SAYFALAR

3 Haziran 2013 Pazartesi

NE İŞİNİZ VARDI


Londra köprüsü
(alıntı)
Bir Türk Londra da lokantada yemek yerken İngiliz garson, Türk olduğunu anlar ve eğilir kulağına "Çanakkale de çok askerimizi öldürdünüz. Onun için siz Türkleri biz İngilizler hiç sevmeyiz." der.
Türk te kendisine şöyle cevap verir:
"Sizler bütün dünyayı arkanıza takıp Çanakkale ye niçin gitmiştiniz? Kilisede ibadet ederken mi öldürüldünüz?" der.
Tarihin her sayfasında İngilizler her zaman sahnede.
Sahi, Türklerden ne istiyorlar?
Tüm tarihi inceleyin. Hiç bir zaman Türkler İngilizlere saldırmamışlar. Her zaman İngilizler Türklere saldırmış boylarının ölçülerini almış geri gitmişler.
Yenilen pehlivan güreşe doymaz derler. Acaba onun için mi saldırıyorlar?
Bazen de tüm dünya devletlerini arkalarına toplayarak saldırıyorlar. Yine de kalleşlik etmeseler, havalarını alıyorlar.
Kalleşlikte de çok ustadırlar.
İçten bölme, isyan, casusluk oyunları ve yok etme oyunlarının babalarıdırlar.
Aslında tuzaklarına düşmemek çok kolaydır.
Fakat milleti ipnotizma ile uyutuyorlar. Tek bir oyunu beş senede bir sahneye koyuyorlar. Bizler de eskiyi unutup, yeni diye onlara katılıyor, kendi cezamızı kendimiz veriyoruz.
Hâlbuki tek bir oyun, her uygun ortamda, yeni gibi gösterilip bir çok kere oynanıyor.
Bizler de hiç görmemiş gibi heyecanla bu eski oyunu, yeni diye defalarca seyredip, onlara yardım ediyoruz. Ve içten yıkılmağa mecbur kalıyoruz. Sonra da dünyayı peşlerine takıp Çanakkaleye geliyorlar.
Sadece Türkiye ye değil, bütün Müslümanlara bakın. Güya hepsine demokrasi gelecek. Ne zaman? 'Irak ta bomba patlamış 90 kişi ölmüş. Suriye de iç savaş çıkmış.' Hıristiyan aleminin kılı bile kıpırdamaz. Gizliden gizliye kıs kıs gülerler. Olayların çoğalması için körüklerler.
Olayların olmasını istemiyorlarmış gibi görünürler. Aslında olayları kendileri çıkartırlar. Aynı oyun misli ile her zaman oynanır. Bazı Müslüman ülkeler tamamen aptal, çünkü aynı oyunu her sene yeni oyun diye algılayıp kandırılıyorlar, birbirleri ile savaştırılıyorlar. Kendilerini Müslüman gösterip çok kolaylıkla halkı kandırıyorlar. Sonra da 'milli irade' diyorlar.
SAKIN HA OYUNA GELMEYİNİZ. NE YAPACAKSANIZ KENDİNİZ YAPINIZ. BAŞKALARININ FİKRİ İLE 'VATAN, MİLLET, DEMOKRASI, HÜRİYET' deyip, EKMEKLERİNE YAĞ SÜRMEYİNİZ.
Şu anda ülkemizde ne kadar çok ajanın cirit attıklarını bilemezsiniz. Bunların içerisinde satın alınmış vatandaşlarımız da vardır. İyi düşünüp ona göre hareket ediniz.

2 Haziran 2013 Pazar

ÖĞRETİYOR

Murat Selim - Demir Can
Bir fotoğraf yayınlıyorum.
Öyle sıradan bir fotoğraf değil.
Ben üç-dört yaşlarında iken rahmetli Babaanneme bazı şeyler öğretir, kendi yaptığı şeylere beğenmezdim.
O da
"Kıyamete yakın torunu dedesine akıl verecekmiş. Acaba kıyamet yakın mıdır?" derdi.
Aradan altmış yıldan fazla geçmesine rağmen hala kıyamet kopmadı. Fakat şimdi gerçekten kıyamete yakın olduğuna inanıyorum.
Şu resme bakarsanız sizler de hak vereceksiniz. Yedi aylık çocuk babasına bilgisayar öğretiyor. Hem de öyle enteresan ki, öğretmen çocuk. Öğrenci bigisayar mühendisi. Rabbim kolaylık versin ve nazardan korusun. 

1 Haziran 2013 Cumartesi

EŞEK

Osmanlı döneminde Kamil Paşa, Valilik yaptığı zamanda Şair Eşref'i makamına çağırır.

Eşref Bey Valinin makamına geldiği zaman Kamil Paşa nın toplantıda olduğunu ve biraz beklemesini söylerler.

Şair Eşref Bey Kamil Paşayı beklerken gayrı ihtiyarı içerde konuşulanlara kulak misafiri olur. Valinin görüşülen bir konu hakkında
"İnsanlar eşek gibidir. Anlamazlar. Sizde o meseleyi fazla incelemeyin." dediğini duyar.

Kamil Paşa nın sarf ettiği bu sözler çok ağırına gider Şair Eşref'in.
Cebinden bir kağıt kalem çıkararak, üç satır karalar ve Kamil Paşa ya verilmek üzere oraya bıraktıktan sonra ayrılır.
Bu notta şöyle yazılıdır:

Reddolunmaz emri ama, eşşoğlu can sıkar,
Millete eşek diyen, eşek herif, bilmez mi ki,
Sadrazam, Vali ve Paşa da millet ten çıkar.