezaevinde işkence altında can verir, divanın bütün tercümeleri de yakılır.

Yılmayan Uygurların bir başka girişimi, 1960-63 yıllarında, Çin İlimler Akademisi Şincang Bölümü Müdür Yardımcısı Uygur Sayrami tarafından hayata geçirilir. Fakat hem Sayrani yardımcılarıyla birlikte öldürülür hem de tercümenin metinleri yakılır.

Uygurların Divan’a merakı bütün bu olanlara rağmen azalmamakta aksine artmaktadır. Halkın ve aydınların yoğun isteği ile Dîvân ü Lügati’t Türk İbrahim Muti’in yönetiminde Abdusselam Abbas, Abdurrahim Ötkür, Abdurrahim Habibulla, Abdulreşit Kerim Sait, Abdulhamit Yusufi, Halim Salih, Hacı Nur Hacı, Osman Muhammed Niyaz, Emin Tursun, Sabit Ruzi, Muhammet Emin ve Mirsultan Osmanov’dan oluşan 12 kişilik komisyon tarafından tercüme edilir. Bu tercüme ile Divan, 1981-84 yıllarında Urimçi’de 3 cilt halinde ve 10 bin nüsha basılır.

Divan’ül Lügat’it Türk, Kazakistan ve Azerbaycan’da ise SSCB’nin yıkılışından sonra yayınlanabildi.

Dr. Fahri Solak Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi https://akademiye.org/tr/?p=1884